27 Nisan 2012 Cuma

Aktif Ailenin Aktiviteleri :)

Hergün akşam olmazsa olmazımız faaliyetler. Sizinle paylaşmazsak , havamızı atmazsak hiç bir anlamı yok benim için yaptığımız aktivitelerin :D Hatta Esra diyor ya, kreşe göndermene gerek bile yok :D Kreşte ne yaptıklarını çok merak ediyorum. Aktivite yapınca kızım daha bir uysal oluyor.  Ne kadar aktivite yaparsak yapalım kitap okumadan günü kapatmıyoruz. Bazıları gerçekten zorla oluyor. Sırf yapmış olmak için yani. Bu aralar tek sıkıntımız uykuya geçiş dakikalarımız. Kızıma erken uyumayı öğretemedim gitti. Uyumayı reddediyor sürekli :(

Bu aktiviteler konusunda inciminci.com çok büyük yardımcım.

Birincisi; benim çok hoşuma giden, çiçek açmış bahar dalı :)
                                



İkincisi; çerçeve süslemelerimiz Bu çerçeveyi kaynım doktorlara dağıtıyor. Bize üç tane düştü. İlkini böyle süsledik.

Bu geçen hafta boyadığımız ahşap çerçevemiz. Stickerlarla süsledi kızım. Bence çok da güzel oldu. 



 Bu; avmde ki yeni gözdemiz. Kumla boyama. Şimdi artık mısırdı, oyun alanıydı falan geçmişte kaldı. Favorimiz  kumla boyama, diğerlerini solladı.



Bundan da yaptık ama fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Kızım çok sevdi bu çalışmayı. Ara ara tekrarlarız.

İşte  son çalışmalarımız 
böyle. Evi kağıt, karton, yapıştırma, boya, pul, artık materyal bastı. Oyuncak rafı ıvır zıvır dolu artık. Düzenlenemez halde.
Bununla birlikte iki gündür biraz rahatsızım. Önemli değil ilaçlarımı almaya başladım, geçer elbet. Ama moralim bozuk, canım sıkkın o ne zaman geçer bilinmez. Tek istediğim zaman, ben olacağına inanıyorum ama maalesef anlaşılamıyorum. ( Bu paragrafı dikkate almayınız.)

24 Nisan 2012 Salı

İki Buçuk Gün Tatil :)

Bu sefer bişey yazmayayım fotoğraf ekleyeyim olmaz mı?

Aktivitemiz ahşap boyama. Henüz bitmedi.

 Odamızı süsledik. Yer yatağı yaptık ve artık odamızda yatıyoruz. Bunu da sorunsuz bir şekilde hallettik çok şükür.    

 

Pazar günü bahçedeydik. Çok güzel bir gündü.


Çileklerimiz









 Limonlarımız




 Mis gibi kokan nanelerimiz.
 Şeftalilerimiz

Mandalina ağacımız


 Dut ağacı ama daha geçen sene ekildi. bu sene bize yetmeyecek.

Kırmızı erik ağacı. Keşke yeşil olsaydı
23 Nisan sabahı balıkları besleyen aşklarım



 
Lunaparkta ipini koparan Ece. Halasının fikriydi lunaparka gitmek. Keşke benim de böyle bir halam olsaydı.

Bakalım doğru düzgün post yayınlamayı ne zaman öğreneceğim? Blogger sayfası da değişmiş. Gözüm aydın.

Herkese iyi haftalar.

21 Nisan 2012 Cumartesi

Ödül + Mim

Ammaa olmuş mime ve ödüle layık görülmeyeli :P Bir sorgulayayım kendimi :D

Sevgili Serpil layık görmüş beni aylar sonra bu ödüle. O senin şekerliğin Serpilcim. :)

Ve daha çok yeni keşfettiğim Sırrakalem mimlemiş beni.

1- Mesleğin seni mutlu ediyor mu?
Kesinlikle hayır. Hiç düşünmediğim aklımda bile olmayan bir mesleği neredeyse on yıldır yapıyorum.Etrafımdaki çoğu kişiden "salak" olduğum gerçeğini çok duydum.
2- Dilediğin meslek miydi? 

