Eski patronumun kızıyla görüşecektim bugün. Evlendikten sonra Mardin'e taşınmıştı. 3 yıl oldu görüşmeyeli. Ailesini ziyarete gelmişti. Koşa koşa buluşacağımız yere gittim. Avm annemlere yakın olduğundan Ecoş da orda bizi bekliyordu. Beni görene kadar gayet kuzu olan kızımın içine cadı kaçtı. Kucaktan inmez oldu. Oyuncaklara binmek istemedi, yürümek istemedi. Anlayacağınız yine elim belim koparaktan Duygu ile hem muhabbet edip , hem de kızımın gönlünü hoş tutmaya çalıştım. Duygu'nun bir oğlu var ki, aman allahım. O ne güzel bir varlık. Pamuk şekeri gibi maşallah. Bembeyaz bir ten, tombik yanaklar, sarı kıvırcık bir kafa. (Aceleden fotoğraf makinemi evde unutmuştum)Ama gelgelelim ki Ece hiç yanaşmadı. Ve beni de yanaştırmadı. Sanırım öğlen uykusundan erken uyanmanın etkisiyle kızımın içindeki canavar coştu ve eve gidelim diye naralar atmaya başladı. İki muhabbetten sonra maalesef ayrılmak zorunda kaldık. Saat 19:00 da çoktan rüya alemine dalmıştı kızım. Babişko da balığa gitmişti. Kaldım mı kendimle başbaşaa. (yaşasıııın)
Hemen yapacağım hediye için işe koyuldum. Sıkılana kadar birşeyler yaptım. Babamız erken döndü balıktan. Anlaşılan pek rast gitmemişti. Ben de aldım karpuz çekirdeğimi önüme başladım tv izlemeye. Gelin görün ki , uyku beni ziyarete geldiğinde kızım uyanmış hatta çok zinde görünüyordu. Saat 02:00 ye kadar kağıt kesti. Bir yandan gözlerimin kapanmasına engel olamazken, diğer yandan makasla kendine zarar vermesin diye gözlerimi açık tutmak için cebelleşiyorum. Neyse uyumaya ikna olan kızımla yatağa geçtik. Sabah 06:00 da açtı gözlerini benim cadı.
Doğru babişkonun yanına. Ve ben uykuya devam. Saat 08:00 de uyanabildim. Aslında annesinin mimoşundan kıskandığım gibi dışarda yapmak istemiştim kahvaltıyı. Uykuya yenik düştüğümden maalesef gerçekleştiremedik.
Kahvaltıdan sonra ortalığı toplamaca falan derken , evde olan limonları değerlendirmek açısından ve belki de minik cadım içer ümidiyle limonata yapmaya karar verdim. Kabuklarıyla birlikte iki kocaman bardak limon sıktım katı meyve sıkacağında. Üzerine aynı ölçüyle dört bardak su ve tadaraktan şekerini ekledim. Nefis oldu. Ama içen bir minik göremedim maalesef. Sonra parka gittik. Giderken de çiçek topladık.
Park dönüşü anneannelerle bahçeye gittik. Nefis şeker gibi taze bezelyeler koparıp yedik. Bahçeden topladığımız yeşilliklerle annemin yaptığı nefis kısırı yedik. (bilerek foto çekmedim canınız çekmesin diye :) ) Ece hanım açık havanın da etkisiyle uykuya daldı. Biz de karı koca sahile doğru bir yürüyüş yaptık.
Eve geldik Akşama misafirimiz geleceğinden Ece ile hemen mutfağa daldık ve nefis poğaçalar yaptık.
Bir çay bardağı sıvıyağ
1 tatlı kaşığı tuz
3 tatlı kaşığı şeker
1 kabartma tozu
Yumurtanın akı içine sarısı üstüne
alabildiğince un.
İçine peynir maydonoz
İşte sonuç.
Bugün sadece 5 tane kalmıştı bu poğaçalardan. Ve Ecişko bir tane bile yemedi maalesef :(
1 lt süt - 1 bardak un - 1 bardak şeker-1 limon kabuğu rendesi-ve 1 vanilya ile pişirdiğim kremayı döküp en üstüne de yine Ece hanıma doğradığım ama yemediği kivi ile kalan keki ufalayarak serptim. Sonuç herkes çok beğendi.
Bu da perşembe günü siparişini verdiğim ve cuma günü elime geçen kızımın yeni oyuncağı . Düne kadar vermemiştim kızıma.Ben çok beğendim. Ece de ilk başta baya ilgilendi sonra da son zamanlarda favori etkinliği olan suyu boya yapmak istedi.
Bugün güne kötü başladı kızım. Çok öksürüyordu. Gece boyunca üzerini örtmeye yetişemiyorum ki. Yanımda yatmasına rağmen :( Doktora götür diyeceksiniz ama ben doktorun verdiği ilaçları içiremiyorum ki kızıma. Sabah zorla içirmeye çalıştığım şurup sonrası halı, ecenin saçları, badysi benim eşofmanım gazi oldu. Ve sonuç bir çay kaşığı kadarını ya yuttu ya yutmadı. Offf
Uzun bir post oldu . Sıktıysak affola