kuzen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kuzen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2017 Salı

Yine Aylardan Kasım

Ce eeee!

Yine ben geldim. Biliyorum blog dünyasında adım nanköre çıkacak. Eskiden bloğumu sabah işe gelir gelmez açardım ve okuma listemdeki herkesin bloğunu ziyaret eder, yorum bile yazardım. Ve ben bundan inanılmaz keyif alırdım. Şimdi instagram var ama inanın orada da aktif değilim. Oldum olası sosyal medyayla aramdaki bağlar sıkı fıkı olmadı zaten. Ama neden bloğumu bu kadar ihmal ediyorum bilmiyorum. Kitap okumaya çalışıyorum. İnternete bir dalarsam kendimi kaybedeceğimi biliyorum. 

Kasım ayı, yani Elif'imin ailemize katıldığı ay. Kendi kendine planlar yapıyor. Bu sene aile ile kutlamak istemiyormuş. Arkadaşlarıyla bir parti kutlaması yapmak istiyormuş, hatta bazı arkadaşlarını davet etmiş bile ve hatta whatsapp ta grup bile kurmuşlar. Durun bakalım ne çıkacak ortaya?

Elif demişken biz her zaman ki gibi çok problemler yaşıyoruz kızımla. Dersleri çok iyi ama sürekli tripler, ters cevap vermeler. Alttan alamayan ben çıldıranzi. Cumartesi bir uzmandan yardım almaya karar verdim. Ama Ece hanıma danışmadığım için gelmek istemiyor hanımefendi. Ya sabır.  Ben de ona bir şart koşacağım. Madem parti istiyor önce o doktora tıpış tıpış gidilecek.  Ela'yı kıskanıyor. Akşam yanına uzanmamı istiyor. Akşamları evde artık tv açmıyoruz. Ödevlerimiz bitmişse, ve benim de işlerim kalmamışsa oturup oyun oynuyoruz, uyku saatine kadar. Sonra yanına uzanıp uykuya dalmasını bekliyorum. Ama bazen atar yapıyorum. Yani 9 yaşında artık.  İstekleri bitmiyor. Büyüdü artık diye düşünüyorum. İnanın ben anneliği beceremiyorum. 

Ela hanım derseniz, bildiğiniz Sarı Fırtına. İnanılmaz asabi. Kriz anında eline ne geçerse fırlatıyor. Kendini yerlere atıyor. Çığlıklar, bağırmalar, zırlamalar. Allahtan baba onunla ilgileniyor. 




Ece geçenlerde bir kedi bulmuş okul yolunda. Ama bizim evimiz kedi beslemeye müsait değil. Bırakın evin müsaitliğini, üç günün sonunda Ece'nin alerjisi yine pörtledi. Dün aldığımız yere bırakmak zorunda kaldık Minnoş'u.









Kasım ayında önce Hacer halamızın doğumgününü kutluyorduk, sonra Ozan'ın ve sonra da Elif Ece'nin. Ve şimdi herkesten önce artık İlkim Çiçek'in doğumgününü kutlayacağız. Nuran halamızın kızı da katıldı ailemize. Ela bu durumdan hiç hoşnut değil ama üzgünüm :) Onun için bir yelek ördüm ilk defa. Ama deminden beri defalarca denedim yine foto ekleyemiyorum. Kafayı yiyeceğim. 




Bu aralar iki dizi izlemeye çalışıyorum, evde değil tabi ki. İstanbullu Gelin ve Ufak Tefek Cinayetler. İkinci dizideki ilişkiler ne kadar çarpık. İnsanların hayatı neler üzerine kurulu. Sanırım izlemekten vazgeçeceğim. Artık benim de Şebo gibi kızlarla film izleme keyifleri yapmam lazım. 

Şimdilik bizden bu kadar.
Sevgiyle kalın. 

20 Haziran 2017 Salı

Asayiş Berkemal

Son postumdan sonra daha iyiyim. O gün gerçekten sinirden kendi kendimi yiyordum. Ece gerçekten beni yoruyor. Ufaklıktan daha çok. Sürekli tüm ilginin onda olmasını istiyor. Ben gerçekten ergenliğini düşünemiyorum, korkuyorum. Sürekli bir istekle yanıma geliyor. Saçma sapan konulara kafa yoruyor. Alakasız kendini ilgilendirmeyen sorular soruyor. Dizi izlemeye bayılıyor. Yani babasıyla hoşlanmadığımız ne varsa yapıyor sağolsun. Dur bakalım bizi daha neler bekliyor?

