haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2016 Perşembe

Tehlike çanları çalıyor

Açık açık söyleyeyim, ben haber izleyen çok gazete okuyan biri değilim. Çünkü okudukça nefes alamayanlardanım. Handan'ın blogunda okuyana kadar Proje Okul safsatasından haberim yoktu.  Okuyunca resmen ürperdim. Noluyoruz allah aşkına? Nedir bu İmam Hatip sevdası? Varolanlar yetmiyor mu? Herkes imam hatiplere gitmek için  sıraya mı girmiş. Karşı kesime olan bu saygısızlık bu dayatmanın açıklaması nedir? Cumhuriyet birilerine neden bu kadar batıyor? Nasıl bir kuyruk acısıdır?Nasıl bir nefrettir bu? Başka açıklaması var mı? Din gerçekten de ticareti yapılabilen en kolay şeymiş. Yani sizin isteklerinizi karşılayan başka ülkeler var gidin orada yaşayın. Ve şu bir gerçek en mutlu dinciler Avrupa'da yaşayanlar. Neden acaba? Neden gelip ülkelerinde Türkiye'de yaşamıyorlar?

Daha geçenlerde eşimin yolladığı bu videoyu izlerken Rahmetli Uğur Mumcu yıllar öncesinden görmüştü geleceği.  https://www.youtube.com/watch?v=EiKHVjh_dHI

Durumun vehameti apaçık ortada. 
http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/yilmaz-ozdil/proje-okul-1442199/

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/614342/Proje_okullar.html

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/613777/_Proje_okullari_benim_devlet_okulumdur__istedigimi_yaparim__gidin_ozel_okula..._.html


Benim kızım da devlet okuluna gidiyor. Özel okullara binlerce lira teşvik veren devlet, kendi okullarında çalışan hizmetlilerin bile parasını ödemiyor. Devlet okulu olmasına rağmen biz de bağış veriyoruz. Yarın birgün benim de okulumu projelerine katmayacakları ne malum? Alet etmeyin okullarımızı, öğretmenlerimizi projelerinize. 

Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!


Mustafa Kemal Atatürk

Bundan daha güzel açıklanamazdı .Boşuna yazılmadı bu hitabe. 

Cumhuriyet, okullarını kaybediyor, tehlikenin farkında mısınız?


Bu yazıyı dün yazmıştım. Kontrol etmeden yayınlıyorum. Umarım çorbada az da olsa tuzum bulunmuştur.

29 Haziran 2016 Çarşamba

Tesadüfen yaşar olduk artık.

Yangınlar...
İlticalar...
Terörizm...
Yapılan bencil barışmalar...
Bu nasıl bir nefret, nasıl bir vatan hainliğidir.
Ne istiyorsunuz, kaç can daha yitirilmeli o koltuklarınızdan vazgeçmek için?

İstifa onurdur.

18 Şubat 2015 Çarşamba

Korkmamak mümkün mü?

Geçen yıldan kalan bir haftalık iznimi kullandım. Full evdeydim. İki defa sarma sardım. Havalar zaten kötüydü. İlla kendime iş çıkarmalıydım.

Ela nın ikinci dişi çıktı. Sömestr bitti. Çocuklar yine okula koştu.İzin bitti.

Sonra haber izlenmeyen bizim evde tesadüfen bir babanın feryadı duyuldu. "Toprak atmayın kızımın üstüne" diyordu. O sırada Ela nın altını değiştiriyordum. Öylece kalakaldım. Ela nın bacakları çıplak dakikalarca ağladım. Gencecik bir can daha gitmiş, yürekler yanmıştı yine. Sosyal medya kullanan biri değilim. Bir bloğum var ona da günlerce giremiyorum çoğu zaman. Ben alengirli laflar edemem. Duygularımı süsleyemem. Yüreğim sıkıştı izlerken. 

P.tesi Ece okuldan geldiğinde bana Özgecan'ı anlatıyordu. Öğretmeni anlatmış. Çok şaşırdım, çünkü biz anlatmadık. Nasıl anlatılırdı ki? 
Anne üç erkek bir kıza saldırmış, bıçaklamış yakmışlar, öğretmenimiz o yüzden siyah giymişti bugün dedi. Anne kaçıncı sınıfa gidiyorlardı o erkekler dedi???

Büyükler annecim dedim. Olsun ama kaçıncı sınıfa gidiyor olabilirler dedi. Okumuyorlar, çalışıyorlar dedim. Öküzler, hayvanlar dedi. Bir hayvan düşün, insana bunu yapabilir mi annecim dedim. En fazla ısırır dedim, güldü. Sonra durdu, pislik diyeyim o zaman dedi. 

