31 Aralık 2011 Cumartesi

Geçip giden zamanları bir yerlerde bulsam...

Sabah sabah aklıma bu şarkı geldi.
Geçip gidiyor.
Üzüntüler, sıkıntılar, ömür... Bazen "keşke" diyorsun, bazen" iyi ki".

Yeni umutlar, hayaller, dilekler, hedefler alıyor yerini.

Aileme,sevdiklerime, ülkeme, insanlığa;
sevgi getir, 
huzur getir, 
barış getir, 
kardeşlik getir, 
bereket getir.
Güzelliklerle gel




Dilerim sevdikleriniz ve sevenlerinizle sağlıklı, huzurlu,neşeli, başarılı, mutlu ve umutlu nice yıllar sizlerin olsun.

29 Aralık 2011 Perşembe

Evlat olmak demek;............

Cümleyi tamamlayın ve İlknurcuğumun yaptığı çekilişe katılın. Bayanlar çekiliş hediyesi çok şık ve seksi demesi benden, cümleyi tamamlayıp , katılması sizden :)

İşte benim cümlem:
Evlat olmak; yaşın kaç olursa olsun anne baba nazarında hep çocuk olmak demek.

28 Aralık 2011 Çarşamba

Yaptım, yaptım. Ben de yaptım :)

Ne mi yaptım ?

İlk defa kızımı babasına bırakıp, akşam dışarı çıktım. Hem de sinemaya. Hem de kız kıza.

Sinemada en son hangi filmi bile izlediğimi unutmuşum. Görümcem geldi demiştim ya, onun sayesinde çıktım.
Dedemin İnsanları filmine girdik. Aslında ben arada kaldım, Timuçin Esen ile Meltem Cumbul filmi de vardı gösterimde. Ama amaç yurtdışından gelen görümceme Çağan Irmak'ın filmini izletmekti. İyi ki de girmişim. Çok keyif aldım. Ordaki o çocuk var ya , aynı eşimin ikizi. O da öyle muzurdur. Sanki onun çocukluğunu izledik. Çok güldük. Şive bizi bizden aldı :)


Hüzünlendiğim sahneler de oldu elbet. Nedense beni en çok yaşlı teyzenin ecel için "kocaya kaçacam ben" demesi , hazırlık yapması, dalıp gitmesi çok etkiledi. Mehmet'in de , elinde paket giden teyzenin ardından bakması:( Ölüm, acı gerçek...

Eve biraz geç geldim, kızım uyumuştu. Eşimde surat bir karış. Ama gördüm mü? Tabiki hayır. Kimin umrunda. Yıllar sonra tek başıma dışarı çıkmışım. Bir dahaki ne zamana Allah bilir :)
Ohhhh sefam olsun :)

26 Aralık 2011 Pazartesi

Yorgun savaşçı ve haftamı güzelleştiren süpriz

Malumunuz benim haftasonlarım hep koş Nilhan koş modundadır. Geçen pazar yaptığım tembelliği bu hafta ziyadesiyle telafi ettim.

( Baştan belirteyim telefonun kablosunu evde unutmuşum :( )

Demiştim ya kızıma kostüm dikeceğim diye. C.tesi yağmur çamur demeden gidip malzemelerimi aldım.  Bir de market alışverişini yaptık eşimle. Kızım akşam oldu, ama hala annemde. Her c.tesi böyle oluyor maalesef.

Aaa ben size demedim.

Avusturya'dan halamız geldi
Evde bir bayram havası
Herkesler onu çok çok özlemiş.

Pazar günü kahvaltıya davet ettik tüm sevdiklerimizi. Neyse dönelim cumartesiye. Günleri karıştırdım .  Akşam annemler geldiler Elif Ece'yi getirmek yine onlara düştü. Hazır gelmişken bir de çay demledik. Yuyduruk bir pasta ( kırıntısı bile kalmadı )ve patlamış mısır eşliğinde babam dizisini izlerken, ben de malzemelerimi serdim ortaya. Eee annemi bulmuşum, bırakır mıyım? Ne de olsa on parmağında on marifet. Benim düşüncemde peluş kesilince iplik atmıyordu ben de kolayca yapacaktım yeleğimi. Ama nerdee? Makas değen her yeri dikmek gerekiyormuş. Allahtan bez serdik yere, yoksa mahvolmuştu halı. Bir yandan tül kes, bir yandan teyel yap derken annemin el atmasına rağmen , bitiremedik. Oysa bana göre çok iş yoktu, ben bir gece de oturup bitirecektim. Ne kadar hayalperestim değil mi :) Ece faktörünü de unutmamak lazım. Annemler gitti, bezi olduğu gibi toplayıp kaldırdım. Geçtim mutfağa. Ece'yi uyutmak işini babaya devrettim.