Geçen gün annemlerde kaldılar ben de fırsattan istifade evdeki konserve kutularını boyadım. Çok iyi geldi bişeylerle uğraşmak. İlk peçete dekupaj denemem. Yakından bakınca hatalar var ama uzaktan görünmüyor. Sırada sehpalar var. Renkli boyamak istiyorum. Evin venge renginden daral geldi. Ama eşim hiç destek olmuyor bana bu boyama işlerinde. Sanırım heves edip çabuk sıkılmamdan dolayı. 




Haftasonu üçüncü defa hala olacağımın haberini aldım. Kız mı olacak, erkek mi? Kime benzeyecek? Adı ne olacak diye düşünürken buldum kendimi. Ben bu kadar heyecanlandıysam onlar kimbilir neler hissediyor? Sağlıcakla kavuşalım inşallah. Bu sene amcamızın oğlu oldu, sırada Nuno halamızın ve Emrah dayımızın bebekleri var. Aile kalabalıklaşıyor.



Akşam kızlar yine annemde kalınca, aklımda sürekli dolanan yapılacak işler listesinden, mutfak dolabı ile kızların oyun dolabı şıklarını da sildim. İşyerinde dinleniyorum, eve gidince acısı çıkıyor. Evde sadece birkaç saat geçirmek bütün işleri sadece akşamları ve haftasonları yapmak gerçekten can sıkıcı. Gece 1 de işim bittiğinde baya yorulmuştum. Amma boya varmış bizim evde. Sulusu, kurusu, pasteli. Kalem deseniz gırla. Allahım ne gıcık bir iş. Fakat iki baba işi bitirmiş olmanın verdiği huzurla mışıl mışıl uyumuşum. Titiz olmayıp, temizliği bu kadar kafaya takmanın açıklaması nedir onu da anlamış değilim.

Annemlerde kalan kızlar halinden pek memnun. Şila var, evin hemen arkasında taze nohut var, mısır tarlası var. Ohh. Şila sayesinde kızlar köpek korkularını yendiler. Çok istiyordum bir hayvan ile büyümelerini. Emrah dayımızın getirdiği Şila sayesinde bunu başardık. 

Dün sabah işe giderken manavdan çilek aldım. Kaçırdım çilek mevsimini diye üzülmüştüm. Akşam temizleyip, şekere yatırdım. Sabah kaynattım ev mis gibi çilek koktu. İnşallah becerebilmişimdir. Annem soğutup öyle kavanozlara koyar. Ben kaynatıp sıcak sıcak kavanozlara koyup ters çevirdim. Çok bilmişliğin sonu bakalım ne olacak?

Şimdi sırada fotoğraf ayıklayıp tabettirmekte. Ela'nın hala fotoğrafı yok. Kafaya koydum onun da fotolarını tabettirmem lazım artık. Keşke eski usül fotoğraf makineleri kalsaydı. Şimdi dijitaller yüzünden, telefonlar yüzünden insanın elinde doya doya bakacağı fotoğraflar yok.

Ve kitaplığımı da düzeltirsem, sıra gelecek geri dönüşüm projelerine. Kitaplık için eşim yine gaz vermiyor. Her gelen bir kitap alacak, sonra kitap peşine düşeceksin diyor. Bırak kalsın sandık içinde. Ama benim de içime sinmiyor. 

Neyse şimdilik bu kadar.
Sevgiyle kalın.

14 Kasım 2013 Perşembe

Hoşgeldin OZAN bebek

Ece'nin aynı şehirde artık bir kuzeni var. :) 12.11.13 tarihinde OZAN bebek katıldı ailemize. Said amcamız ile Canan yengemizin oğlu. Ece çok mutlu dokunmaya kıyamıyor. Said amca alınmasın ama bebiş aynı annesi :D
Allah analı babalı büyütsün. Bahtın güzel, ömrün uzun olsun Ozi bebek. Var mı bebek kokusu gibisi ?