Sonra okuldaki bir arkadaşının ona tokat attığını söyledi. Bende şarteller attı. Normalde her duruma arıza çıkaran, asla laf altında kalmayan Ece sessiz kalmış. Çocuğun annesi sınıf annesiymiş, ona söylemesinden korkmuş. Korkmayacaksın dedim. Sana kimsenin vurmaya hakkı yok. İtekle, sesini yükselt hatta karşılık ver dedim. Evet kızıma şiddeti tavsiye ettim. Onlar daha çocuk biliyorum ama dayanamadım kızımın korkmasına. Öğretmenine söyle dedim.

Dün akşam da bunu söyledi Ece: öğretmeni sınıftaki çocuklara şöyle demiş. Kızlar, erkeklerden daha güçsüzdür. Onlara kötü davranmayın, vurmayın. Onlara yardım edin. 

Gencecik bir beden daha girdi toprağın altına, sapık bir ruh yüzünden. Allah ailesine, sevenlerine sabır versin.

Kızım daha küçük korkması normal, ama ben kocaman kadınım ve korkuyorum. Bugünden, yarından, olacaklardan, kafamda kurduğum senaryolardan...İnsan varoldukça, sonu gelmeyecek biliyorum. Hiç bir şey durduramayacak bu iğrençlikleri. 

Rabbim kimseyi evladıyla sınamasın.

5 Aralık 2014 Cuma

Bir oturtamadılar gitti şu sistemi!

2015 te 20 yıl olacak liseden mezun olalı. Dolayısıyla evlenip anne olmayı bırakın, okullu oluncaya kadar inanın hiç ilgimi çekmezdi eğitim ile ilgili haberler. Biz de geçtik o yollardan derdim. Önce sınavların adının değiştiğini öğrendim. ÖSS - ÖYS farklı bişey oldular. Şimdi TEOG mu ne deniyor. LYS -LGS... inanın çoğunun açılımını bilmiyorum.
Birkaç tanıdığımdan öğrendim, Antakya'da oturmalarına rağmen, İskenderun'da ki okullara yerleştirildiklerini. Ne oluyordu, neden böyleydi bilmiyorum.

Biz bu sene okullu olduk. Zamanla biz de bu hengamenin içinde yerimizi alacağız.

Harfler değişti, kitaplar değişti, okumayı yazmayı öğretme sistemi değişti. Haksızlık etmeyeyim, biz daha ikinci dönemde okumayı zor öğrenirken, şimdiki çocuklar patır patır okuyor.

Andımız kaldırıldı.

Özel okullara devlet desteği verilmeye başlandı. Yirmibin bordrolu ailelere teşvik ödenirken, normal maaşlı ailelere çıkmadı.

Kreş için de bir yasa çıktı, çıkarılacaktı derken avucumuzu yaladık. Dört yıllık kreş hayatımızda devletin bir desteğini görmedik çok şükür. Belki Ela'ya yetişir yasa.

Ben kızımı devlet okuluna gönderiyorum. Süt iznimi akşam 1 saat erken çıkarak kullanıyorum ki, onu okuldan alıp eve beraber gidelim. Ve onu görünce ilk sorduğum soru: Oyun oynadın mı kızım?
Nasıl olsa önünde uzun bir eğitim süreci var, ne oynasa kar değil mi?

Erkekler kızlar ayrı okusunmuş. Eskiden beri bu böyleymiş aslında. Kabataş Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi diye örnek veriyordu, televizyondaki vekil teyzem.
Benim aklıma sapıklık geliyor sadece. Art niyet geliyor.

Şimdi de Din Kültürü dersini 1. sınıftan vermek istiyorlar. Yahu ben veririm kızıma din bilgisini. Kızım okulda, matematik öğrensin, fizik öğrensin, bilim öğrensin, resmini çizsin, spora yönelsin, vicdanını geliştirsin, doğa nasıl korunur, trafikte nasıl hayatta kalınır, saygıyı sevgiyi öğrensin ...

Bazı ülkelerde enerji üretmek için geri dönüştürülecek çöp bulunamıyormuş. Millet çöpüne kadar kullanıyor. Diğer bir ülkede deniz üzerine güneş panelleri kuruluyor. Çok isterim kızımın bilimle uğraşmasını, doğaya duyarlı bir birey olmasını. Ben isterim, o ister mi bilmem.

Ama bakın bizim derdimize: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi. Nedir bu din ile alıp veremediğiniz? Çocuklardan istediğiniz? Ben bu yaşımda hala dinimle, mezhebimle ilgili yazılar okuyorum. Okulda öğretilenlerden çok farklı şeyler okuyorum. Bırakın onlar da büyüyünce okusunlar, araştırsınlar.