Hayalim hep öğretmen olmaktı. Ola ola sekreter oldum. 
3- Yalnız mı, ilişkide yaşamayı mı tercih ediyorsun?
Evliyim, mutluyum. Çok da vıcık vıcık bir evlilik değil bizimkisi. Free takılıyoruz arada. Öyle "onsuzken nefes alamıyorum", "canım ben tuvalete gidiyorum","dur ben de geleyim"  ayakları yok bizde. O balığına gider, biz kızımla gezmeye gideriz.Eşimin balıktan geldikten sonraki o nötr, deşarj olmuş halini çok seviyorum.
4- Tatsız durumlardan kaçınmak için yalan söyler misin, dürüst ol!
Her zaman.Çoğu zaman internete dalıp bağlamam gereken telefonları unutuyorum. Akabinde uyarı geliyor: " noldu şu kişi?" -Meşgul şu anda otomatikte, düşer düşmez aktarıyorum. Yalandan kim ölmüş?
5- Yabancı bir dil konuşuyor musun?
İngilizce ve Arapça. Okuma yazma konuşma hepsini beceriyor(d)um.(Şimdi anladınız mı neden beni sevenlerin bana salak dediğini. Çünkü bu dillerle rahatlıkla dış ticaret departmanında iş bulabilirdim.) Çünkü kullanmaya kullanmaya köreldi dillerim. Şu anda arap ortaklarımızla bile tekleyerek konuşuyorum. İngilizce deseniz çok basitçe  artık.
6- Rüyandaki evde oturuyor musun? Taşınmak veya yurt dışına gitmek istiyor musun? 

Rüyamızdaki ev bahçeli , müstakil, denize yakın.(eşimin botunu düşünmem lazım :) ) Olacak inşallah. Şu andaki evimizin konumunu seviyorum. Sağolsun kayınpeder. Onların evinde oturuyoruz.2+1 ama ancak idare ediyorum. Sahile, işime, hastaneye, çarşıya, sağlık ocağına (hastaneye de yakındı , hastane taşındı) çok yakın.
Yurtdışında yaşamak imkansız gibi ama tatil bile bana çok lüksmüşçesine geliyor. Oysa artık çok ekonomik yurtdışı tatilleri var. Pasaportumuz bile yok ki!!

7- Mobilya değiştirmeyi sever misin?
Yani isterim aslında ama şu anda öyle bir fikrim yok. Bir yıla yakın kırık yatakta yatmışlığımız var :)
8- Çevreye, hayvan korumaya katkın var mı?
Kızıma da öğrettim , artık yere sakız atmak yok. Kuşlar boğuluyormuş dedim. Bir de evde bayatlayan ekmeklerimizi denize atıyoruz. -ki bize besili olarak geri dönsünler :P
9- Televizyon ve filmleri sever misin?
Nil sayesinde Kuzey izlemeye başladım. Bir de Fatmagül izliyorum okka. ( ne kadar banelim değil mi?)Yalan Dünya yı izlemek istiyorum ama hep sızıyorum nedense! Kızım doğmadan hafta sonları dvd kiralardık. Ama artık pek film izlediğimiz söylenemez. Ben bazen işyerinde izlemeye çalışıyorum. Altyazılı.Arkadaşlar o zaman anlıyor artık patronun şehir dışında olduğunu.

10- Bırakmak istemediğin kötü huyların var mı?
Şu anda kendimde kötü huy olarak gördüğüm tek şey iradesizliğim. Yemeğe karşı. Aslında öyle çok yiyen biri değilim, günde tek öğünle yaşayan biriyim. Ama bunlar bana kilo olarak dönüyor. Tatlıya olan zaafım beni mahvediyor. Yiyerek kilo almamak istiyorum.Bir de yüksek sesime hakim olmak istiyorum. Zira nefret ediyorum o huyumdan.Çok çabuk volüm yükseltebiliyorum.
11- Loto veya benzeri şans oyunu oynar mısın? 
Yeni yeni iş arkadaşlarımın yaptığı iddia kuponlarına ortak olmaya başladım ama hala birşey kazanamadım. Umut fakirin ekmeği.