16 Nisan 2012 Pazartesi

Ondan Bundan Haftasonundan

13. Cumayı atlattık, bakalım haftasonu bizi neler bekliyor derken, geçti gitti yine işbaşı yaptık. Offf
Ben daha bugünden offlayama başlarsam bu hafta geçmek bilmez artık.

Cumartesi gittiler :( Ne çabuk geçti on gün. Doyamadık ki biz sizlere. Ece hiç bişeyini paylaşmadı kuzeniyle. İnanılmaz derecede kaçtı Ömer'den. Ömer de bir o kadar sıcakkanlı. Bir sonraki geliş Emrah dayımızın düğününe inşallah. Bakalım biz ne zaman gideceğiz İzmir'e?Geldiğinde saçları lüle lüleydi, gitmeden tıraş ettirdiler kuzumu. Birincide yapmacık bir gülücük bizim kızdaki, ikinci karede daha belli ne kadar mutlu olduğu.
 


Onlarla vedalaştıktan sonra avm ye kum ile boyama yapmaya gittik.Gitmeden önce anlaşma yapmıştık başka bişey istemek yok diye. Şükür ki ikiletmedi. Çok çabuk ikna oluyor seviyorum bu huyunu. Oradan çıkıp babaannelere yürüdük. Herkes oradaydı.

 Ece ye çok benziyor dediğim Sinem ablası, amcasının kızı. Çayımızı içip eve geçtik. Ece hanımın uyuması gerekiyordu çünkü pazar günü çok yorulacaktı.

Pazar günü bir garipti. Babamız yeğenine söz vermişti sahilden balık tutmaya gideceklerdi. Anneannesi de Ece ye söz vermişti onu Antakya'ya tura götürecekti. Erkenden uyandı, oysa haydi kreşe desem gözünü bile açmazdı. Velhasılı kelam, kuzu tura, sevgili balığa yollanıldı, ben de yatakla olan muhabbetime kaldığım yerden devam ettim. Ama bir yanım da dürtmüyor değildi. "Kalk Nilhan! Erken kalkmışsın, çamaşırı at, balkonu yıka, fırsat bu senin için..." derkene gözümü bir açtım saat 10:00 :( Nasıl vicdan azabı duyuyorum anlatamam. Yıllar sonra ilk defa. Eşim geldi haydi ciğer yemeye gidelim dedi. Evi olduğu gibi bıraktım, sonuçta başbaşa kaldığımız ender anlardandı.
 
Ciğerimizi yeyip , sahile çay içmeye gittik. Ordan eve muhteşem havada yürüdük. Evimiz sahile yakın. Zengin değiliz kayınpeder sağolsun :D Eşimin gözü teknelerdeydi.

-Sana doğumgününde hediye alayım dedim,
-Olur. Şunun fotoğrafını çek ki, alacağın zaman sıkıntı çekmeyesin, bunun gibi birşey arıyorum dersin dedi.( Umut fakirin ekmeği)

Eve geldik, iş bölümü yaptık. Sonra da Zeki abilerle buluştuk. Önce sahilde bir bira içtik, oradan yemeğe geçtik bir cila çektik :) İyi oldu ne de olsa son günleriydi. Bugün Almanya'ya dönüyorlar. Birden bir kalabalık ve birden bir boşluk. İnsan alışıyor. Kavuşmalar bayram havasındayken, vedalaşmalar gurbete lanet ettiriyor.

Kızım gece geldi turdan. 22:00 idi eve geldiğimizde. Hemen uyudu. Gelirken de uyuyordu zaten. Sabah okula gitmek istemedi yine. Nisan sonunda kreşle yollarımızı ayırıyoruz. Bakalım bizi ne bekliyor? Çünkü her sabah aynı şeyleri yaşamaktan sıkıldım. Onu da sıktım. Seneye anasınıfına vermek istiyorum ama kararsızım.Çünkü kızım zor adapte olan biri. Zaman göstersin, yeter kastığım.

Çabuk geçsin bu hafta nolur.
İyi haftalar

9 Nisan 2012 Pazartesi

Tadım yok, tuzum yok. Kargom ulaşmadı ziyanı yok!!!

Bir haftasonunu daha geride bıraktık . Nasıl mı?

Çok yoğun, çok koşturmalı geçti desem yalan olur. Allah var soluk aldım bu haftasonu. Cumartesi geç çıkmalar, çarşıda bir iki iş halledip kızımı almaya gitmeler, vardığımda kimseyi bulamayıp , onlar gelene kadar kanepede uyuya kalmalar....