Dayatmasanız olmaz mı?


21 Kasım 2012 Çarşamba

Teşekkürler Ayşe Arman

Ben gözlerim dolu dolu okudum. Yine yaptı yapacağını Ayşe Arman.

Dilerim en kısa zaman da Atakan'ına kavuşursun Gamze. Hepimiz dört gözle bekliyoruz. Dualarımız seninle.
Artık Atakan'ın saçlarınla oynayarak dalabilecek uykusuna.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21975639.asp

http://atakan310309.wordpress.com/2012/11/20/eskisi-en-yenisi-mutlusuuuuu/#comment-4077

6 Haziran 2012 Çarşamba

Benim Bedenim, Benim Kararım!

Konu son zamanlarda kadınlarla ilgili olan kürtaj meselesi.Yazacak çok şey var. Ama en çok sinirime dokunan şey tamamen kadınlarla ilgili olan bir olayın, erkekler tarafından dile getirilip, üzerine yorum yapılması.  Birçok blogda yazıldı, hepsine yorum yazmaya çalıştım, öyle ki kelimelerim tükendi.

Çek ellerini rahmimden.

Yine Ayşe Arman

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20700685.asp?yazarid=12&hid=20701264

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20645995.asp

Ve harika bir kampanya

bianet.org

bir tık

7 Nisan 2012 Cumartesi

Biliyordum

Birgün bu postun yayınlanacağını biliyordum. Ben buna hep inandım. Bu kadar çaba, bu kadar dua , bu kadar emek karşılıksız kalmayacaktı ben bunu biliyordum.Şükürler olsun. Gözyaşlarıma engel olamıyorum. Mutluluktan ağlamak ne güzel bir olaymış. Atakan'ım annesiz kalmayacak.

İşte beklenen haber.

GAMZE'YE İLİK BULUNDU.

8 Eylül 2011 Perşembe

Helal Sana Ayşe Arman

Dünkü yazımda bir haber okuduğumu ve çok etkilendiğimi yazmıştım. Ve bugün sizinle paylaşacaktım. İşte dün okuduğum yazı bu. Ben bugün açacaktım ağzımı, yumacaktım gözümü. Sisteme de, işleyişe de ... diye devam edecektim. Tinay ve Nur'un hikayesini okuyup da etkilenmemek mümkün değil. Bu ülkede kendi öz çocuğuna işkence eden aileler varken, Tinay'ın yaptığı müthiş birşey. Ama sistem bunu görmezden geliyor ve sırf ayıp olmasın diye merhametsizce birşey yapıp Nur'u evlat edinmek için sırada bekleyen aileye vermek istiyor.

Dün Ayşe Arman'a mail attım. yazısını paylaşabilir miyim diye. Paylaşarak destek olmaktan başka ne yapabilirim diye. Cevap gelmedi. Ama bugün daha ofise yeni girmişken eşim aradı."Canım gözün aydın" dedi. Hayırdır inşallah dedim içimden."Ayşe Arman'ı oku" dedi ve kapattı. Ve bingoooo. İşte beklediğim haber.

İyi ki, acele etmemişim yazmak için. Yoksa fena halde deşifre edecektim içimdeki sokak edebiyatlı kadını :P
Ve devam etmiş Ayşe Arman. Yapılan yorumları, yollanan mailleri paylaşmış. Bir de Ayşe ile Emir'in hikayesini paylaşmış.

Elimden geldiğince destek olmaya çalışacağım. Fax, mail, telefon, dilekçe... Keşke İstanbul'da olsam ve mahkemeye katılabilsem.
Umarım bu melek anneler asla ve asla minik yavrularından ayrılmak zorunda kalmazlar. Ve bu yavrular sıcak yuvalarından alıkonulmazlar. Bunu tüm kalbimle diliyorum.
Çoğu ailenin kendi öz evladına sağlayamadığı imkanlarla büyütülen bu çocukları da düşünsün bu sistem nolur. Biraz da empati kursunlar, bu kadar zor mu?

29 Temmuz 2011 Cuma

Somali için iftar vakti

Diyanet üçte biri çocuk 40 milyon kişinin açlık çektiği Doğu Afrika için “Her evden bir fitre bir iftar Afrika’ya” kampanyası başlattı. AFRİKA yazıp 5601’e atılan her SMS 5 TL yardım olacak.

Birleşmiş Milletler’in açlık uyarısı yaptığı Somali için Diyanet de harekete geçti. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Türk Diyanet Vakfı ile ortaklaşa “Her Evden Bir Fitre ve Bir İftar Afrika’ya” adlı kampanya düzenlediklerini açıkladı.