Pazar günkü kahvaltı için Şeyma'nın bloğunda ve daha bir çok blogda rastladığım unlu böreği yapmaya giriştim. Pazar sabahına sadece pişirmesi kalacaktı. Gece 00:00 yi geçiyordu yatağa girdiğimde.

Pazar eken başladım güne. Aklımda ve listemde yapılması gerekenler, ama zaman yetiştiremeyeceksin der gibi ilerliyordu. Allahtan Hızırım yetişti, canım annem. O olmasa ne yaparım bilmiyorum. Rabbim başımızdan eksik etmesin.
Çok güzel bir kahvaltı sofrası kurduk. Börekler muhteşem oldu. Bundan sonra yapacağım tek yufka böreği tarifi budur arkadaşlar. Çıtır çıtır, milföy hamuru gibi. Annemin nefis biberli ekmekleri, humusu, muhammarası daha neler neler.Kalabalık bir sofrada harika muhabbetlerle geçti kahvaltımız.Nesrin halamız çok mutlu oldu. Aynı ekip ile dışarda kutlayacağız yılbaşını. Böyle davetlerin tek kötü yanı, yapılanların dolaba yerleştirilmesi. Boşalt, saklama kabı ayarla, dolapta yer bul..vs. Misafirler gidince Ece baya bir huysuzlandı.Pek seviyor bize birilerinin gelmesini. (anlayın ne kadar sıkıcı bir annesi olduğunu) Hemen attık kendimizi yatağa. Hoş aklımda yapılması gerekenler varken uyuyamıyorum , bu huyum anneme çekmiş sanırım. Ne yatabildim, ne de kalkabilecek gücü bulabildim. Kalktığımda savaştan çıkmış gibiydim ama hareket ettikçe açıldım, ufaktan temizlik bile yaptım.
Akşam tekrar elime alamadım kostümü. İnşallah yetişir.

Ve yılın son haftasına güzel başlamamı sağlayan süprizim ile postumu bitiriyor, herkese güzel bir hafta diliyorum. Dilerim 2012 yılınız, giden 2011 yılından daha güzel olur.



Sevgili Ailem,
yeni yılınızı kutlar, benimle birlikte nice güzel günler dilerim. ( Amin)

23 Aralık 2011 Cuma

Van İçin Örüyoruz

Fazla söze gerek yok.
Bütün herşey burada yazıyor.


Örgüde usta değilim ama atkı, bere örmek için profesyönel olmak da gerekmiyor. İsteyenlere bildiğim örgü modellerini de anlatabilirim.İnternetten de basit modeller çok kolay bulunabilir. Evde kalmış yünlerimiz bile bir bere örmek için yeter.  Haydi güzel anneler. Orada üşüyen kuzular için biraz empati kurmamız yeterli.
Örüyoruz
Gönderiyoruz
Toplayıp Van'a yolluyorlar
Elden dağıtıyorlar.



OİP de örüyor :)

http://vanicinoruyoruz.com/

22 Aralık 2011 Perşembe

Sevgili Ayla,


Bir önceki posta yaptığın yoruma istinaden paylaşmak istedim bunu :)
Benim masamda Atatürk'ün bu resmi var canım.

Benim başım kel mi?

Kel olmasa da , kel sayılacak kadar az saçlıyım. Ama yine de ben de aldım nasibimi bu yeniyıl hediyeleşmesinden. Bloglar arasında çekiliş olmuş ama hiç haberim yok. Anneler Dünyası forumunda her sene en az iki çekiliş yapılıyor. Ve her seferinde tövbe desem de, yine de kendimi çekilişin içinde buluyorum. Ben hediye alırken çok zorlanıyorum. Neyse alnımın akıyla çıktım yine işin içinden. Canım arkadaşım Neslihan'ıma yolladığım hediyeler.


