Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde , develer tellal iken , pireler berber iken. Ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken.
Ülkelerin birinde bir saray varmış. Bu sarayda kral Sedat, kraliçe Nilhan ve prensesleri Elif Ece yaşarmış.
Kral baba her sabah erken uyanır işe gidermiş. (niye?) Sonra prensesle annesi uyanır hazırlanırlarmış. Kraliçe prensesi kreşe bırakırmış. (bırakmasın) Çünkü kreşte Ece nin bir sürü arkadaşı varmış. Onlarla faaliyetler yaparlarmış. Öğlen olunca büyük kral Hikmet dede gelir Ece prensesi kreşten alır ve onu çok sevdiği büyük kraliçe Nurten anneannenin bahçesine götürürmüş. Ece anneannesinin bahçesini çok severmiş çünkü orda salyangozlar, kurbağalar, kertenkeleler varmış ve Ece onlarla oynamaya bayılırmış.
Akşam olunca kral ve kraliçe işten çıkar, prenseslerini almaya giderlermiş. Eve geldiklerinde annesi onlara çorba yaparmış. Ece çorba içmeye bayılırmış. Oyun oynadıktan sonra uyku saati gelirmiş. (gelmesin) Kraliçe prensese masal okurmuş.
Bir hafta sonu annesi Ece’yi parka götürmüş. Orda salıncaklara binerken Ece bir arkadaşla tanışmış. Tatlı mı tatlı, şeker mi şeker bu arkadaşın adı Yarenmiş . (bir haftasonu denizde tanışmışlardı) Yaren’in annesi ile Ece nin annesi bir haftasonu kararlaştırıp tekne ile denize açılmışlar. Denizin ortalarına doğru giderken bir de ne görsünler; yunuslar.(küçük di mi anne ısırmazlar) Kocaman yunuslar Ece ile Yaren’i görünce çok sevinmişler ve zıp zıp zıplamaya başlamışlar. Ece ile Yaren çok mutlu olmuşlar ve yunuslara selam vermişler. Yunusları gören kırmızı balıklar da zıplamaya başlamış. Bayılmış prensesler denizde zıplayan balıklara. Artık dönme vakti gelmişti. Dönerken o da ne? Yaşlı bir deniz kaplumbağası (ısırır mı? Ama ben sevmem) O da çocuklara el sallamış.
Kıyıya vardıklarında daha sonra buluşmak üzere herkes evine gitmiş (ama niyeee? gitmesinler) Çünkü akşam olmuş. Ece o gün çok mutlu olmuş , çok yorulmuş ve erkenden uyumuş.