Şincik ben de bu mimi ve ödülü Görkem , Gönül ve Ebru'ya yolluyorum.

20 Nisan 2012 Cuma

23 Nisan

Sevgili Velimiz, 


Bu hafta iki projemiz var. Gelecek hafta sonuna kadar çocuklarımıza destek olursanız seviniriz .

1 - 20 Nisan 2012 Cuma günü Atatürk çocukları olarak Atatürk Anıtı'na gidiyoruz. Çocuklar siz de bir çiçek koymak isterseniz yarın çiçek getirebilirsiniz.

2 - Dodi projemiz: Sevgili çocuklar Atatürk'ün çeşitli fotoğraflarını bulup ve resimler çizerek siz de evde bir Atatürk köşesi oluşturun. Sonra onu fotoğraflayıp gelecek hafta sonuna kadar bize gönderirseniz en güzel Atatürk köşesini seçelim.

20 Nisan 2012 Cuma günü saat 13:00 de Dodi Çocuk Kulübünde Dodi çocuklarımızla aramızda geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlenecektir. Çocuklarımız Cuma günü beyaz veya kırmızı t-shirt ve kot pantolon veya kot etek giyip gelirlerse seviniriz. Tüm çocuklarımızın bayramını kutlarız. 

Dodi Sevgi ve Saygılarımızla

Ve işte böyle gittik bu sabah kreşimize.





 


16 Nisan 2012 Pazartesi

Ondan Bundan Haftasonundan

13. Cumayı atlattık, bakalım haftasonu bizi neler bekliyor derken, geçti gitti yine işbaşı yaptık. Offf
Ben daha bugünden offlayama başlarsam bu hafta geçmek bilmez artık.

Cumartesi gittiler :( Ne çabuk geçti on gün. Doyamadık ki biz sizlere. Ece hiç bişeyini paylaşmadı kuzeniyle. İnanılmaz derecede kaçtı Ömer'den. Ömer de bir o kadar sıcakkanlı. Bir sonraki geliş Emrah dayımızın düğününe inşallah. Bakalım biz ne zaman gideceğiz İzmir'e?Geldiğinde saçları lüle lüleydi, gitmeden tıraş ettirdiler kuzumu. Birincide yapmacık bir gülücük bizim kızdaki, ikinci karede daha belli ne kadar mutlu olduğu.
 


Onlarla vedalaştıktan sonra avm ye kum ile boyama yapmaya gittik.Gitmeden önce anlaşma yapmıştık başka bişey istemek yok diye. Şükür ki ikiletmedi. Çok çabuk ikna oluyor seviyorum bu huyunu. Oradan çıkıp babaannelere yürüdük. Herkes oradaydı.

 Ece ye çok benziyor dediğim Sinem ablası, amcasının kızı. Çayımızı içip eve geçtik. Ece hanımın uyuması gerekiyordu çünkü pazar günü çok yorulacaktı.

Pazar günü bir garipti. Babamız yeğenine söz vermişti sahilden balık tutmaya gideceklerdi. Anneannesi de Ece ye söz vermişti onu Antakya'ya tura götürecekti. Erkenden uyandı, oysa haydi kreşe desem gözünü bile açmazdı. Velhasılı kelam, kuzu tura, sevgili balığa yollanıldı, ben de yatakla olan muhabbetime kaldığım yerden devam ettim. Ama bir yanım da dürtmüyor değildi. "Kalk Nilhan! Erken kalkmışsın, çamaşırı at, balkonu yıka, fırsat bu senin için..." derkene gözümü bir açtım saat 10:00 :( Nasıl vicdan azabı duyuyorum anlatamam. Yıllar sonra ilk defa. Eşim geldi haydi ciğer yemeye gidelim dedi. Evi olduğu gibi bıraktım, sonuçta başbaşa kaldığımız ender anlardandı.
 
Ciğerimizi yeyip , sahile çay içmeye gittik. Ordan eve muhteşem havada yürüdük. Evimiz sahile yakın. Zengin değiliz kayınpeder sağolsun :D Eşimin gözü teknelerdeydi.

