28 Haziran 2012 Perşembe

Dikkat! Takıntısı Var.

Vay beee! Amma da uzun olmuş mimlenmeyeli. Sağolsun Şebnem beni yeniden sahalara çekmek için, mim yollamış, yanar dönerli. Teşekkürü bir borç biliriz efenim.

Kendi takıntılarına baktım da, harbiden bazıları yok artık dedirtti. Ama bazıları da benim olmazsa olmazlarım :D

  • Mesela benim de sildiğim yere basılmayacak. Basılmışsa, tekrardan silinecek. 
  • Her şey için bir liste çıkarabilirim. Alışveriş, temizlik, menü… Ama benim tek farkım ara sıra tüm maddelerin üzerini çizmişliğim vardır. 
  • Evi komple temizlememişsem , benim için temizlik sayılmaz. (Titiz miyim asla. Sadece tozlu yere basıp temiz yere basılmışsa, ekstra iştir bu benim için . ) 
  • Çayı kuru kuru içmeyi sevmem. Yanında illa bişey olmalı. 
  • Elden para almayı sevmem, vermeyi de sevmem. İsterim ki bir yere bırakılsın ve oradan alınsın. 
  • Bulaşık makinesine dizilecek bulaşıkları iyice durularım.. 
  • Buna rağmen su ve kağıt israfından nefret ederim L ( Bu ne yaman çelişki) Karalama kağıtlarını son satırına kadar kullanırım. 
  • Umumi tuvalete ne girmeyi severim ne de kızımı tuvalete götürmeyi. Kızım bir yere dokununca kıyametleri koparabiliyorum. 
  • Tencere yıkarken önce ciflerim , sonra bulaşık deterjanıyla sabunlarım J 
  • Restaurantta yemekten sonra çay içemem, o bardak bana kokacakmış gibi gelir. 
  • Bir yerde bardak yerine şişe ile su içmeyi yeğlerim. 
  • Yeni yıkanmış, ıslak bardakla bişeyler içmeyi sevmem. Hele ıslak bardağı bir yerlere koymayı hiç sevmem. Masaya/ sehpaya bıraktığı izden nefret ederim. 
  • Belki saçma ama bu takıntımda bulaşıkla ilgili. İlla her elde bulaşık yıkamamda, süngere birazcıcık çamaşır suyu damlatırım. Zararlı ama elimde değil L 
  • Çamaşır sererken aynı türleri ( çamaşırlar, atletler, tişörtler...) yan yana sererim, ama toplarken kişiye göre üst üste toplarım ki, yerleştirmesi daha kolay olsun.


Amma saçma takıntılarım varmış, haberim yokmuş.

Mimlenmek isteyen elime mum diksin.
Kardo'm, Esra’m, Ayla’m, Renk’im , Görkem’im, Gönül’üm, Sevgi’m,

25 Haziran 2012 Pazartesi

Bir DIY yapmışım ki, parmaklarınızı yersiniz :P

Efenim öncelikle özürlerimi bildirir, herkese selamlar ederim. Çünkü ben yine tıkandım. Aklıma yazacak hiç bişey gelmeyince, ne bloğuma ne de başka bloglara girdim. Şu blog alemi de öyle nankör ki, sen yüzüne bakmayınca daha da bir soğutuyor kendinden.

Bir kitap bitirdim, onu yazayım dedim ama kitap o kadar puf puftu ki, yazacak bişey bulamadım. Bir çoğunuz okumuşsunuzdur "Küçük Mucizeler Dükkanı". Kitap bana Umutsuz Ev Kadınları'nı izliyormuşum havası verdi. Ama dizide bile daha çok atraksiyon var. Kitapta heyecan namına hiç bişey yok. Öyle ki kitabın sonunda sanki sihirli bir değnek değmişçesine, anlatılan dört hayat da mutlu sona ulaşıyor. Kitap kötü mü? Hayır. Tavsiye eder miyim? Zaman geçirmek için evet.

