11 Ocak 2011 Salı

Down Türkiye

Bu sitenin farkına Blogcu Anne nin yazısında vardım. Okurken anneliğin, ne yüce, ne zor, ne muhteşem bir duygu olduğuna bir kere daha inandım.

BİR ANNENİN KALEMİNDEN DOWN SENDROMU

BİLGİSİZLİK KARANLIKTIR, KARANLIKTAN KORKARSINIZ, YUTUVERECEK DİYE SİZİ AMA ÖĞRENDİKÇE BİRBİR ELE GEÇİRİRSİNİZ KARANLIĞIN KALELERİNİ. ARTIK O KADAR KORKUNÇ DEĞİLDİR ETRAF, ÇÜNKÜ AYDINLANMAYA BAŞLAR BİLGİNİN IŞIĞIYLA VE BİR ANDA GÖRÜVERİRSİNİZ GÜZELLİKLERİ KARANLIĞIN ARDINDA SAKLANMIŞ OLAN.
MERHABA BEBEK,
3 Ekim 2007 sabahı, merakla yolunu gözlediğimiz kızımız dünyaya geldi. Narkozdan ayılır ayılmaz , nedendir bilmem, ilk sorduğum soru”saçları var mı?” oldu. Sonraki saatlerde bunun ne kadar önemsiz bir detay olduğunu anladım. Bana yıllar kadar uzun süren birkaç saat boyunca heyecanla bebeğimi görmek için bekledim. O kadar heyecanlıydım ki, eşimin gözlerindeki yaşları farketmedim bile. Süre uzadıkça ve kızım gelmedikçe ters giden birşeyler olduğunu anlamaya başladım. Durmadan “kızım nerede?” diye soruyordum. Eşim koridorda doktorla fısıldaştıkça endişem arttı. Artık tek düşünebildiğim bebeğimin ölmüş olabileceğiydi. Çocuk doktoru gelip bebeğin oksijen alımının (satürasyon) düşük olduğunu, sezeryanla doğumda bunların olabileceğini, bebeğe oksijen verildiğini ve en kısa zamanda bana getireceklerini söyledi. “Bebeğim bana gelemiyorsa, ben ona giderim” dedim eşime. “Gitmem gerek; çünkü ona verilmiş bir sözüm var. Bu değişik ve gürültülü dünyaya geldiğinde alışana kadar yanında olacağıma söz verdim.”
Israrlarım karşısında beni oyalayacak yol kalmadığı için “peki “dedi, “Hastabakıcıyı çağıralım ve seni yenidoğan ünitesine götürelim”. Bir heyecanla doğruldum ve oturdum yatağın kenarına; tekerlekli sandalyeyi beklemeye başladım. Sonra eşim gelip yanıma oturdu.”Fulya” dedi, “bebeğimiz özel bir bebek olabilir”. Bu, hayatımda duyduğum en korkunç cümleydi. Birden hıçkırıklara boğuldum. Bu kadar çabuk ağlayabileceğimi sanmazdım. Sanki önceden haberim varmış gibi ama yoktu.”Ne demek özel “dedim.”Ne demek !” . O kadar ağlıyordum ki, cümleler çıkamamıştı ağzımdan. Sadece “hayır” diye bir çığlık duyuyordum bana ait olduğunu düşündüğüm.
O an hiçbir yerdeydim. Zaman yoktu, artık sadece uğultular vardı. Simsiyah bir yokluk …
Ve ben ne olduğunu tam anlayamadan asılı kalmıştım, hem de başaşağıya…
Bundan daha kötü bir haber almamıştım ömrüm boyunca. Bana gelip bir aylık ömrün kaldı deseler bu kadar dehşete düşmezdim. Eşim de ağlıyordu. O zaman fark ettim gözlerindeki kırmızılığı. Onun için de üzüldüm. Haberi tek başına almış ve bana iletmek zorunda kalmıştı. Bence bunu birlikte öğrenmeliydik!