Efenim İzmir'den Erhan dayımız geldi. Süpriz yaptılar perşembe günü geldiler. Öyle bir şakaya maruz kaldım ki eşek şakası resmen. Ömerim gelmiş, hoş gelmiş. Hiç yabancılık çekmiyor maşallah. Ece abasına yaklaştıkça benim yabani kızım hiç yüz vermiyor kuzenine. Bu arada cuma günü yediğimiz birazcıcık dondurma bademciklerimizi şişirmeden inmedi boğazımızdan. Kızım cumartesi lokum gibiydi. Öyle şekerdi ki bayıyordu artık.
Perşembeden beri bezsiz yatmaya başladık artık. Üç gece hiç sektirmedik. Ama dün kızım kendi uyandırdı beni çişim var diye.Sabah neşeli uyanmamda etkisi baya büyüktü bu olayın.

Dün akşam Nida gelinlere yemeğe davetliydik. Çok zahmetler etmişler bizim yüzümüzden. Ailemiz büyüyor ne güzel. Ömer kucaktan kucağa dolaşırken , kızım dibimden ayrılmadı.

Hala kuzenleri ile Ecoşu bir karede toplayamadım. Gitmeden birkaç fotoğraf çekmeliyim.

Haa bu arada unutuyordum, yolladığım kargo hala ulaşmadı yerine , girdikçe giriyorum yerin dibine .

26 Mart 2012 Pazartesi

Ne haftasonuydu ama...

Şanssızlığım tescillendi, önce onu belirteyim. Cumartesi akşama misafirim var ve gündüzden elektrik kesilir akşam saat 20:00 ye kadar bekle ki gelsin. Neyse ki misafirin içeri adım atmasıyla birlikte elektrik de hoş gelir sefalar getirir. Ev kalabalıktır hatta en kalabalık misafirini ağırlamaktadır. Neyse ki kızım ogün pamuk gibidir annesini üzmez. Kuzenleriyle tanışır, demiştim ya Almanya'dan Zeki amcamız gelecek diye. Sinem ablası, Atilla abisi ve Maykıl ile tanıştı. Sinem ile çok iyi anlaştılar ve ben çok benzettim Sinem ile Ece'yi. Bir ara bir foto çeker koyarım size belki hak verirsiniz bendenize :)

İkramlar acayip ilgi görür. Meleğim üç tarifle geceye damgasını vurur.Canım annemin limon tatlısı soru yağmuruna maruz kalır :) Bizim bahçenin limonları kalın kabukludur. Sarı tarafı rendelenir buzluğa kaldırılır, kek , kurabiyeler için. İçindeki etli beyaz kısım dilimlenir sarılarak ipe dizilir ve tatlısı yapılır. En içteki sulu kısım ise limonata olma şerefine erişir. Tek atılan çekirdeğidir :) Bu fotoğraf da lüks ışığında çekilmiştir :)
Görümcem söz verdiği üzere geceye yaşpasta ile katılır bana sadece fellah köftesini yapmak kalır çünkü bir gece öncesinde buzluğa attığım mozaik tatlım vardır. Muhteşem olmuştur yetur yine marifetini konuşturmuştur.
Gece geç saatte yatağın yolunu buldum ve ertesi gün yeni saate geçişin de azizliğiyle kendimi yataktan kazımak zorunda kaldım.Zira bugün piknik planımız vardı.Ama ne piknik, ne piknik. Keşkelerle dolu. Ne umduk, ne bulduk?Kalabalıktık yine. Neyse en güzel tarafı kızımın yeşillikle toprakla kuzenleriyle haşır neşir olması idi. Gerisi; hikaye , baş ağrısı ve mide bulantısı olan bir piknik organizasyonuydu. Çocukça kaprisler, dünyanın malına verilen değerler, kırılan kalpler, düşünülmeden edilen sözler.... Vel hasıl dedim ya keşkelerle doluydu. Hacom seni seviyorum.