Taa hamileliğimizde başlayan bir bağ var aramızda forum arkadaşlarımla. Hatta geçen Mayıs ayında bir İstanbul çıkarması yapmıştım hatırlarsanız. Sırf forum arkadaşlarım için. Hepsini çok seviyorum ve İYİ Kİ varlar diyorum.

Canım Raşidem, emeğine yüreğine sağlık . Yüreği güzel, kendi güzel arkadaşım, hamile halinle yoruldun. Güzel gözlü arkadaşım.
Hakkını helal et. Rabbim sağlıkla kucağına almanı nasip etsin Safiye'ni.





Şimdi kızımın yılbaşında benden istediği hediye için uğraşıyorum. Yün desem, tığ desem...
Ve tabi ki gelecek hafta kreşlerinde yapılacak olan kostüm partisi için yuyduruk bir kostüm yapmaya çalışacağım kızıma. Tül desem, peluş desem... :)

20 Aralık 2011 Salı

Dile Benden Oniki Dilek

Sevgili Aynur (küçük hala ) ile Aylacığım mimlemiş beni. İsteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü  dememişler mi? Demişler. O zaman ben de tuttum dileklerimi.

- Sağlık olmazsa neyleyim köşkü, neyleyim sarayıııı :) Tüm sevdiklerime sağlık diliyorum. Hastalıklar bizden uzak Allah’a yakın olsun lütfen

- Rızkımız daim olsun. Kimselere muhtaç olmayalım. Daha iyi bir iş olursa fena olmaz ama bizde de risk alacak yürek yok . Ya gelen gideni aratırsa korkusu :)

- Ezelden beri gelen büyük ev dileği. Çok istiyoruz eşim, kızım, ben  bahçeli bir evimiz olsun. Kızımın tavşanı, kedisi, köpeği olsun. Eşimin botunu koyacak yeri olsun . ( anlaşıldığı üzere denize yakın bir ev istiyoruz :) ) Yani Aynurcum büyük ikramiye değil yüzbin lira bile yeter bize. Gerisini çalışır tamamlarız biz :)

- Şöyle manken gibi olmasam da zayıflamak istiyorum. Biliyorum bu dilekle olacak iş değil. Biraz azim, biraz heves, biraz …  kaldırma ile olacak iş ama . Ya tutarsa :)

- Tüm iyi şeylerin kızımı, ailemi, sevdiklerimi bulmasını istiyorum.

- Arabayı sıfırlasak da fena olmaz hani.

- El becerilerimi geliştirmek istiyorum. Blogcu arkadaşlarımı kıskanıyorum. Hobim olsun, güzel şeyler çıkarayım ortaya, ruhum tatmin olsun yeter bana.

- Rabbim bizi sevdiklerimizle sınamasın istiyorum.

- Barış istiyorum. İnsanların moktan sebeplerle güç gösterisi yapmadığı, masumların ölmediği bir dünyada yaşayalım istiyorum.

- Eşimin sevdiği işi yapmasını istiyorum. Mutlu olsun çalışırken. Hatta keşke ben hiç çalışmasam, evimin kadını, çocuklarımın anası olsam.

- Ailecek güzel organizasyonlar yapmak istiyorum. Biz bu konuda pek tutuğuz da. Yani hiç çılgın olamadık. Hep tembellik ağır bastı. Hafta sonları gelsin diye iple çekmek istiyorum.

- Yenilenmek istiyorum. Dillerimi geliştirmek, seyahatlar yapmak istiyorum. Keşke yeniden üniversiteye hazırlanacak cesareti bulsam kendimde. Ama yok o azim bende biliyorum.

Şimdi geldi oniki kişiyi mimlemeye: ( işin en zor kısmı da burası)
Nilay’ın Sihirli Elleri
Ballı Lokmam
Bilge ve Annesi
CafenoHut
Geniş Zamanlar
İkiz Annesi

19 Aralık 2011 Pazartesi

İki kelimeyle haftasonu

Tembel ve Güzel :)

Cumartesi iş çıkışı ufak bir çarşı işinden sonra attım kendimi eve. O çok sevdiğim (ıyyy) temizlik işine giriştim. Üstten üstten :S

Kayınvalidem de yemeğimizi yolladı sağolsun beni bu yükten kurtardı. Akşamına ufak bir ev ziyareti ile cumartesiyi sonlandırdık.