Haftasonumuz baya sağanak, yağmurluydu. Hala devam ediyor, öyle ki sabah çakan şimşekte kızımla yerimizden zıpladık. Eşim uyanmıştı ve balkondaydı, yıldırımın düştüğünü gördüm dedi. Bu arada anlayacağınız üzere biz kızımla beraber yatıyoruz. Ne yapsam ne etsem, onu odasına alıştıramadım.Babamız da Ece varken bizim odada uyumayı beceremiyor. Gerçi haklı çünkü Ece çok ama çok hareketli. Anlayacağınız ben bu durumdan çok muzdaribim. Kızım beni hiç yormamıştır ama bu uyku meselesi aldı başını gidiyor :(

Gelelim başlığa. Yapımı benim gibi tembel kadının elinde bir ayı geçse de, sonunda bitti. Sanmayın ki uzay mekiği yaptım, ama gören herkes çok beğendi. En çok da kızım :)

Bu bir etek. İki yıl önce görümcem kızına almış ama giydirmeyi hiç başaramamış. Versem giydirir misin dedi. Tabi ki dedim ama etek büyük. Yani Ece ilkokula gidince anca giyer. Ama kumaşı çok güzel, incecik şile bezi. İki senedir duruyor bir köşede. Ne yapmalı ne etmeli, bu eteği değerlendirmeli diyordum kendi kendime. En sonunda en basit yolu seçerek, onu elbiseye çevirmeye karar verdim. Ne zor bir karar değil mi? Hemen vakit kaybetmeden iki merserize yumak aldım. Şimdi sıra nasıl motifler öreceğime karar vermeye geldi. Neti allak bullak ettim ve sonunda yine bu en basit motiflere karar verdim. Hanım dilendi bey beğendi sanırım adı. 
Basit karara basit model :) İşte ben buyum napim? Alengirli işlere gelemem, sıkılırım. Görüldüğü üzere bitirmemdeki en büyük sebep, örgümü cumartesi ofise getirmemdir. Patron yoktu ve bu benim için süper bir fırsattı. Yoksa daha Allah bilir ne kadar sürünürdü elimde bu elbise.

En sonunda (keşke başlama tarihini not alsaydım) Cumartesi günü bitirip, DIY ımı tamamladım. Kendim yaptım, hem vallahi hem billahi. Tatatataaaam :D

 Cumartesi öğleden sonra kayınvalidemlere gittik. Oraya bile götürdüm örgümü.


 Ve işte bitmiş hali.

Herkese en güzel haftalar.

11 Haziran 2012 Pazartesi

Karşınızdaaa "Kırmızı Başlıklı Kız" :D

İtiraf ediyorum sizin şimdiye kadar bildiğiniz, kitaplarda gördüğünüz Kırmızı Başlıklı Kız'la uzaktan yakından alakası yok. Bu kız, başka Kırmızı Başlıklı Kız.

Saçlar lüle lüle yapılacakmış, bize yollanan kağıtta öyle yazıyordu. Kızımın saçı Allah vergisi lüleli :) Diğer tüm kızlar kuaföre götürülüp saçlarına maşa yaptırılmıştı. Fırsattan istifade veliler de kendileri gösteri yapacakmış gibi pek süslüydü. Ben ise koşturmaktan dolayı, değil süslenmeyi , yetişmeyi düşünüyordum sadece.

Anneannemiz gelemedi bu sene ama dedemiz, babaannemiz, Nuno ve Haco halamız, Emo dayımız ve Nida yengemiz geldiler. Babamız da yetişemedi maalesef. Ben ilk başta biraz duygusallaştım ama sonrasında hiç ağlamamayı başardım. Hayret! Kendime şaştım. Sulugözlülüğümü bilmeyen kalmadı sanırım :)

Uyarı da vardı bize yolladıkları kağıtta. Lütfen fotoğraf ve kamera çekimi yapmayın, profesyönel şekilde çekim yapılacaktır zaten. Türkçesi 10 TL. Hakikaten kimse sahnenin önüne fırlayıp fotoğraf çekmeyince ( herkes uyarıya sadık kalmıştı hayret) ben de oturduğum yerden bir kaç kare aldım ama karanlık çıktı maalesef. Sabahtan kreşin facebook sayfasına da baktım , belki onlar eklemiştir diye (oradan çalar eklerim diye) düşünmüştüm , o da olmadı maalesef. 







Danslarını " Sana Kırmızı Çok Yakışıyor" şarkısı eşliğinde yaptılar. Habire bize bakıp el salladı. Sahneden bile Haco halasını sorup durdu. Yaşlarına göre performansları süperdi. Çocuklara bunları öğreten öğretmenlerinin de sabrı, başarısı takdire şayan doğrusu.