Görmez, Atatürk Spor Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, dünyanın en fakir kıtası olan Afrika’da 40 milyonun üzerinde insanın kronik açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığına dikkati çekti. Görmez,  “Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun insana yardım eli uzatmak, çok uzaklarda da olsalar birileri açken asla tok yatmamak, insanlığın birlik ve dirliği için elimizdeki nimetleri paylaşmak ve mesafeleri yok sayarak gönül köprüleri kurmak için bir kampanya başlatmış bulunuyoruz” dedi.
Fitreler Afrika’ya ab-ı hayat olacak

Görmez, böylece ramazanın bereketinin paylaşılacağını, fitrelerin en azından birinin gönderilmesi suretiyle Afrika’dakilere, bir lokma ekmek ve bir yudum su ikram edilmiş olunacağını vurguladı. Kampanyanın ramazanın ilk günü olan 1 Ağustos’ta başlayacağını belirten Görmez, “Bütün cep telefonu operatörlerden ‘AFRİKA’ yazıp 5601’e gönderilecek. SMS’ler 5 TL karşılığında olacak. Ümit ediyoruz ki fitrelerimiz ve iftarlarımız uzaklarda hayata tutunmaya çalışan canlara ab-ı hayat olacaktır” dedi.

Görmez, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun belirlediği fitre miktarının asgari 7,5 lira olduğunu, maddi durumu iyi olanların kendi konumunu göz önünde bulundurarak bunun üzerinde fitre verebileceğini sözlerine ekledi.
Görmez her ramazanda toplumsal ve evrensel sorunlardan birisini öne çıkaran ve toplumu o sorunları çözmeye davet eden bir tema işlediklerini söyledi. Daha önceki yıllarda ‘’ramazan paylaşmaktır’’ ve Kur’an temalarını ele aldıklarını anımsatan Görmez, bu sene ‘komşuluk’ temasını işlemeye çalışacaklarını ifade etti. Öncelikle din görevlilerinin komşuluk ilişkilerini gözden geçirmesini istediklerine işaret eden Görmez, “Gözümüzün değil gönlümüzün doyduğu iftar sofralarında buluşmalıyız. Din görevlileri, birbirinizi iftara davet edin. Beni de davet edin, geleyim” dedi. “Asrımıza Yeni Bir Komşuluk Aşısı” kampanyasının ilgi göreceği yönündeki inancını dile getiren Görmez, “Ramazandaki programlarımız da komşuluk ilişkilerini yeniden canlandırmaya yönelik olacak. ‘Lütfen herkes bir iftar sofrasını komşusuyla paylaşsın. Sahurda çorbanızı komşunuzla paylaşın’ diyeceğiz” şeklinde konuştu.


Not: Bu aralar sıcakların verdiği rehavetten midir, sıkılmışlıktan mıdır bilinmez hiç bişey yapasım yok. Ondandır bloglara uzun zamandır uğramayışımın sebebi. Canım Aylam merak etmiş. Arada uğrarım tekrar.

Bu arada haber Star Gazetesinden alıntıdır. Adaletinden sual olunmaz biliyorum ama "ordaki insanların günahı ne?" demekten de geri alamıyorum kendimi :(

16 Haziran 2011 Perşembe

Vali'den genelge

Giresun Valisi Dursun Ali Şahin, ilk ve orta dereceli okullarda düzenlenen mezuniyet ve kutlama törenleriyle ilgili bir genelge yayımladı.

Genelgede, törenlerde kız öğrencilerin eteklerinin diz kapağını örtecek boyda olmasına, kolsuz ve askılı kesinlikle giydirilmemesine dikkat edilmesi gerektiği belirtildi.

"....................Yapılacak olan kutlama programlarına mülki, askeri ve yerel yöneticiler, okul aile birliği, vakıf ve koruma derneği, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, eğitime katkı sağlayan gönüllüler, ilin eşrafı davet edilerek törenlerin birlik-beraberlik içerisinde toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir anlayışla gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Mezuniyet törenleri ve kutlamalarda özellikle kız öğrencilerin ilgi yönetmeliğin (a) bendinde belirtildiği şekilde eteklerin diz kapağını örtecek boyda olmasına, kolsuz ve askılı kesinlikle giydirilmemesine dikkat edilecektir. ..............."


Ben öyle dışarda askılı, kısa giyinen biri değilimdir. Ama daha ilk ve ortaokula giden çocuklar için bu genelge de neyin nesi?

Haber Posta gazetesinden alıntıdır.