Hafta arası daha erken uyuyup, daha geç uyanan kızım, pazar günleri ne kadar geç yatarsa yatsın erkenden dikiliyor ayağa :) Nasıl bir paradoxtur anlamış değilim :)Kahvaltı faslı, küçük çapta ütü faslı derken yapılacak işler bittiiii :) Kuzum babasıyla oyun hamuruyla oynarken ona hazırladığım meyve tabağı :) Hepsini hüpletti. İtiraf ediyorum bu fikri Meraklı Minik dergisine borçluyum.Aslında dipsosu da var bu fikrin, yoğurt ve bal ile hazırlanan. Ama Ece bal sevmediği için hiç hazırlamadım bile.Biz adını uzaylı meyve koyduk.











Öğlen yattık kızımla. Uyku düşmanı babamız bu arada yürüyüşe çıkmış ve dönüşte kızımın en sevdiği tatlı olan (şam tatlısından sonra) baklava getirmiş bize yanına da çerez. Offf
Bıcı bıcımızdan sonra bir çay keyfi yaptık ki , değmeyin keyfimize.

Bu sabah da Bulut Gölgesi Tülin hanımın başlattığı etkinlik için paketimi yolladım. Ufak bir paket hazırlayabildim. Ama yine de böyle birşeye vesile olduğu için Tülin hanıma çok teşekkür ederim. Rabbim tez zamanda şifalarını versin inşallah.

Şimdi ben de forumda yapılan yılbaşı çekilişi sonucunda bana gelecek hediyemi bekliyorum :) Ben yolladım rahatladım. Bakalım bana kim yollayacak ?

Hayatınızdan süprizlerin eksilmemesi dileklerimle...
İyi haftalar

17 Aralık 2011 Cumartesi

Herkese İyi Haftasonları


İlk yılbaşı ağacımız. Hacer halamızın hediyesi. Kızım çok sevindi. Nasıl bir heyecanla süsledi anlatamam.İtiraf ediyorum ben de çok sevindim ve çocuğum gibi şendim. İki gündür salonumuzu süslüyor ağacımız.

Seni seviyoruz Haco hala. İyi ki varsın.

İyi haftasonları.

13 Aralık 2011 Salı

İşte beklenen tarifler :)

Benden de tarif istendi ya, artık ölsem de gam yemem :) Şimdiye kadar hep bunun hayalini kurmuştum :P O kadar profesyönel blogcular var ki, onların yanında benim yaptığım böreğin , köftenin, kurabiyenin esamesi bile okunmaz.

Efenim işte Nilhan ustanın cumartesi günü yaptığı ve herkesin bayıldığı tarifler.(Vallahi bayıldılar, abartmıyorum. Sibel kulağını çınlatıyorum, bu sefer mütevazi olmayacam çünkü :) ) Hiçbiri bana ait değil şimdiden belirteyim.

Browni Kurabiye: (Forumdan Hayriye'ye ait)

Malzemeler:

1 adet margarin (oda sıcaklığında teremyağ kullandım)
1 adet yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
2 türk kahvesi fincanı toz şeker
1 paket kakao (50 gr)
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
Şerbeti için;
1 su bardağı süt
1 su bardağı toz şeker

Yapılışı:

Kurabiye için gerekli olan tüm malzemeleri genişçe bir yoğurma kabına koyup karıştırın.
Ele yapışmayacak bir hamur elde edinceye kadar unu ilave ederek yoğurun.
Kulak memesi kıvamına gelince yağlanmış fırın tepsisine yuvarlayarak dizin.
170 derecede önceden ısıtılmış fırında 10-15 dakika kadar çatlayana kadar pişirin.
Bu esnada şerbet için süt ve şekeri ayrı bir kapta karıştırın.
Şeker tamamen eriyinceye kadar karıştırarak eritin. Kesinlikle ateşe koymayın.
Pişen kurabiyeleri sıcakken soğuk süt şerbetine batırın ve bir saklama kabına dizin.
Kalan şerbetinizi de kurabiyelerin üzerine dökün.
Ilınınca servis yapın.
Bu şekilde saklama kabı ile buzdolabına kaldırıp saklayabilirsiniz.
 
Önemli Not: Kurabiyeler sıcak, süt soğuk olacak.