-Sana doğumgününde hediye alayım dedim,
-Olur. Şunun fotoğrafını çek ki, alacağın zaman sıkıntı çekmeyesin, bunun gibi birşey arıyorum dersin dedi.( Umut fakirin ekmeği)

Eve geldik, iş bölümü yaptık. Sonra da Zeki abilerle buluştuk. Önce sahilde bir bira içtik, oradan yemeğe geçtik bir cila çektik :) İyi oldu ne de olsa son günleriydi. Bugün Almanya'ya dönüyorlar. Birden bir kalabalık ve birden bir boşluk. İnsan alışıyor. Kavuşmalar bayram havasındayken, vedalaşmalar gurbete lanet ettiriyor.

Kızım gece geldi turdan. 22:00 idi eve geldiğimizde. Hemen uyudu. Gelirken de uyuyordu zaten. Sabah okula gitmek istemedi yine. Nisan sonunda kreşle yollarımızı ayırıyoruz. Bakalım bizi ne bekliyor? Çünkü her sabah aynı şeyleri yaşamaktan sıkıldım. Onu da sıktım. Seneye anasınıfına vermek istiyorum ama kararsızım.Çünkü kızım zor adapte olan biri. Zaman göstersin, yeter kastığım.

Çabuk geçsin bu hafta nolur.
İyi haftalar

14 Nisan 2012 Cumartesi

13. Cuma

Ne Cumaydı ama. Öncelikle ilk haber gelsin.
Ama önce vursun davullar, çalsın zurnalar, çekilsin zılgıtlar lülülülüş
Teee fi tarihinde adını ilk defa duyduğum St. Kitts adasına yolladığım kargonun 12 Nisanda teslim edildiğinin haberini almış bulunmaktayım.
Bitmedi sayın arap patron beni çağırdı," dün sizi aradım telefonunuz kapalıydı" dedi. Maalesef her bilmem kaç dk da dikilen baz istasyonları yalan , bizim evde hiç bir gsm operatörü çekmiyor dedim. Teslim aldıklarında beni aradılar ben de seni arayıp rahat nefes al diye haber verecektim dedi. Sağolsun. Bitmedi , hazır mısınız?

Dün bana ikinci bir zarf verdi , bunu da yollar mısınız dedi. Allahım sana geliyorum. Ama bu sefer tnt ile yollamak mı tövbeler tövbesi. Hemen aradım dhl i buyrun gelin dedim. 200 papeli de tıkır tıkır ödedim yaslandım arkama.

Akşam olmak bilmedi dün. Telefonlar kulağıma kaçtı artık. Merak ediyorum eğer her bankanın bizim gibi müşterileri varsa , bu bankacılar hangi arada işlem yapıyorlar? Yani dün üç banka arasında öyle bir telefon trafiği yaşadık ki, ben diyeyim 30 siz deyin 50 kere bağladım heralde her birini.

Akşam oldu çıktık. Plan şu: ben annemlere, eşim annesine. İkimizin de kardeşi burada olunca bölündük böyle. Ama canımı sıkan şeyler olunca benim plan tamamen değişti. Önce canım sıkıldı. Sonra kızım canımı okudu. Bu aralar ota moka ağlar oldu. Yeminle tahammül edemiyorum o sese. Terliği düşse ühüüüü, bişey dökülse ühüüü, burnu aksa ühüüüü.. yeter be. Vazgeçtim annemlere gitmekten. Dondurmacıya gidip dondurma aldık, bir süreliğine kandırdık hanımefendiyi. Sonra mutfağa geçtim, öğlen işyerinde sütlaç vardı yedim ama aklımda hep kızım vardı, içime sinmedi. Sütlaç yapayım da, kızım da yesin dedim. Bununla beraber yetur da gördüğüm portakal reçelini yapmaya koyuldum. (yeturun bloğunu tıklayamıyorum bilgisi olan var mı arkadaşlar?) İlk defa reçel yapıyorum. Ev portakal dolu, elma dolu ne yiyoruz, ne atmaya kıyabiliyorum. Ben bunları yaparken kızım da mutfakta boyama yapıyor, yapmaya çalışıyor çünkü benim kızım boyama yapamıyor, karalıyor , batırıyor. Resim konusunda gerçekten çok kötü. Aldığım boyalar da berbat çıktı. Heryer battı. Kesinlikle tavsiye etmiyorum. Ben elleri batmasın diye bunları tercih etmiştim güya. Faber Castell Multi Crayon almayın çocuklarınıza arkadaşlar.
Neyse kızım iki küçük kase sütlacını yedi. Ohh iyi ki yapmışım dedirtti. Portakal reçelini görüntüleyemedim çünkü sabah işe gelirken hala tenceredeydi