Bir anda “kızımı görmem gerek !” dedim. Bir şeyi hemen kabullenmiştim. Bana herhangi bir çocuğun annesine ihtiyaç duyacağından daha fazla ihtiyacı olacaktı. Onu yarı yolda bırakmayacağımı söylemeliydim. Daha ilk dakikalardan itibaren onu yalnız bıraktığımı sanmamalıydı.
Yeni doğan ünitesine girip de kuvözün içindeki koca kafalı , tüy tüy saçlı, basık burunlu, alt dudağı ile üst dudağını emen, kaşı kirpiği olmayan bebeğimi görünce ne kadar çirkin diye düşündüm. Sonra da “daha şimdiden çok kötü bir anne oldum. Hangi anne çocuğuna çirkin der” diye ağlamaya başladım. Uzunca bir süre onu seyrettim, ne kadar ufacık ve yalnızdı. Kuvözden elimi soktum, eline uzandım ve o minik şey sıkıca parmağımı tutuverdi. İşte o zaman ANNE oldum ben.
Kızımın Down Sendromlu olabileceğini kabullenmiştim ama sonraki ziyaretlerimde diğer bebeklere bakıp kızımla benzerliklerini bulmaya çalışmaktan vazgeçemedim. Fakat bu sadece kızımın farklı olduğuna daha da inandırdı beni. Artık test sonucu gelmeden bile Down Sendromlu olduğundan emindim.
Hastaneden çıkıp eve geldiğimiz andan itibaren hayatımız neredeyse tamamen değişti. Evde Down Sendromlu bir bebek olduğu için değil; evde bir bebek olduğu için.
Hastanede hissettiğim o korkunç duygular hastanede kaldı. Sadece ben ve eşim değil ailelerimiz, arkadaşlarımız, komşularımız da Kayra’yı çabucak kabullendi. Tabi ki bizim için üzüldüler. Tabi ki keşkeler dendi ama sevgi hiç eksik olmadı etrafımızdan. Günler geçtikçe Kayra’nın bebekken bile ne kadar mücadeleci olduğunu gördük bu bize umut verdi.
Aylar geçtikçe keşkeler yerini “iyi ki varsin Kayra” ya ve daha sonra”iyi ki böyle varsın Kayra” ya bıraktı.
Motivasyonumuz bazen düştü ama hiçbir zaman tamamen yılmadık. Çünkü bize bakan iki minik parlak göz ve bir gülen kırmızı dudak vardı. Varolmak için bu kadar mücadele veren küçük savaşçımız bize gülümserken ağlamak olur mu dedik biz de güldük.
Mutlu olmayı , sabırlı olmayı, güvenmeyi, araştırmayı, öğrenmeyi, Kayra’yı kendimize saklamayı değil herkesle paylaşmayı hayat felsefemiz yapmaya çalıştık.
Şimdi Kayra 27 aylık ve sadece bizi değil çevremizdekileri de her gün şaşırtıyor. Bence çok şeyler başardı ama daha çok yolu var.Kızım daha yürüyecek, konuşacak, resimler yapıp, şarkılar söyleyecek, okula gidecek, sevecek, aşık olacak. Ben bu günleri her anne gibi göreceğime inanıyorum. Belki biraz daha geç ama yine de göreceğim.
Şimdi geriye bakıp o hastane odasına döndüğümde keşke diyorum; keşke bugün yaşayacağım duyguları ve mutluluğu o zaman bilseydim de o kadar ağlamasaydım. Keşke hastane odam hüzün değil de mutluluk dolu olsaydı. Ne olurdu biri olsaydı ve bana anlatsaydı. Tek kalan üzüntüm, pişmanlığım bu.
Gerisi umut ve mutluluk dolu…
21 Ocak 2010
Fulya Ekmen