Kolay Kurabiye: (Forumdan Esra'ya ait)

Malzemeler: (ölçü türk kahvesi fincanı)

3,5 fincan sıvı yağ
2 fincan pudra şekeri
11 fincan un
1 pk kabartma tozu
1 pk vanilya
Ceviz (İsteğe bağlı)

Yapılışı:

Hepsini yoguruyoruz ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp, yuvarlayıp,( ben işin pratiğine kaçtım büyük parçalar koparıp çubuk halinde yuvarladım ve verev kestim) önceden ısıtılmıs fırında 180-200 derecede pişiriyoruz. Soguyunca üstüne pudra şekeri dökülüyor. ( Ben dökmedim.)İçinde margarin olmadıgı için cok hafif ve lezzetli oluyor. Çayın yanına tavsiye ederim . (Bundan sonra her daim yapacağım tarifler arasında yerini aldı bu kurabiye)


Yalancı Su Böreği - Gerçeğe yakın lezzette :) ( Forumdan Göknur'a ait, fotoğraflar dahil olmak üzere )

Malzemeler:

Eğer büyük fırın tepsisinde yapılacaksa 5( ben 6 kullandım), dikdortgen borcamda yapılacaksa 4 yufka
750 gr süt
1 çay bardağı sıvıyağ
2 yumurta
1 kalıp beyaz peynir ( yapı olarak biraz yumuşak peynir olursa daha iyi olur . Ben ezine kullandım.)
1 tatlı kaşığı şeker
1 paket kabartma tozu
(Ben maydonoz da kullandım)
süslemek için : susam /çörek otu
 Yapılışı:

Geniş bir cam kaseye süt, yağ, şekeri koyuyoruz. 1 yumurtanın tamamını, diğer yumurtanın sarısından birazını ayırarak ekliyoruz. İyice karıştırıyoruz. Bu karışımdan bir kaseye 4-5 yemek kaşığı kadar ayırıyoruz ve içine daha önce ayırdığımız yarım yumurta sarısını ekleyip, dolaba kaldırıyoruz. Bunu daha sonra böreğin üzerine sürmek için kullanacağız.Bir yerde peyniri çatalla ezip karışıma ilave edip karıştırıyoruz.
Daha sonra dikdortgen börek borcamı için 2,5, büyük fırın tepsisi için 3 yufkayı ( 4 tane kullandım) elimizle küçük parçalar halinde koparıp bu karışıma ekliyoruz. Bu şekilde üzerini streç filmle kapatıp, en az 2 saat olacak şekilde, 3-4 saat kadar bekletiyoruz. Yaz mevsiminde mutlaka, kışın mutfak çok sıcak ise de buzdolabına konmalıdır.


Yeterli zaman geçtikten sonra, bu karışımın içine 1 paket kabartma tozu ilave edip tekrar karıştırıyoruz.
Tepsiyi sıvıyağ ile yağlayıp ( tepsinin yan çeperlerini yağlamayı unutmayalım), bir tam yufkayı zemine seriyoruz. Sererken ortalar biraz kırışıklık verebilirsiniz, yufka ve tepsinin büyüklüğüne göre; ama en sonunda kenarları böreğin üzerine kapanacak kadar pay kalmalı.
Sonra bu karışımı bu yufkanın üzerine boca ediyoruz ve heryere eşit dağılacak şekilde kaşıkla yayıyoruz. Sonra büyük tepsi için bir tam yufkayı, borcam için onceden kalan yarım yufkayı börek karışımın üzerine koyuyoruz. Ve kenardan sarkan yufkalarıda üzerine kapatıyoruz.

Sonra, kase ile dolaba koyduğumuz yumurtalı-sütlü karışımı güzelce böreğimizin üzerine sürüyoruz.
Sonra istediğimiz büyüklükle dilimlere kesiyoruz ve susam ve çörekotu ile süslüyoruz ( eğer susam ve çörekotunu kesmeden önceden koyarsanız, keserken susamlar böreğin içine girebilir. O yüzden en son kayalım )Önceden ısıtılmış fırında, 160 C de nar gibi kızarana kadar pişiriyoruz.
Bu mis börek çıkınca üzerine çok az su serpip, temiz bir sofra ile veya kısa süreli bir tepsi ile üzerini kapatıyoruz ki üzeri kuru olmasın.

