27 Mart 2012 Salı

Ece'den İnciler

Hani dün biz uyuyakalmıştık da, kreşe yetişememiştik ya.
Sonra da Hikmet dedeyi çağırıp anneanneye gitmeye karar vermiştik ya.
Kreşi zaten sevmeyen kızım yataktan fırlamıştı ya.
Öğlen anneannesine "canım bişey istiyor, rengi yeşil " bilmecesini sorup, bütün yeşilleri sıralatıp (fasulye, ıspanak, bezelye) ama yine de sorduğu yeşilin bamya olduğunu söyleyip, buzluktaki bamyayı pişiren anneannesine "mmm nefis olmuş bayıldım anneanne" dedik ya. (Babası kulaklarına inanamadı , zira bamyadan hiç hazzetmez de kendileri.)

Akşam eve dönerken:
Anneanne: Dur bir tabak bamya verim, yarın evde yer, Ece için pişirdim zaten.
Ben: Yok anne gerek yok.
Ece : Yarın burada yerim :) (Sinsi planlar peşinde belli )

Bu sabah;

Ben: Eceeee haydi kalk annem.
Ece: Anne ben uyuyakaldım, dedemi çağır.

Buna ne demeli peki? Ben bu kıza nasıl sevdireceğim okulu?
-------------------------------------
Cuma akşamından bir diyalog aktarayım Ayla teyzemizin sayesinde hatırladım. Geçen Görkem'e de söyledim hep unutuyorum bu güzel anları not almayı.

Cuma akşamı Zeki amcamız geldi, biz de hava atacağız ya kızımız Almanca biliyor diye.
-Ece haydi annecim söyle şarkıyı Zeki amca da duysun.
-Ben değişik Almancalar biliyorum ama şimdi söyleyemem. Ayağım ağrıyor :)

26 Mart 2012 Pazartesi

Ne haftasonuydu ama...

Şanssızlığım tescillendi, önce onu belirteyim. Cumartesi akşama misafirim var ve gündüzden elektrik kesilir akşam saat 20:00 ye kadar bekle ki gelsin. Neyse ki misafirin içeri adım atmasıyla birlikte elektrik de hoş gelir sefalar getirir. Ev kalabalıktır hatta en kalabalık misafirini ağırlamaktadır. Neyse ki kızım ogün pamuk gibidir annesini üzmez. Kuzenleriyle tanışır, demiştim ya Almanya'dan Zeki amcamız gelecek diye. Sinem ablası, Atilla abisi ve Maykıl ile tanıştı. Sinem ile çok iyi anlaştılar ve ben çok benzettim Sinem ile Ece'yi. Bir ara bir foto çeker koyarım size belki hak verirsiniz bendenize :)

İkramlar acayip ilgi görür. Meleğim üç tarifle geceye damgasını vurur.Canım annemin limon tatlısı soru yağmuruna maruz kalır :) Bizim bahçenin limonları kalın kabukludur. Sarı tarafı rendelenir buzluğa kaldırılır, kek , kurabiyeler için. İçindeki etli beyaz kısım dilimlenir sarılarak ipe dizilir ve tatlısı yapılır. En içteki sulu kısım ise limonata olma şerefine erişir. Tek atılan çekirdeğidir :) Bu fotoğraf da lüks ışığında çekilmiştir :)
Görümcem söz verdiği üzere geceye yaşpasta ile katılır bana sadece fellah köftesini yapmak kalır çünkü bir gece öncesinde buzluğa attığım mozaik tatlım vardır. Muhteşem olmuştur yetur yine marifetini konuşturmuştur.
Gece geç saatte yatağın yolunu buldum ve ertesi gün yeni saate geçişin de azizliğiyle kendimi yataktan kazımak zorunda kaldım.Zira bugün piknik planımız vardı.Ama ne piknik, ne piknik. Keşkelerle dolu. Ne umduk, ne bulduk?Kalabalıktık yine. Neyse en güzel tarafı kızımın yeşillikle toprakla kuzenleriyle haşır neşir olması idi. Gerisi; hikaye , baş ağrısı ve mide bulantısı olan bir piknik organizasyonuydu. Çocukça kaprisler, dünyanın malına verilen değerler, kırılan kalpler, düşünülmeden edilen sözler.... Vel hasıl dedim ya keşkelerle doluydu. Hacom seni seviyorum.