  Ona yılsonu hediyesi olarak Migros'ta yapılan %40 indirim sonucunda üç tane harika masal kitapları aldım. Yine kendime alacağım kitaplardan feragat ettim. Benim payıma Debbie Macomber ' ın Küçük Mucizeler Dükkanı düştü. Oysa diğer iki kitabını almayı da çok istemiştim. Ama kızımın hediyesini gördüğünde gözlerinde meydana gelen ışıltıyı görmek herşeye değerdi. Kızım kitaplarla aşk yaşıyor resmen. Hediyeleri için bana çok teşekkür etti. Ben de bugünü bize yaşattığı için ona.

Sonra da ona söz verdiğim gibi hep birlikte yemek yedik. Pizza ve patatesi haketmişti.

Pazar günü temizlikti, açık hava gezmesiydi, akşamında yemek daveti ve sonrasında iki ağrı kesici ile sonlandırılabilen başağrısı ile birlikte haftasonunu tamamlamıştık.

Herkese iyi haftalar.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Benim Bedenim, Benim Kararım!

Konu son zamanlarda kadınlarla ilgili olan kürtaj meselesi.Yazacak çok şey var. Ama en çok sinirime dokunan şey tamamen kadınlarla ilgili olan bir olayın, erkekler tarafından dile getirilip, üzerine yorum yapılması.  Birçok blogda yazıldı, hepsine yorum yazmaya çalıştım, öyle ki kelimelerim tükendi.

Çek ellerini rahmimden.

Yine Ayşe Arman

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20700685.asp?yazarid=12&hid=20701264

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20645995.asp

Ve harika bir kampanya

bianet.org

bir tık

5 Haziran 2012 Salı

Onlar Erdi Muradına, Biz Çıkalım Kerevetine

En büyük damat, bizim damat :D

Düğünde maalesef aksilikler peşimizi bırakmadı. Topuklu ayakkabılara hamilelikle birlikte veda eden ben düğün için aldığım ayakkabıya zorla 1 saat tahammül edebildim. Ayak parmaklarımı hissetmiyordum artık. Bir saat sonunda çoktan düz taban terliklerim ayağımdaydı. Halayda tam hızımı almış, babamla kendimizi müziğe bırakmıştık ki , elbisemin askısı koparak frene basmamı söyledi. Allahtan cüzdanımda iğne ipliğim herzaman vardır. Zorla tutturup moralim bozuk olarak yerime döndüm. Anlayacağınız kınadaki keyfimden eser yoktu düğünde , ta ki sonlara doğru. Tekrar kanım kaynadı ve kendimi pistte buldum. Zıplıyorduk ve hep bir ağızdan " yaşasın Said'den kurtulduk" diye çığlık atıyorduk :D Bir aksilik daha oldu ama onu yazmayacağım. İyilikten maraz doğar diyenler yalan dememişler. Neyse kazasız belasız atlattık.

Birkaç foto ile düğün anımızı da bloğumuza kaydetmiş bulunmaktayım.

 İşte Truvalı Helen :P
 Neden bilmiyorum ama kızımın profilden fotoğraflarını daha çok beğeniyorum.
 Bir ömür boyu mutluluklar ...
 Bütün gece dibinden ayrılmadı. Damat koltuğundan bile zorla indirdim :)











Bu pozu Ece çekti. Son merakımız fotoğraf çekmek. Ağzım bir karış açık olsa da bu fotoğrafı çok beğendiğim için burada paylaşıyorum.Halaları da çok beğendi. Belki ileri de bir fotoğraf sanatçısı olursa :P "bak annecim asla engel olmadım, sendeki yeteneği keşfetmişim" falan diyebilmek için :D ( Görkem bu da bir sanat değil mi :D )

Yoğun istek üzerine :D Ece nin kınaya gitmeden önce çektiğim boydan fotoğrafı. Elbiselerimiz çok benziyor. Sadece renkleri farklı biliyorum ama Ece beğendi elbiselerini. Açıkçası benim de hoşuma gidince itiraz etmedim. 














İşte böyle. Şimdi sırada Emrah dayımızın düğünü var Eylülde. Darısı tüm bekarların ve isteyenlerin başına.

