tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Haziran 2018 Cuma

Mayıs - 3 Yıl Sonu Gösterisi

Mayıs bitti ama Mayıs ayının icatları bitmedi.

Ela Hanımın yıl sonu gösterisi var daha kayıtlara geçmesi gereken. Çok fazla ek derse katılmıyor Ela kreşte. Sadece zumba kursuna gidiyor. Dolayısıyla yıl sonu gösterisinde toplu koro ve zumba gösterisinden başka bir sunuma katılmayacak.

Ramazandan dolayı bütün okullar gösterilerini yetiştirme yarışındaydı ve hepsi hafta arasındaydı. Dolayısıyla tüm bu etkinlikler hep birer saat erken çıkmamı gerektirdi.

Ece'nin ilk gösterisini hatırlıyorum da, salya sümük izlemiştim. Şimdi artık sadece gözlerim doluyor :)
Ben cep telefonuyla yapışık yaşayan biri olamadım. Bir ara videoya çekmeye çalışırken kızımı izlemeyi kaçırdığımı farkettim. Hemen kapattım telefonu ve gösterinin tadını çıkarmaya başladım. Müziğe eşlik ettim, güldüm onların komik hallerine, alkışladım. Dolayısıyla çok fazla fotoğraf ve video çekemedim.






Mayıs ayı yıl sonu gösterisiyle son bulmadı. Ayın 26 sında Uras'ın doğumgününü kutladık.



Daha sonra 28 inde Ece'nin okulda Midas'ın Eşek Kulakları adlı tiyatro gösterisi vardı.  15 dk olsa da güzel bir gösteriydi. Eskişehir turunda, Beypazarı'na giderken geçmiştik Gordion antik şehrinden. Midas'ın tümülüsünün yanından. Ece bu tiyatro oyunundan dolayı tüm efsaneyi biliyordu. Seviyorum çocukların böyle sanatsal etkinliklere katılmasını, sunmasını. Özgüvenleri gelişiyor bana göre. Hatta bazen patlıyor.



Şimdi Haziran ayının etkinliklerinde, karne ve doğumgünleri var. Bir de şu temizlik listesini kafamdan çıkardım mı benden iyisi yok.

Telefonumdaki not listeleri; haftasonu yapılacaklar, marketten alınacaklar, gidilecek yerler, doğumgünü menüleri diye uzayıp gidiyor.

Herkese iyi hafta sonları.
Sağlıcakla kalın.

14 Ocak 2013 Pazartesi

2 hafta aradan sonra

Bu arayı ilk açışım değil ama, bu aralar gerçekten kafam yerinde değil. Acayip yoğun bir tempo ile çalışıyorum. Bununla birlikte ne öksürüğümden kurtulabildim, ne de geniz akıntımdan. Kızım da ben de hala düşüremedik mendilleri elimizden.

Çok yazasım vardı  ve ziyaret edesim vardı blogdaşlarımı. Bu blog olayı öyle bişey ki, araya mesafe girdi mi, geri toparlamak baya zor oluyor. Sanki illa bir mazeret sunmalıymışsın gibi. Sanki herkes sıraya girmiş benim yazmamı bekliyor da, bende ki havalara bakın siz.

Hepinizin geçmiş olsun dilekleri için çok ama çok teşekkür ederim. Ama geçeceğe benzemiyor maalesef. Kronikleşti. Kızım da bana çekmiş. Küçükken de hep hastaymışım ben. Cüssemizi gören adam sanar, içimiz fos. Allah dermansız dert vermesin ne diyelim, buna da şükür.

Eee peki bu onbeş gün zarfında ne yaptık biz? Hiç bişey. Yani kayda değer hiç bişey. Karadayı'yı izlemeye başladım. İşten geç çıkmaya başladım. Cumartesi kavramını unutmaya başladım.Bla bla..
Sadece iki Cumartesimiz güzeldi. İlkinde Haco halamızın düzenlediği, benim, Ece'nin, Nuno halanın ve ev sahibi Haco halamızın katıldığı bir pijama partisi.
Kız kıza, kafa dağıtmaya birebir. Şaraba kadar herşeyimiz vardı. Mikemmel bir ev sahibi görümcem. Tıksırıncaya kadar dıkındık.
Bu fotolar da o günden Ece'nin kadrajına yansıyanlar:



Gecenin yıldızı. Herkes sıraya girdi fotoğraf çektirmek için.

Ece'nin konu mankeni :)








Geçen Cumartesi de son anda karar verip, kreşimizin organize ettiği Mickey'in Müzik Festivaline gittik. İyi ki de gitmişiz ben Ece den daha çok eğlendim. Kuzum da hiç yormadı beni. Gittiğimiz otobüs de tuvaletli olunca, ohh değmeyin keyfimize. İşkence değil eğlence oldu yolculuk. Ama eve geldiğimizde ikimiz de perttik kızımla. İskenderun-Adana arası bir saat onbeş dk falan. Biliyorum İstanbul'da yaşayanlar için şehir içi yolculuk süresi bu. Millet hergün işe gidip geliyor bu kadar süre. Ama bizim bünyemize ters maalesef.

Yine düzenleyemedim fotolarla yazıyı. ne yazı istediğim yere gidiyor ne resim kayıyor.

Neyse şimdilik benden bu kadar. Şimdi telefonlar beni boğmadan ben bloglar arasında boğulmak istiyorum.
Güpgüzel haftalar diliyorum.

14 Nisan 2011 Perşembe

Elif Ece Tiyatroda

Yaşasıınnnn... Sonunda kızım her ne kadar istemeyerek de olsa, " ama cadı gelmesin" dese de tiyatroya gitti. Ece de sebebini bilmediğim bir tiyatro fobisi var. Ne zaman böyle bir etkinlik yapılsa Ece okulda kalır diğer tüm arkadaşları tiyatroya giderdi. Evde o kadar çok izah etmeme rağmen ikna edemezdim. Ben de üzerine gitmektense oluruna bırakmayı tercih etim.

Salı günü okulumuzun sahibesi Gülser hanımla görüşürken Ece yi dünkü tiyatroya götüreceğini söyledi. Ağlasa da götürmek istiyorum dedi. Şayet çok huzursuz olursa salondan dışarı çıkarır, sakinleştikten sonra tekrar geçiririm dedi. Nitekim hiç gerek kalmadı. Ece ondan beklemediğimiz bişey yapmış ve sahneye çıkmış. Alkışlamış, dans etmiş. Öğretmeni anlatırken " abartmıyorsunuz?" değil mi diye sorarak ben abarttım ama inanın hiç beklemiyordum.

Ve Ece sahnedeeeee :) Meğer kızımın içinde sahne potansiyeli varmış da haberimiz yokmuş :)

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler i izlerken çok eğlendiğini anlattı kızım bana. Ve ısrarla cadı demedi, "şapkalı kız" demeyi tercih etti. Gece yatana kadar ağzında hep Pamuk Prenses anlata anlata bitiremedi. Yine Yıldız öğretmenin dibinden ayrılmamış, hatta kucağında izlemiş ama ağlamamış, sızlamamış, geri dönmek istememiş. Yanındaki de yakışıklı Batu'muz. Ece ye arkadaşlarını say derseniz ilk başta Batu nun ismini duyarsınız. Hatta işyerimde bulunan iki yunus figürünün adları bile Ece & Batu :) Babamız duymasın :D


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...