Sabah maalesef geceden kalmaydım. Baş ağrısı beni leylaya çevirmişti. Alarmı kapatıp geri uyumuşum, gözümü açtığım saatte benim işime, kızımın kreşe yetişmesinin imkansız olduğu bir saatti ve kızım hala uyuyordu. Hemen hikmet dede aranır ve Ece nin alınması istenir. Ece hanım da anneannesine gidecek olmanın verdiği mutlulukla yataktan fırlar. ama haydi kızım geç kaldık kreşe gideceğiz desem tövbe billah bu fırlayışı göstermezdi. Neyse işe saatinde yetiştim. Öğleye doğru kreşten Elif öğretmen aradı, aslında benim aramam lazımdı. Ece'yi merak etmiş, neden okula gitmemiş diye. Ya şimdi son olaydan sonra bu da neyin nesi demeyin , çünkü Elif öğretmen bunu hep yapıyor, inkar edemem.

Haaa unutmadan söyleyeyim. Nilü teyzemiz doğurdu. Feriha Janset ve Sarper Korhan dünyaya merhaba dediler. 34+5 günlük doğdular , şimdilik yoğun bakımdalar ama bence kısa zamanda toparlanıp annelerinin kucağındaki yerlerini alacaklardır. Ömrünüz uzun bahtınız güzel olsun kuzucuklar.Türker Kağan'ımı ağabeylik makamına eriştirdiniz. Dilerim en kısa zamanda sizi koklayıp , kucaklarım.Türker eşimle, ikizler kardeşimle doğumgündaş oldular :)

Doğum günün kutlu olsun Emo Dayı. Seni çok seviyoruz. 

Bu arada dondurma sezonunu açmış bulunmaktayız. Herkese iyi haftalar.




22 Mart 2012 Perşembe

Çarşambaya dair

Dün kızım akşam kreşten geldi karnının ağrıdığını söyledi. Okulda bir arkadaşı onu bahçede düşürmüş. Hatta onun deyimiyle balkondaki parmaklıktan aşağıya atmış. Yarım metrelik bir yükseklik var kreş bahçesinde ve yarım metrelik bir korkuluk. Dolayısıyla çocukların bacağına kadar falan gelen bir korkuluk. Ece'nin dediğine göre İlter onu oradan aşağı atmış ve aşağı halıya(yapay çim), salıncakların arkasına düşmüş. Alnı da kızarmıştı. Günlük defterine de bir not yazılmamıştı.Sınıf öğretmenini aradım, bahçeye başka öğretmenin çıkardığını öğrendim. Yarın bu konuyu konuşmak üzere kapattım telefonu.

Bilindiği üzere dün Kuzey Güney günüydü. Dün akşam evde kimse yemek yemek istemedi ohh canıma minnet.Saate baktım 19:00 u gösteriyordu, dedim ki dizi başlayıncaya kadar ben bu saçımı boyarım. Geçen hafta aldığım köpük boya 10 dk da saçımdaki yerini almıştı.

Evdeki bücür faaliyet diye tutturdu, yarım saate de bunları sıkıştırdık.
Sizleri tanıştırayım, Ece, Çağla, Aslı, Naz ve ufaklık. Teşekkürler inciminci.com http://www.inciminci.com/?p=7874






Ece bunlarla oyalanırken banyoyu da çıkardık aradan?