Sabah Nilü yazmıştı hem Cuma hem onüçü diye . Sabah gülmüştüm, akşam sinirden hala gülüyordum.
Herkese iyi hafta sonları.

10 Nisan 2012 Salı

CERRAH - TESS GERRITSEN

Geçen hafta bitirdim, akıcı, gerilim dolu bu kitabı. Ama tıbbi bilgilere sahip bir arkadaşım çevirinin kötü olduğunu söyledi.

Cerrah, gerilim serisinin sadece bir tanesi. Kimisi seriyi komple okumadan duramıyor ama beni çekmedi nedense. Nasıl bir sapıklıktır, nasıl bir hastalıktır katilinki anlayamıyorsunuz? Tecavüze uğrayıp hayattan kendilerini soyutlamaları yetmiyormuş gibi , iğrenç bir katilin işkencelerine maruz kalan kadınlar. Onların zayıflıklarından, yıkılmışlıklarından zevk alan, tatmin olan, onlarla oyunlar oynayan, hasta ruhlu, sapık, beyinsiz, sümsük, allahın belası Cerrah. Kendinizi kitabı  okuyormuş gibi değil de ,  gerilim filmi izliyormuş gibi hissediyorsunuz daha çok. Tavsiye eder miyim? Korku - Polisiye - Gerilim sevenlere kesinlikle tavsiye ederim. 




 



Çok satanlar listesinin müdavimlerinden Tess Gerritsen'in insan bedenini ve ruhunu en ince ayrıntısına kadar tarif ettiği tıbbi gerilim romanlarından beşincisi olan Cerrah, inandırıcı kahramanları, sürükleyici diyalogları ve sürekli tırmanan gerilim duygusayla bu türü sevenlerin hayran olacağı tarzda bir roman.
Cerrah'da Gerritsen tıpkı kahramanının neşterini kullandığı gibi kalemini ustaca oynatıyor.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Tadım yok, tuzum yok. Kargom ulaşmadı ziyanı yok!!!

Bir haftasonunu daha geride bıraktık . Nasıl mı?

Çok yoğun, çok koşturmalı geçti desem yalan olur. Allah var soluk aldım bu haftasonu. Cumartesi geç çıkmalar, çarşıda bir iki iş halledip kızımı almaya gitmeler, vardığımda kimseyi bulamayıp , onlar gelene kadar kanepede uyuya kalmalar....

Efenim İzmir'den Erhan dayımız geldi. Süpriz yaptılar perşembe günü geldiler. Öyle bir şakaya maruz kaldım ki eşek şakası resmen. Ömerim gelmiş, hoş gelmiş. Hiç yabancılık çekmiyor maşallah. Ece abasına yaklaştıkça benim yabani kızım hiç yüz vermiyor kuzenine. Bu arada cuma günü yediğimiz birazcıcık dondurma bademciklerimizi şişirmeden inmedi boğazımızdan. Kızım cumartesi lokum gibiydi. Öyle şekerdi ki bayıyordu artık.
Perşembeden beri bezsiz yatmaya başladık artık. Üç gece hiç sektirmedik. Ama dün kızım kendi uyandırdı beni çişim var diye.Sabah neşeli uyanmamda etkisi baya büyüktü bu olayın.

Dün akşam Nida gelinlere yemeğe davetliydik. Çok zahmetler etmişler bizim yüzümüzden. Ailemiz büyüyor ne güzel. Ömer kucaktan kucağa dolaşırken , kızım dibimden ayrılmadı.