4 Haziran 2012 Pazartesi

Dünden bir not

Cumartesi düğünümüz hayırlısıyla, kazasız belasız oldu. Düğün bitti, eve dönüyoruz:

Ece: Anne Canan niye evlendi?
Ben: Kızım Said amcayla birbirlerini seviyorlar, aynı evde yaşamak için, anne olmak için.. bla bla
Ece: Peki Said amca?
Ben : O da baba olacak annecim.

Dün öğleden sonra kayınvalidemlere gittik. Said amcalar da alt katta oturuyorlar. Israrla Canan'ı görecek. Neyse Said amca yukarı çıktı. Birazdan Canan gelecek falan deyip oyaladık ama beni dumur eden soru gecikmedi.

Ece: Anne Canan hamile olmuş mudur?
Anne: Höh!...

Yani anneliğin hamilelik sonucunda olduğunu bildiğinden ve dün benim ona verdiğim cevaptan yola çıkarak sordu bu soruyu biliyorum ama bu kadar da keskin bir soru ve bağlantı beklemiyordum açıkçası. Hem de düğünün ertesi günü.

İşin kötüsü biz mutfaktayken aynı soruyu amcasına da sormuş sıpam. Offf naptın be kızım?


Not: Fotoğraf makinesini getirmeyi unutmuşum. Düğün fotoları ve Ece nin tam boy fotosu bir sonraki postta.

1 Haziran 2012 Cuma

Bizim Oranın Adetleri

Eylül ayında nişanlamıştık Said amcamızı. Ve dün de kınası vardı. Aylardır bugünü bekliyorduk. Ece elbisesini o kadar beğenerek almıştı ki ( kendi seçti) , giymek için sabırsızlanıyordu. Babamızın ikizi, ayrılmaz ikilisi. Hatta kumam olur kendileri :D

 Çok mutluydu güzel kızım. Hava serindi ama asla ceket giymeyi kabul etmedi. Hasta olacak diye ödüm koptu ama , yok dediyse yok! Bitmiştir olay.
 Bütün gece peşinde dolandı gelinin. Elbisesini tuttu, elbisesini gösterdi, methiyeler dizdi, gözlerini bile ayırmadı üzerinden.
 İşte bizim buranın adetleri. Başlık da bir şarkıdan alıntı. Öyle bir şarkı hatırlıyorum sanki " bizim oranın adetleri, meşhurdur cinayetleri .. "
Bu kına halayı, sadece erkekler tarafından çekilir. Müzik üç defa durur ve damat ile geline kına yakmanın vakti gelip gelmediği sorulur halay başı tarafından.İlk ikisinde " Hayır" diye bağırılır ve sonuncusunda " Evet" denir ve halay biter.
 Bu kına grubu. Yedi çiftten oluşur. Aslında sadece bekarların grupta olması gerekir ama , yedi çifti tamamlamak adına araya evli çiftleri de almışlar :D Güzel koreografileri vardır kına grubunun ama dünkü kına merasimi vasattı. Hatta şaşırdılar arada. Ama yine de seviyorum bu kültürü ben.
 Sonra eller havaya kaldırılıp köprü yapılır ve gelin ile damat başta olmak üzere bütün çiftler bu köprünün altından geçer.
 Ve işte sahnede yine ben ve kocam. Nişanda yüzükleri bizim takmamızı istemişti kayınvalidem ve şimdi de kınayı yine bizim yakmamızı istedi. Adettendir mutlu çiftler seçilir kına yakmak için. Hatta kınayı da bana yoğurttu kayınvalide. Ben gurur duyuyorum bana bu görevler verilince, ama bir yandan da yaşı aldığımın göstergesi sanırım.
İşte yarım dünya bendeniz. Gelini ağlatmayı başaramadık. " Hayatta ağlamam " diye baştan söyledi zaten :) Avucuna bozuk para koyup üzerine kınayı sürdüm.

Ece kına yakmanın ateşli bişeyler olduğunu sanıyor doğal olarak. Geline sürdüğüm kınayı görünce o da eline sürmeye ikna oldu. Bu akşam da benle kızım kına yakacaz.


Yarın düğünümüz var, hepinizi bekleriz. Ve darısı tüm bekarların başına der, genç çifte ömür boyu mutluluklar dileriz.
(Salon sahibi konuşuyor gibi oldu . )
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...