Sonra taze bezelye faslı ( dün sabah almıştım ya, biliyorum çoğunuz gözlerinizi faltaşı gibi açık okudunuz), Ece'yi uyutma faslı derken ahanda dizi başladı. Eşim kanepedeki yatay pozisyonunu aldı ve kızımdan önce daldı uykuya. TV bana kaldı yaşasın. Hemen çekirdeğimi getirdim ve izleme pozisyonunu aldım. Allahım tabuttaki her sahne ruhumu sıkıştırdı, şu anda yazarken bile fena oluyorum. Ali aslansın sen. Neyse bulaşık makinesini çalıştırıp, yataktaki yerimi aldım.

Sabah bulaşık makinesini boşalttım, kızımı giydirdim ve doğruca dün bahçede hangi öğretmen vardıysa onunla konuşmaya gittim. Neymiş efendim öyle bişeyi kendisi görmemiş. Bahçede üç öğretmenlermiş, böyle birşeyin gözden kaçması imkansızmış. Ama dedim alnı kızarmıştı? "Ben Ece ye bunun sebebini sorduğumda bana sinek ısırdığını söyledi"Nasıl yani ya ??? İyi ama o sinek ısırığı değil ki. Çocuk bunlar elbet düşe kalka büyüyecekler, ben buraya çocuğu kulaklarından tavana asmaya gelmedim. Böyle birşey oldu mu olmadı mı onu öğrenmek derdindeyim. İleride allah korusun başına birşey gelir de bana anlatırsa kızıma inanmalı mıyım, yoksa inanmamalı mıyım?Öyle birşey olsaydı defterine not düşerdik dedi.

Ne yani benim kızım bütün bunları kafasında mı kurdu?

 Bu da bu sabahtan bir kare. Kuzusuyla gitti kreşe.

21 Mart 2012 Çarşamba

Ne yazsam? Ne yazsam?

Yine tıkandım be blog. Hayatımda hiç bir değişiklik yok. Rutine devam. Yoksa rutin bize küser mazallah. Eğer bu haftasonu hava güzel olursa pikniğe gitmek gibi bir niyetimiz var. Güneş duasına çıkmamız lazım, çünkü hepimize iyi gelecek açık hava. 

Sabah kalk, koştur işe geldiğinde güne 1-0 yenik başla. Neyse ki işyerinde dinleniyorum. Ama eskisi gibi kitap okuyamıyorum, bilgisayar geldi şevk gitti. 
Nisan gibi Sibel teyzemiz gelebilir. Onu görmeye iki günlüğüne Ankara'ya gidebiliriz. Dün rüyama bile girdi. İnşallah geçen sene gibi yirmiüç nisan tatilimizi yemezler de, gidiş gelişimiz sorunsuz olur.

Cuma günü Zeki amcamızın eşi ve çocukları gelecek Almanya'dan. Bakalım Ece nasıl karşılayacak kuzenlerini? Dün halası arayıp soruyor: " Nil napacaz? onları sevmesek de olmaz, Ece bize küser mi?" diye. Ece nin kıskanmaması anormal olur zaten de, siz rahat olun, Ece istediği ilgiyi sizden söke söke alır zaten . Ece nin bütün kuzenleri uzakta. Çok isterdim yakın bir kuzeni olup da kanka olmalarını. Ben hep kuzenlerimle büyüdüm. Hepimiz akrandık. O yüzden çocukluğumu doyasıya yaşadım ben.

Taze bezelye çıkmış, sabah işe gelirken manavda gördüm. Kızım bayılır bir kg aldım, ama yarısını saklamam lazım yoksa hepsini yer. Annem "çok yerseniz başın döner" derdi bize çocukken. Ama kızım da benim gibi bayılıyor çiğ bezelyeye. İnşallah akşam eve gidene kadar ben yemem hepsini. 

Dün akşam yine faaliyet yapmaya çalıştık kızımla. Önce inciminci.com sitesinde gördüğüm dinozor ayaklarından yaptım ama beğenmedi benim cimcime. Sonra da bakliyatlarla uydurduk bişeyler. 



 Fotolar çok net değil ama inciminci sitesinde nasıl yapıldığı gayet net. ben işin kolayına kaçtım.







