izin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
izin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ekim 2016 Pazartesi

Evdeki Hesap

Bayramdı, sonra yıllık izindi, öğretmenden gelen mesajdı, yıllık izni ertelemekti derken, ahan da burdayım. Kısa kısa sıkmadan yazabilecek miyim acaba?

9 günlük bayram tatili nasıl geçti unuttum bile. İzmir'den kardeşim geldi. Beraber güzel vakit geçirdik. Hava çok değişkendi. Geceleri çok sağlam yağıyor, öğlenleri ise sıcaktan yanıyorduk. Bir hafta çok hızlı geçti.

Kendimizi tamamen okula motive ettiğimizde de sınıf annemizden gelen mesaj tüm planlarımızı alt üst etti, sinirlerimi zıplattı resmen. Neymiş öğretmenimiz seminer dolayısıyla yurtdışındaymış, okulumuz bir hafta gecikme ile başlayacakmış. Annemle vedalaşmışken bir hafta daha idare etmesini rica ettik. Bu arada dedemi hastaneye yatırdık. Annem onunla ilgilenmek zorunda kaldığı için izni ertelediğim o hafta, babam çocuklara baktı.

İşe döndüm. Aradaki o bir haftada 4 tane vize dosyası hazırladım. Resmi evraklarla uğraşmaktan, eksik listesini bitirmeye çalışmaktan gına geldi. Bakalım bir gün kendimiz için de vize hazırlamak nasip olacak mı? Bu arada ofisteki sevgi yumaklığından bahsetmeyeyim. İnsanlar kişisel duygularını işine karıştırmıyor mu, işte orda bende şiraze kayıyor.

Sonra bir teklif geldi, daha önce postların birinde bahsetmiştim, hangisinde bulamayacağım şimdi. Bu sefer teklif onlardan geldiği için değerlendirmeye karar verdik. İki sene beraber çalıştığımız Hülya ablamızla yollarımızı ayırdık. Bu sene yengemizle yola devam etmeye karar verdik. İnşallah pişman olmayız. Çok tedirginim ne yalan söyleyeyim. Oysa evdeki hesap hiç böyle değildi. Ela kreşe Ece de etüde başlayacaktı.

Geldi izin zamanı. Okul başladı. Saat 6 larda uyanmak başladı. Benim gibi uykucuya yapılacak şey mi bu? Bizim evin tek uykucusu benim. Toplantılar yapıldı, türkçesi kaç tl açıklandı. Kitaplar kaplandı gece 1 lere kadar. Okulun üçüncü günü şifa kapıldı ve evdeki herkese bir güzel yayıldı.

Bu arada anne kişisi hazır izin almışken neye kalkıştı dersiniz, evladı olsa da sevmeyeceği temizliğe. 10 yıllık evliliğimde üçüncü pencere silişim desem durumun vehametini sanırım anlamışsınızdır. Ben temizlikten, eşim de benden bezdi. Temizlik yaptıkça kendini iyi hissedenler, nasıl bir psikolojiniz var sizin? Ama her yer pırıl pırıl oldu.
Anne kişisi temizlik yaparken evin halleri :)

Almanya'dan amcamız geldi

Bu yazıyı hazırlayana kadar akşam oldu. Ne yazacağımı da unuttum. Araya 5 sayfalık bir sözleşme tercümesi sıkıştırdılar. Gugıl sağolsun. Ofisin dış ticaretçileri dururken benden isterlerse ben de bunu gugılıma sorarım tabi ki. Ayrıca bitirmeme rağmen yollamayacağım. Hemen yaptı bitirdi demesinler diye.

Bugün yengemizin ilk günü. Bakalım nasıl geçti? Nida'nın bu işin üstesinden kalkacağına eminim.

Üçüncü sınıf ödevleri nedir öyle arkadaşlar? Yeminle zorluyor. İnternet de olmasa hayatta yardımcı olamayacağım heralde.

Şimdilik bu kadar sevgiyle kalın.


9 Eylül 2016 Cuma

Mola

Bugün son iş günü. Yoğunlaşmadan yazayım istedim. Malum 9 günlük bir bayram tatili bizi bekliyor. Sonrasında okul açıldığı için bir hafta izin almak zorunda kaldım dolayısıyla iki haftalık bir süre buralarda olamayacağım. 