Hala kuzenleri ile Ecoşu bir karede toplayamadım. Gitmeden birkaç fotoğraf çekmeliyim.

Haa bu arada unutuyordum, yolladığım kargo hala ulaşmadı yerine , girdikçe giriyorum yerin dibine .

7 Nisan 2012 Cumartesi

Biliyordum

Birgün bu postun yayınlanacağını biliyordum. Ben buna hep inandım. Bu kadar çaba, bu kadar dua , bu kadar emek karşılıksız kalmayacaktı ben bunu biliyordum.Şükürler olsun. Gözyaşlarıma engel olamıyorum. Mutluluktan ağlamak ne güzel bir olaymış. Atakan'ım annesiz kalmayacak.

İşte beklenen haber.

GAMZE'YE İLİK BULUNDU.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Sen;

Dedemle anneannemin en değerlisi,
Babamın biricik eşi,
Kardeşlerimin annesi,
Eşimin ve gelinlerinin eşsiz kayınvalidesi,
Kızımın anneannesi, "iyi ki"si, canı, şansı, ikinci annesi,
Benim, herşeyimsin be ANNE. Kıymetlim, meleğim, sırtımı yasladığım dağım, kelimelere sığdıramadığımsın.

İYİ Kİ VARSIN.
DOĞUM GÜNÜN KUTLU VE ÇOK MUTLU OLSUN BİTANEM.

3 Nisan 2012 Salı

Bahtsız Bedevi, O benim.

Bütün aksilikler üst üste gelmek zorunda mı? Gelse bile beni bulmak zorunda mı?

Haftayı zaten aksi kapatmıştım. Kapattığım gibi geri açtım. Geçen hafta başı arap ortaklar yurtdışına bir kargo yollamak istediler ve dhl ile yollamamı söylediler. Ben ne yaptım? Ama biz tnt ile çalışıyoruz deyip tuttum kargoyu çalıştığım firma ile yolladım. Yollamaz olaydım. Mok vardı sanki tnt ile yollayacak. İlk defa pişman oldum tnt ile çalıştığıma. Keşke dinleseydim adamları.

Sen tut St Kitts ( ilk defa duyuyorum) adasına yolladığım kargoyu Guadeloupe ( bunu da)adasına götür.İki adada da tek harf farkıyla  aynı isimde şehir olur mu, olmak zorunda mı? Allahım yer yarılsaydı da yerin dibine girseydim. Kargo hala ulaşmadı. Bugün onuncu günü. Sakınan göze çöp batarmış dedikleri bu olsa gerek. Firma adı vermemem gerekli belki de ama napim çok sinirli ve mağdurum. Tnt bana bunu yapmayacaktı, beni onlara karşı rezil etmeyecekti, küçük düşürmeyecekti. Kargo hala taşıma halinde. Yeni konşimento düzenlendi ve ulaşım süresi daha birkaç günü bulurmuş. Allahım adamlarla yüzyüze geldikçe yerin dibine giriyorum. Keşke dhl ile yollasaydım ve böyle bişey olsaydı bile diyorum yani o derece. Off içim şişti. Yaktın beni tnt.

Yeni aldığım ayakkabının tokaları düştü daha ilk giyimde. Götürüp adamın suratına atmamak için zor tutuyorum kendimi.

Bu arada bonnyfood u deneyen var mı? İnşallah rezil olmam yine. Alıştım ne de olsa.

2 Nisan 2012 Pazartesi

Koştum, İzledim, Uyudum, Geldim.

Cumartesi = Koşturmaca. 

Eskiden en sevdiğim günken, şimdi nefret ettiğim güne dönüştü. Tek güzel yanı , yataktan fırlayarak kalkan cücenin mutlulukla anneannesine gitmesi :)

Öğleden sonra 14:30 da azad edildik. Koşarak annemlere gittim, misafirleri vardı ama benim gözüm sürekli saatte. Aklım 17:30 daki Açlık Oyunları seansındaydı. Çok istiyordum izlemeyi. Ama kızımdan ayrı geçirilecek üç saatin vicdan azabı hem de misafirlere karşı ayıp olur mu düşüncesi beni tedirgin ediyordu. Allahtan annemler avm ye yakın oturuyorlar çünkü 17:20 de verdim kararımı ve koşarak çıktım evden. Ucu ucuna yetiştim.


"Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içerisinde Panem ulusu yaşamaktadır.Başkent Capitol'ün etrafında 12 bölge bulunmaktadır.Capitol şiddetli ve acımasızdır ve bölgeler bir hat boyunca sıralanmıştır.Onların her biri her yıl yapılan Açlık oyunlarına katılmak zorundadır.Yarışma için her bir bölgeden yaşları 12 ila 18 arasında değişen birer erkek ve bir kız çocuğu göndermek durumundadır.Açlık oyunları TV'den canlı yayınlanan ölümüne bir kavgadır. On altı yaşındaki Katniss Everdeen annesi ve 12 yaşındaki kızkardeşi ile yaşamaktadır.Oyunlarda kızkardeşinin yerine geçerek ölüm cezasını üzerine alır.Ancak Katniss daha önce de ölüme çok yaklaşmıştır ve bu kez kızkardeşi için ikinci kez hayatta kalma mücadelesi verecektir.Gerçekten ne anlama geldiğini bilmeden bir yarışmacı olmuştur.Eğer bu mücadeleyi kazanırsa hayatta kalma seçeneğini başlatmış olacaktır. Kazanmak ün ve talih anlamına gelir. Kaybetmek ise kesin ölüm. Açlık Oyunları başlasın..!!  "
 Sanırım bu çekilen üçüncü Açlık Oyunları filmi. Çünkü arama yaptığımda Katniss i canlandıran başka oyuncular olduğunu da gördüm. Ben serinin üç kitabını da elimden bırakamamıştım. Okuyalı epey oldu bazı şeyler aklımda kalmadı. Ama filmi izlerken kitabın etkisini yeniden hissettim. Film kötü değildi asla, sadece kitaptaki lezzeti alamadım.Kitaptaki iç sesler, neyin nereden geldiği, haraçlar hep daha ayrıntılı bir şekilde anlatılıyordu doğal olarak. Görsel, kostüm, oyuncular,mekanlar, efekt ben hepsini çok beğendim. Şimdiye kadar romandan sinemaya uyarlanan belki de en güzel film diyebilirim. Katniss i merkeze yönlendirmek için başlatılan yangın ve atılan ateş toplarında çok heyecanlandım açıkçası. O derece dalmıştım ki, yerimden sıçrattı beni o toplar :)

 Oyun için seçilmeyi beklerken
 Rue'nun ölümünden sonra 11. Mıntıkaya selam yollayan Katniss. Rue nun mıntıkası çiftçilikle uğraşıyordu yanlış hatırlamıyorsam. O yüzden Rue botanik ve kuşlar hakkında bilgisi olan bir haraç. Katniss onu kardeşine benzettiği (hiç benzemiyor o ayrı mesele)  için zarar vermiyor bilakis koruyor. Öldüğünde çok üzülüyor.
 Ve Açlık Oyunları ekibi :) Kesinlikle Gale daha yakışıklı Peeta'dan. :) Filmin devamına gidebilecek miyim bakalım? Kitabını okuyanlara kesinlikle tavsiye ederim. Kafanızda canlandırdığınız gibi bir filmle karşılacaksınız.

Eee vicdan azabı nolacak peki? Niye duyuyorsam onu da anlamış değilim.Ayda yılda bir kendin için birşey yapmışsın.  Daha önce İlknur teyzemizin bloğunda görmüştük hafıza kartlarını. Oyuncakçıya girip o kartlardan ve faaliyetlerimiz için de renkli pullardan aldım kızıma. Umarım telafi edebilmişimdir.

Pazar günü öğlen bir uyumuşuz ailece. Ohhh miss. Sonra kalktık hazırlandık yürüyerek çarşıya gittik, dışarıda yemek yedik, babaannelere gittik, Ece kuzenlerini gördü eve geldik ve böylelikle bir  haftasonunu daha geride bıraktık.
Herkese iyi haftalar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...