 




Bu akşam Kuzey Güney var. Nil yüzünden bulaştım ben de bu diziye, o musallat etti. Ulen Ferhat keser döner sap döner gün gelir hesap döner. ( Bu post da Nil in postlarına benzedi.)

14 Mart 2012 Çarşamba

Şef Elif Ece'den Elmalı Muhallebi Tarifi

Bu tarifi daha önce de yapmıştım. Ama bu sefer tarifin başındaki şef farklıydı. İşte size Şef Elif Ece'nin Elmalı Muhallebi tarifi. Deneyin bayılacaksınız. Hele evdeki cücelerinizle birlikte yapınız ki, beraberinde parmaklarınızı da yiyesiniz :D 

5 elma
4 kaşık şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
Biraz ceviz

Muhallebisi:
1 lt süt
4 yemek kaşığı un
7 yemek kaşığı şeker
1 vanilya
1 lacivert falım sakız


Elmaları tavla zarından biraz büyük doğrayıp tüm malzemelerle birlikte pişirdik. Kaselerin dibine yaydık. Bu sırada muhallebinin başında Ece usta vardı. O olmasa hayatta yetişmezdi zaten :D İçinde sakız olması Ece'nin çok ilgisini çekti. Habire çırpıcıya yapıştırdı. Tencerenin sakız olmayan yeri kalmadı zaten. Pişen muhallebiyi de elmaların üstüne paylaştırdık ve soğumaya bıraktık. Bugün yiyeceğiz , yemeden üzerine çikolata rendelemeyi unutmayız inşallah :) Bu arada mutfağın her hali yansımış karelere mazur görünüz. Çünkü bir yandan şefimize yamaklık yaparken diğer yandan dağınık mutfakla baş etmeye çalışıyordum.


                                      







Bana yardım ederken kendisi istedi önlüğü ile şapkasını. Nilü teyzemize demiştim. Bebek alsan bu kadar sevinmezdi diye. Yorulmasına rağmen hiç ayrılmadı tencerenin başından :) Öyle işine sadık bir ustadır kızım :D


 Bu arada Nilü teyzemiz dün hastaneye yattı. Henüz yeni 33 haftalık oldu ikizler ama maalesef doğum başlamış. Doktorlar hastaneye yatırdılar. Doğumu durdurmaya çalışıyorlar. Oysa biz Feriş ile Sarper'i Nisana kadar bekleriz diye düşünüyorduk. İnşallah biraz daha annelerinin karnında kalmayı başarır minik yaramazlar. Şimdiden başına buyruk cüceler. Bizim değil kendi istedikleri zamanda gelmeye niyetliler. Nilüm herşey güzel olacak. Sağlıkla kucağına alacaksın minik çoraplarını merak etme. Allaha emanet olun dostum.

13 Mart 2012 Salı

Unutmadan

Ben bu aralar maaşımı kuruşuna kadar hakediyorum arkadaşlar. Haa eskiden de çalışıyordum ama böyle değildi vallahi. Okuyanlar bilirler beni. Ben kitabımı da ofiste okurum, filmimi de ofiste izlerim. Blogları tek tek gezer yorum yazar, kendimden geçerim. 

Ama artık geçti o günler galiba. Zira ofis giderek kalabalıklaşıyor, çalışan sayısı arttığı gibi, patron sayısı da artıyor. Onların arttığı yetmiyormuş gibi iş sayısı da artıyor. "Ben bende değilim meçhullerdeyim" Şayet çıkış saatleri sürekli bir gecikme gösterirse ( dün gibi), görünen o ki bu işyeriyle ayrılmanın vakti yaklaştı. Çok da ....

Pazarımız kahvaltı ile başladı   ama civciklere kanan kızım baykuşa kanmadı. Zira krem peynir yemeyen kızım baykuş sayesinde de yemedi. Baykuş babamızın midesine doğru yol aldı.

Daha sonra yuyduruk bahçemizi suladık. Daha önce de söylemiştim zaten.   Mercimekler dışında diğer baklagiller yeşillenmedi.