Ödevler bitmedi, sıcaklardan dolayı bol bol oyun oynanmadı ama bir yaz tatilinin daha sonuna gelindi işte. Bu sene sabahçı olacağız. Saatler artık ileri geri alınmayacakmış. Kış gelsin de bol bol uyuyalım beklentileri artık olmayacak. Sabahın karanlığında uyanacak çocuklar. Bir haftalık izinde etüd ve servisi ayarlamaya çalışacağım. Ela için eski kreşimizle konuşacağım.  Bakalım umarım herşey yolunda gider. 

Herşeyin gönlünüzce olması dileklerimle.


3 Mayıs 2016 Salı

Çoook yorgunum, beni bekleme kaptan.

Aynı başlıktaki gibi. İnanın hiç halim yok. Ne yazasım, ne okuyasım yok. Bir hafta izin aldım, almaz olaydım. Perte çıktım resmen. Çöplük evde yaşıyormuşuz da haberim yokmuş. Utanmasam öncesi sonrası diye fotolar çeker eklerdim. Ama kendimi rezil etmeye ne gerek var?

Cuma günü ofisten çıktım. Ve ben ilk defa bir sonraki pazartesiyi iple çektim. Meğer ofis benim dinlenme alanımmış. Cumartesi giydik Atatürk tişörtlerimizi okulumuzda 23 Nisan bayramımızı kutlamaya gittik. Tören sonrası sınıfça tekne gezisi yaptık. O gün için kızıma pizza sözüm vardı. Gün onun günüydü ne de olsa. Sahilde uçurtma şenliği vardı ama geç kalmıştık, biz de eve geri döndük. Eve geldiğimizde hışımız çıkmıştı. Saat 17:00 olmasına rağmen herkes bir köşeye atıldı. Biraz kestirdik.

Pazar günü rutin babaanne, anneanne gezileri.
Pazartesi sınıfça hazırlanan 23 Nisan kutlaması. Kuzularımız bize şiir okuyup, flüt dinletisi sundular. Sonra sınıfça dışarıda yemek yendi ve parka gidildi.
Ve işte temizliğin başladığı salı gününe geldi sıra. İnanın işe nereden başlayacağımı bilemedim. Ela'yı bakıcıya bıraktım her ne kadar hoşnut kalmasa da ablamız. Cumartesiye evde girmediğim köşe, çekmece, dolap kalmamıştı. Ve benim de ayağıma ağrı girmeye başlamıştı. Sanırım çok fazla ayakta kaldım. Ee oturarak çalışınca hamlamışım artık. Üç gündür sol ayağıma basamıyorum. Nezle midir, grip midir her ne illetse hala peşimi bırakmadı. Nasıl bir sinüs varsa bende artık.
Ama artık kafam rahat, uyuyabiliyorum mesela. Çünkü aklımda yapılacak işler olunca manyağa bağlıyorum. Gece ha bire kafamda kuruyorum. Battaniyeler kaldı yıkanacak, onun için de havaların iyice ısınmasını bekliyorum. Çocuk odasının duvarlarına raf ve askı almalıyım. Ve kitaplığımı düzenlemeliyim.

Pazartesi işe uçarak gelmek istedim. Yoğun bir hafta başıydı ama olsun. Evden az yorulduğum kesindi. Hala yorgunluğumu atabilmiş değilim.

Yarın üçüzlerin doğumgünü. Unuttuğumu farkettim. Bakalım neler yapabileceğiz. Haziranda düğünümüz var. Alışveriş beni bekler. Yapılacak işler hiç bitmez mi? Aklımda yapmak istediğim bir sürü proje var. Bakalım kaçını gerçekleştirebileceğim?

Hayırlı kandiller .










Hepinize tertemiz, mis kokulu, haftalar.

19 Temmuz 2011 Salı

Kısa bir izin

Efeniiiimm, bendeniz Cuma- Cumartesi ve Pazartesi izinliydim. Niye mi? Çünkü İstanbul'dan arkadaşım geldi. Neslihan'ım geldi. Üşenmedi, beni kırmadı sırf bizi görmeye, dört günlüğüne oralardan buralara geldi. Bizi çok mutlu etti. Kendisi ayrıca Forumumuzun sahibi ve admini .