Sabah maalesef geceden kalmaydım. Baş ağrısı beni leylaya çevirmişti. Alarmı kapatıp geri uyumuşum, gözümü açtığım saatte benim işime, kızımın kreşe yetişmesinin imkansız olduğu bir saatti ve kızım hala uyuyordu. Hemen hikmet dede aranır ve Ece nin alınması istenir. Ece hanım da anneannesine gidecek olmanın verdiği mutlulukla yataktan fırlar. ama haydi kızım geç kaldık kreşe gideceğiz desem tövbe billah bu fırlayışı göstermezdi. Neyse işe saatinde yetiştim. Öğleye doğru kreşten Elif öğretmen aradı, aslında benim aramam lazımdı. Ece'yi merak etmiş, neden okula gitmemiş diye. Ya şimdi son olaydan sonra bu da neyin nesi demeyin , çünkü Elif öğretmen bunu hep yapıyor, inkar edemem.

Haaa unutmadan söyleyeyim. Nilü teyzemiz doğurdu. Feriha Janset ve Sarper Korhan dünyaya merhaba dediler. 34+5 günlük doğdular , şimdilik yoğun bakımdalar ama bence kısa zamanda toparlanıp annelerinin kucağındaki yerlerini alacaklardır. Ömrünüz uzun bahtınız güzel olsun kuzucuklar.Türker Kağan'ımı ağabeylik makamına eriştirdiniz. Dilerim en kısa zamanda sizi koklayıp , kucaklarım.Türker eşimle, ikizler kardeşimle doğumgündaş oldular :)

Doğum günün kutlu olsun Emo Dayı. Seni çok seviyoruz. 

Bu arada dondurma sezonunu açmış bulunmaktayız. Herkese iyi haftalar.




22 Haziran 2011 Çarşamba

İşte hala yeğen buluşması


Dün çok mutluyum demiştim ya.. Çünkü,

6,5 aydan sonra dün gördüm Ömer paşamı. İlk defa. Kokladım , öptüm, sardım, kucakladım. İlk hala oluşum, ilk yeğenim. Kardeşimin küçüklüğüne çok benziyor.

İzmir de yaşadıkları içindi buluşmamızın bu kadar gecikmesi. Sanki dünyanın bir ucu ? mu değil, ama olmadı. Kısmet olmadı. Doğduğunda gidecektim ki Ece kabakulak olmuştu. Kışın gidecektim iznimi ayarlayamadım. Mayısta İstanbul'a mı İzmir'e mi gidim diye çok kararsız kalmıştım ama  Haziranda gelecekleri için yine ertelemiştim.

Ve sonunda dün akşam muradıma erdim. Ece biraz mızmızlandı, o da kucağıma aldığım zaman. Ama ben yokken çok iyi anlaşmışlar. Gündüz beraber yatmışlar. Ece nin bütün kuzenleri uzak. Şimdi bu tatilde çok alışacak ama gittiklerinde yine boşluğa düşecek :(

4 Aralık 2010 Cumartesi

Hoşgeldin aramıza Ömer bebek

O kadar karışık duygular içindeyim ki! 2 Aralık'ta hala oldum. Tam bir duygu seli yaşadım. Kardeşim büyümüş de baba olmuş. Ya ben ilk defa hala oluyorum, boru mu? Heyecan, mutluluk, şaşkınlık, hepsi bir kenara bir de uzakta olmanın hüznü çöktü içime :( Kanatlanıp uçsam İzmir'e gitsem , o doğumhanenin önünde ben de volta atsam. Ömer bebeği kucaklasam, koklasam koklasammm...
Tam 4 kg 50 cm doğmuş halasının bitanesi. Maşallah tombilime. Hoş genlerinde var zaten tontonluk :) halası amcası anne baba büyükler herkes iri yapılı bizim ailede. Eee hal böyle olunca da zayıf olmasını beklenemez heralde.
Tekrar aramıza hoşgeldin bebeğim. Ece nin benim taraftan ilk kuzenisin. Ve sen de diğer kuzenleri gibi uzaksın kızıma. Ece nin senden başka 6 kuzeni var ama ( hatta 7. de yolda ) hepsi yurtdışında. Seni de onlar gibi yılda 1-2 defa görecek. Umarım aranızdaki bağ çok sağlam olur. ve bunun olması için elimden geleni yapacağım.




Ömrün uzun bahtın güzel olsun, rabbim tüm belaları kötülükleri senden uzak tutsun.
Seni bir an önce kucaklamak ve koklamak ümidiyle MİNİĞİM.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...