Neyse efenim bu haftasonumuzu güzelleştiren , ruhumuzu renklendiren bizi havalara uçuran süprizimize gelsin sıra.
Kızım nicedir kendi ağzıyla istiyordu bunları. Ben de süpriz yapayım dedim. Her konuda elim ayağım, dert ortağım, bilir kişim Nilüme arayış içinde olduğumu söyledim. Kendisinin çevresi pek bir geniştir de. Hamile diye çok yormak istemiyorum ama onun Nurturia dan arkadaşları ile olan diyalogları sayesinde bu konuda muhakkak bana yardımcı olabileceğini biliyordum. Bu arada ben başka bir blog sahibine de mail attım. Cevabı gelene kadar Nilüferim çoktaaan işi bağlayıp "hallettim ben" dedi. Benim arkadaşım yapacak , yollamadan sana mail atıp adres isteyecek, hesap numarasını yollayacak dedi. Başladık beklemeye. Ben kızımdan daha heyecanlıyım bu arada.
Bekle ki gelsin. Ne bitmez şeymiş yahu . Nilüm ne adres sordu, ne hs no geldi derken kargo çıkıp gelmesin mi? Meğer bu gönlü yüce, kalbi ince, ruhu güzel Nilücan bize bunu hediye yapmasın mı? Biz bunun için kavga bile ettik desem. Hatta birbirimizi kırdık bile diyebilirim. Ben onun ince düşüncesi altında mahcup olduğum gibi, burnundan da getirdim. İade edeceğim falan dedim ama yemedi. Çok istiyorum yahu eder miyim hiç?

 

 Merak ettiniz değil mi? Gerçi notta ipucu var ama , işte bizi havalara uçuran hediyemiz.

 

 Size mutfaktan görüntü vermek isterdik ama maalesef bu haftasonumuz dışarıda geçti. Ama merak etmeyin bu ustalar size en kısa zamanda marifetlerini gösterecekler. Pazar günü kimi gördüyse " benim artık aşçı şapkamla aşçı önlüğüm vaaarrr " dedi. Hani çocukken biz de hava atarken yapardık ya bunu, sondaki -var- biraz uzardı :D
Nilüm , canım dostum, yüreğine sağlık bitanem. İyi ki varsın, cansın.
Ve sevgili Hobidich Gamze, emeğine, ellerine sağlık. Yaptığın herşey kusursuz. Son yaptığın faaliyet çantasına bayıldım.

Son olarak kızımın bugün sabah kapıdan çıkmadan aynaya bakarken yaptığı yorum: " Ooo çok güzel olmuşum." Nasıl ama? Narsist benim kızım :D Ve kızım artık bana beste yapıyor.
Benim güzel annem
Seni çok severim
Sen benim herşeyimsin diye bildiği melodide söylüyor bana bu şarkısını. Gönül istiyor ki ağzından her çıkanı kaydedebileyim. Ama ne mümkün?


Not: Sevgili uyuz olduğum kadın. Dün sen Ece yi konuşturduğun zaman o seni konuşturmadı diye , sana seslendiğinde sen de onu duymamak zorunda mıydın? Çocuğa gönül koyulur mu? Bir yıldan fazladır ofise geliyor daha kızımı tanıyamadın mı? Çocuğa küstün ya pes vallahi.

6 Mart 2012 Salı

Son Yaptıklarımız










Bu aralar kopuk kopuğum. Ne girebiliyorum, ne yazabiliyorum, ne dolanabiliyorum. Aklımda bloglar, forum, msn, kitap.. ama gelgelelim ki ofis tüm kapasitemi zorluyor.