Çok güzel dört gün geçirdik. Sıcaklar dışında herşey güzeldi. Ayrıca kızımın içine kaçan cadıyı es geçmeden edemeyeceğim. Utku'ya etmediğini bırakmadı. Hiç bir şeyini paylaşmadı.
Neslim sayesinde bu mevsim deniz sezonunu açtık. Sıpaları yüzdürdük, sonrasında sızdılar.Ben domates gibi oldum. Sırtım fena yandı. Habire kaşınıyorum. Derimin soyulması yakındır.
Çekirdek alıp sahilde çitledik.
Gece geç saatlere kadar sohbet ettik.
Meşhur dönerimizden yedik:)
Harbiye'ye gidip şelaleleri görmemek olmazdı.
Sonra da Kuzeytepe'de Nuri'nin Yeri'nde harika bir yemek yedik. Eğer bir gün yolunuz Antakya'ya düşerse muhakkak uğrayın derim Asla pişman olmazsınız.


Her güzel şey gibi bu dört gün de çok çabuk geçti. Dün akşam Neslimi yolcu ettim. Alıştık. Kızım sürekli Utku'yu Nesliyan teysesini sorup duruyor. Aslında daha uzun yazmak istiyordum ama fotolara sinir oldum. Son zamanlarda nedendir bilmiyorum postlara hakim olamıyorum.Ya yazı kayıyor ya fotolar kaymamakta ısrar ediyor.
Zaten yaz günü sıcak bunaltıyor, en iyisi ben de sizi bunaltmayayım.
İnşallah en kısa zamanda tekrar kucaklaşırız Neslim. Hoşgeldin sefalar getirdin. İyi ki de geldin.
Burada kapısını çalacak tek bir dostum bile yokken, forum sayesinde sizleri tanıdığım için çok şanslıyım.

21 Aralık 2010 Salı

Bir haftada neler yaptık?

Cumartesi dayımızı, pazar günü anneannemizi yolcu edince kızımla başbaşa kaldık. P. tesi öncelikle üstten bir temizlik girişimi. Sevmiyorum şu temizlik işlerini ya neyseee..Buna rağmen ellerimin görüntüsü içler acısı. Çok fena tahriş oldular. Ee bi de sevsem ne olurdu acep halim :)

Salı günü hava kapalı zaten, ee kuzuyu da üşütmemek lazım ne yapsak ne yapsak aklıma daha önce annelili nin fıstık kabuklarıyla yaptığı etkinlik geldi . Biz de yapalım dedik.



Ama benim miniğim çabuk sıkıldı. Tamamlamak istemedi. Başka ne yapabiliriz diye düşündüm. Ve hala salonumuzun ortasında duran oyun hamurlarını yaptık.

İnanmayacaksınız ama evin aksesuvarı gibi oldular. Hep sehpanın üstündeler :)

Başka neler yaptık . Eee tatlısız olmaz di miii :) Hemen Balböcükleri Serpil'in muhteşem gül tatlısının tarifini çaldık

Arada böyle fotoğraflar da çektik

Cuma günü kuzumun kreşine uğradık orda çocuklarla birlikte kurabiye etkinliği yaptık. Çok zevkliydi. Ama ben sıpalar kurabiyeleri mundar etmesin diye fotoğraf çekemedim tabi :) öğretmenleri çekti onlar bana yollar yollamaz ben de paylaşırım. Sınıfın halini görmeliydiniz :D

C.tesi ömrü hayatımda ilk defa turşu kurdum. Sanırım yavaş yavaş anneliğe terfi ediyorum. Kayınvalidemden özendim. Eşime hemen lahana siparişi verdim. Güzelce doğradım yıkadım. kavanoza doldurdum. bolca sarmısak, aralara mor lahana , bir avuç tuz büyük kavanoza, daha azı küçük kavanoza, 500 ml lik elma sirkesinin 1/3 i küçüğe , 2/3 si büyüğe su doldurup bolca taze nane ve oldu da bitti maşallah. Nefis olur inşallah. Acayip heyecanlıyım. Duyan da bişey sanacak :)
Pazar günü kahvaltı sonrası kızımı bu halde buldum :)




Böyle geçti gitti bir hafta. Şimdi yine masamda bilgisayar başındayım. Haa bu arada en güzel gelişme kızım artık kreşe giderken ağlamıyor ve öğretmenine koşuyor. Bugünleri de gördüm ya ohh beeee :)
















Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...