Destek olmak için sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Ve hatta Facebook adreslerinden takip edip, paylaşabilirsiniz.
Down Sendromlu insanların bağımsız veya yarı bağımsız hayatlar kurabilmesi, toplumun içinde her birey gibi çalışarak, bir katma değer yaratarak yaşayabilmesi için yapılması gereken çalışmalara destek oluyoruz.

Fulya Ekmen'in şu röportajını mutlaka okuyun

Herşeyden önce herkesin kendimize benzemesi gerektiğini, bize benzemeyenlerin “eksik “ olduğunu düşünmeyi bırakmamız gerekiyor. Bu çok kuvvetli bir önyargı. Farklılığın da hayatın bir parçası olduğunu, herkesin kendine özgü zayıf ve kuvvetli tarafları olduğunu kabullenmemiz gerekiyor.
Özellikle zihinsel engelli insanlara yaklaşım genellikle acıma ya da dışlama şeklinde görülüyor.
Diyoruz ki aslında hepimiz aynıyız, farklılıkları değil, benzerlikleri görmek için baktığınızda bunu siz de fark etmeye başlayacaksınız.
Biz herkesi bizim için gönüllü olarak çalışmaya çağırıyoruz. Bunu yaparken fazla zaman ayırmanıza, para harcamanıza bile gerek yok. Sadece bizi internet sitemizden takip ederek Down Sendromu hakkında çok şey öğrenebilir ve bunları tanıdıklarınızla paylaşarak, ya da çocuğunuzun okulunda okumak isteyen Down Sendromlu bir çocuğu kucak açarak, yolda gördüğünüzde herhangi biri gibi görmekten kaçınmayarak, iş vererek, arkadaş olarak, benzerliklere odaklanarak ve en önemlisi çevrenizi de böyle davranmaya teşvik ederek bizim için gönüllü olarak çalışmış olabilirsiniz. Bunları yapıp ben Down Sendromu gönüllüsüyüm diyebilirsiniz ve sizin gibi diyenler arttıkça toplum çok daha hızlı değişecektir göreceksiniz.


Bir tıklasanız, bir okusanız.. Please

7 yorum:

  1. AH MUCİZEM AHBENİM TATLI ARKADAŞIM YA..
    AKŞAMIN BU SAATİNDE GÖZÜMDEN DÜŞEN YAŞLARIN SEBEBİ SENSİN.
    nasıl ağladım hıçkıra hıçkıra.keşke şuan görsen beni.klavyeyi göreblmek adına kaç kez sildim gözlerimi allah bilir.hemen yazmak hemen paylaşmak istedim duygularımı.çok güzeşl bişey annelik.lakin okurken titredi bedenim.sanki oradaki anne bendim de bana getirmiyorlardı bebeğimi.sanki yanımda ağlayan benim eşimdi.öylesine içimde hissettim.

    çok özel bir durum down.
    allahımın hikmeti.ne gelir elden.kabullenmeli,sevmeli,sarmalı,değil eşe dosta dünyaya tanıtmalı bencede gizlemek yerine...
    paylaşım için çok sağol balım.
    çok hassas olduğum bir konuydu.bir annenin çok içten paylaşımları...

    YanıtlaSil
  2. Ay cok etkilendim. Ben down sendromunu hic bilmiyordum.

    YanıtlaSil
  3. Tamam neden down diyorlar bende ondan anlamadim, kromozom eksikliginden dogan o benzerlik. Ay canim yaa..Nasil gozlerim yasrdi.

    YanıtlaSil
  4. Gözlerimden akanları durduramıyorum ne kadar içten anlatmış.İnan yazacak söz bulamıyorum.Çok zor Allah yardımcıları olsun..

    YanıtlaSil
  5. İnanın çok etkilendim bende. Çocuk her zaman çocuktur. Sonuçta hepsi bize Rabbim'in emaneti. Nasıl olursa olsun bizim canlarımız onlar. Rabbim dünyadaki çekilen her türlü sıkıntıya öbür dünyada kat be kat mükafat olarak verecektir. O yüzden başa gelen herşeyi sıkıntı olarak görmemek lazım bence. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  6. ben hamileyken berkayın down sendromu olabileceğini söylediler.anlatılmaz bişey o 1 hafta ne yaşadığımı ben bilirim.

    YanıtlaSil

Sen de yaz yaz yaz
Bir kaç satır yaz
Dök içindekileri :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...