Son zamanlarda kızımla hemen hemen her akşam bir faaliyet yapar olduk. Ve farkettim ki faaliyet yapınca kızım uykuya itiraz etmez oldu. Sanırım onunla vakit geçirmenin etkisi olsa gerek. Bunun etkisiyle de vicdanım daha rahat. Ama gelgelelim her akşam yapacak bir faaliyet bulmak gerek :)

Gökkuşağı faaliyetini Gamze'nin bloğunda görmüştüm. Bizi bayaaa oyaladı. Canım Gamze haydi iyileş de biz de oğluşunla yaptıklarından feyz alalım kızımla.

Sizi şaheserlerimizle başbaşa bırakıyorum.

P.S: Ektiğimiz bakliyatlardan sadece yeşil mercimek filizlenmeye başladı. Diğerlerinde tık yok.

5 Mart 2012 Pazartesi

Haftasonu Güzellikleri

Çok uzun zaman oldu haftasonlarımızı yazmayalı. Haa sanılmasın ki bu hafta sonu çok ekstrem birşey vuku buldu da onun sayesinde tekrar haftasonlarımızı anlatmaya başladım. Yok öyle bişey.

Cumartesi kuzenime gittim. Doğum yapmıştı, bebeğini hayırlamaya. Ben de bir heyecan görmelisiniz. Meğer ben nasıl özlemişim süslenip püslenip kadın kadına gezmelere gitmeyi. Seviyorum arkadaş, ben buyum. Bir güzel dedikodu, bebek sevmece, mamaları mideye indirmece...

 

Pazar günü sabah yukarıda görülen minik cadı tarafından kaldırılır, kahvaltı hazırlamaya yollanırım. Kızım kahvaltı özürlüdür maalesef. Hergün patatesli yumurta yapsanız bıkmaz. Ama bu sefer hain planlarım vardı. Bundan ötürü :D   Önce civciv yumurtayı yapınca bahçeye götürelim falan dedi. Anlatana kadar alnımın damarı çatladı.
-Annecim biz senin doğumgünü pastanı nasıl yapmıştık?
-Kelebekli.
-Hah bak işte onun gibi. Şekli kelebek gibi ama gerçek kelebek değil. Civciv yumurtalar da öyle işte. Sonra kıyamam yiyemem dedi ama ta ki görünceye kadar. Biz masaya oturana kadar iki civcik yumurta midesindeki yerini almıştı kızımın. Hatta anne bak bu civciv kızgın bile dedi. Ama bendeniz nasıl mutlu anlatamam. Çok teşekkürler Fotoğrafik Hatıralar.


Herkese iyi haftalar.

1 Mart 2012 Perşembe

Duyduk duymadık demeyin!!!

İskenderun'a kar yağdı.

33 yıllık ömrü hayatımda ilk defa İskenderun'a kar yağdığını görüyorum. Hergün saat 05:00'te uyanan eşim gelmiş uyandırıyor "gel bak kar yağmış , belki uyanana kadar erir" diye. Deli midir nedir? Keşke İmam Hatip mezunu olsaydı , imam olsaydı kocam, tövbe bir sabah sektirmezdi. Bu kadar ki uyku düşmanı bir kocam var. Her sabah bizimki uyandırıyor zaten imamı. Çıktım sıcak yataktan, hava daha karanlık, bizimki balkonda o saatte kahve sigara keyfi yapıyor. Dondum, koştum yatağa. 

Bileydim kar yağacağını gider miydik hiç radara? Yani dünkü postun üzerine olacak şey mi bu allah aşkına. Kar yağdı dediysek sanmayın santimetrelerce. Arabaların üzerindeki karadır bu sevincimiz. Dedim ya burası sahil memleketi, biz kara hasretiz. Sabah kreşe giderken düldülün üzerinde hala vardı biraz. Kızıma bir avuç verdim fırlattı, oldu da bitti. Yani biz karı hep dağ tepelerinde görmeye alışkınız. Bugün baya baya inmiş tepelerden. Hatta dün hava durumuna bakan arkadaşlar "karla karışık yağmur" deyince, epey bir gülmüştük. Hadi canım İskenderun'la kar ne alaka?

Görmemişin karı olmuş , çekmiş koymuş postuna.
 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...