30 Mart 2011 Çarşamba

Maalesef :(

Efenimm hani kızımıza hayvan sevgisini aşılamak amacıyla babamız muhabbet kuşları ve balıklar almıştı yaa ..

İşte Bihter ile Behlül ün kaderi kuş iken de değişmedi ve maalesef Bihter'i geçen haftalarda kaybettik :( Behlül yalnız kaldı şimdi kafeste. Babamız Bihter'i kurtarmak için çok uğraştı. Çift sarılı yumurta bile haşlayıp verdi ama ne yazık ki illet hastalık Bihter'in yakasını bırakmadı. İlaçlı sular işe yaramadı :(


Ece Bihter'in hastalandığını ve hastanede olduğunu sanıyor. Ona ölümü şimdiden açıklayamam diye öldüğünü söylemedik.Ben çok etkilendim. İlk ben gördüm çünkü .

Şimdi Behlül'ün kanatlarını kesti azıcık babamız ve evin içine salıyor. Ece benden daha cesur kuşa dokunmak konusunda. Ve onu saldığımız zaman acayip mutlu oluyor.

Kaybımız sadece Bihter ile son bulmadı. Geçen hafta birer gün arayla anne balıkla baba balığımızı da kaybettik :(
Sabah yem vermek için salona geçtiğimizde yine ilk ben gördüm öldüğünü birinci balığın öldüğünü ve ertesi akşamı da babamız farketti ikinci balığın öldüğünü.

Offf. Biz kendimize bile bakmaktan acizken neyimize bizim hayvan beslemek.

Babamız dün yeni bir balıkla gelmiş. Güya hastalanmıştı, iyileşti geldi dedik Ecişkoya. Umarım akibeti diğerlerine benzemez dicem ama sabah yem vermeyi unuttuğum geldi şimdi aklıma :(

25 Şubat 2011 Cuma

Ahh bu hastalık:(

Netten alıntıdır
Kuzum çok şükür rabbime dünden bu yana daha iyice gibi. En azından konuşmaya başladı. İlk üç gün sadece kucak istiyordu ve başını omzumuza dayıyordu. Ne dedeye ne babaya kendini taşıtmıyor, sadece anne yada anneannenin taşımasını istiyordu. Sulu gözler, tıkalı burun, sıcacık baş, ve kuruyan çatlamış dudaklar:(

Zar zor antibiyotiğini veriyoruz. Ateş düşürücü, öksürük şurubu, burun spreyi mi peehhh!! Ne mümkün? İki kişi, cadının bizi geri püskürtme gücüne yeniliyoruz.

Hala bişey yiyor denemez ama çok şükür ki kilomuz iyi. Doktor da bunu baz alarak antibiyotiği 1,5 ölçek verebilirsin dedi.Düne kadar ağzına koyduğu tek şey suydu. Kızım artık sakız istemeye başladı:) bu da iyileştiğine delalet :)

Pazar gününden beri yanımda yatırıyorum. Babamız bedevi misali yine taşındı odasından garibim. Ece ise yanımda yatmayı abarttı resmen üstümde yatıyor. Bu yüzden omuzlarımı örtemiyorum. Ee zaten yatana kadar hep kucakta. Hal derman kalmıyor kolda , omuzda. Gece de örtemeyince varın siz düşünün omuzlarımın hallerini.

Dün annem de rahatsızlanmış:( Ece den mi bulaştı bilmiyorum ama hiç takati yoktu meleğimin. Bakalım Ece hanımı nasıl idare ediyor?

Dün gece minik hanım kendini aştı ve resmen başımın üstüne yattı. Ve bu sabah muhteşem bir boyun ağrısıyla güne merhaba dedim.

Şimdi aradım annemin sesi çok kötü geliyordu. İkisi de bir tarafa uzanmış. Ece 1-2 lokma bişeyler yemiş sadece. Ve maalesef annem tek başına ilacını içirememiş :( Off . İkisinin de ilgiye ihtiyacı olduğu bir dönem ve yanlarında kimse yok:( Ne kadar hayırlı bir evlat ve anneyim değil mi ???

2 Şubat 2011 Çarşamba

Hoşçakal:(

Sen benim için bambaşkaydın. Kanalları zaplarken seni gördüğümde beni durdurandın. Zekiydin. Beni güldürendin. Hayatı dolu dolu yaşayandın. Gülmeyi , güldürmeyi en güzel yapandın.Yerinde duramayandın. Yaşamayı seven, sevdirendin.

Eeee noldu da şimdi bütün bunlardan vazgeçtin?
Hoşçakal Defne. Rabbimin rahmeti üzerinde olsun. Bil ki seni çok özleyeceğim .....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...