Ve son olarak;

Mercimekli Köfte:

Malzemeler:

2 su bardağı kırmızı mercimek
2,5 su bardağı köftelik bulgur
1 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı domates salçası
1 su bardağı zeytinyağı
2 kuru soğan
4 dal taze soğan
1 demet maydonoz
kimyon (bolca),karabiber,tuz
2 limon suyu

Yapılışı:

Mercimeği 5 bardağa yakın su ile haşlanmak üzere ocağa koydum. Üzerinde bir parmak su kalıncaya kadar haşladım ve 2,5 bardak bulguru ekledim. (3 koysaymışım tam kıvamını bulacaktı. Çok yumuşak oldu. Şekil vermekte zorlandım) Tencerenin altını ve kapağını kapattım.Öğlenden akşama kadar bekledi.
Kurusoğanları yemeklik doğrayıp zeytinyağında kavurdum. Salçaları ekledim. Altını söndürdükten sonra da baharatları ve tuzu ekledim. Yeşillikleri ince ince doğradım.
Haşlanmış bulguru ve mercimeği tepsiye döktüm. Üzerine ılıyan soğanlı salçalı yağı döküp yoğurdum. Enson olarak da limonu ve yeşillikleri ekledim.
(Aylacım işte bu da benim mercimekli köfte tarifim.)

Uzun oldu. İlk defa bu kadar uzun bir post yayınladım galiba :)

12 Aralık 2011 Pazartesi

Geçen giden bir haftasonu daha

Ömür geçiyor, haftasonu mu geçmeyecek? Benimki de laf yani.

Cumartesi iş çıkışı doğruca eve gittim önce. Elimdeki ağırlıkları bırakıp markete gitmekti niyetim. Lakin öğrendim ki evde bazı aksilikler olmuş, şükür ki olan mala olmuş, cana olmamış. Pencerenin kanadı düşmüş ve cam kırılmış. Hemen camcı buldum, hallettim. Sonra markete gittim, alışverişimi yaptım ve mutfağa daldım. Kuzum annemdeydi, akşama annemlerle gelecekti. Kayınvalidemler de gelecekti, o yüzden pek bir istekle girdim mutfağa. Ee deneyeceğim yeni tarifler vardı, nasıl şevkim gelmesin ki??

Görümcem erken geldi , beş yıldır kullanılmayan sabunluk o banyodayken kırıldı. Bismillah çekerek işlerime devam ettim.Mercimekli köfte için mercimeğimi haşladım, bulgurumu ekledim altını kapattım. Yalancı su böreği (forumdan Göknur'un tarifi)için harcımı hazırladım, dolaba koydum. Browni kurabiye( forumdan Hayrişimin tarifi) yaptım , yetmedi sıvıyağlı bir kurabiye (forumdan Esra'nın tarifi) daha yaptım. Pratik ve bir o kadar lezzetli kurabiyeye bayıldım.


Bundan sonra cankurtaran tariflerim arasında yerini aldı. Bu arada akşam yemeğine de sadece çorba pişirebildim.

Misafirlerimiz geldi, kayınvalidem şaşırdı bu kadar hazırlığa. "Hayırdır kızım bişey mi var" dedi. Sanırım kendilerine bir haber/müjde vereceğimizi sandı.:)  "Bişey yok anne sadece içimden geldi" dedim. Haa bu arada mutfakta asılı nazarboncuğunun da mavi boncuğu düştü. Hayırdır inşallah. Var bişeyler ama Allah hayra yorsun.

Ertesi gün eşim erkenden balığa gitti kardeşimle. Eee iki gün önceden hazırlıklara başlamışlardı. Onlara söz verdim, eğer hasılat iyi olursa postumda onlara da yer verecektim :) İşte pazar günki av hasılatı :) Şapkaları da pek bir orcinalmiş :)
Pazar sabahı İskenderun. Deniz pırıl pırıldı.



Hasılat baya iyiydi maşallah. 5 kg dan fazla balık tutmuşlardı. Bu sefer kayınvalimdemlerin kısmetine çıkmışlardı ava. Afiyetle yiyin anne. Bileğinize sağlık reisler :)


Babamız avdayken, biz de kızımla avm ye gittik. Oyuncak atlar getirmişler. Elif Ece pek bir eğlendi. İlk defa yalnız başına bir oyun oynadı, korkmadı. Sonra mağaza mağaza benimle gezdi, hem de hiç mızırdanmadan.

Beraber yemek yedik.Forumda yapılan çekiliş için bana çıkan arkadaşıma hediye aldık, aldık diyorum çünkü kızım bana baya bir şık sundu . Sorular da sordu: " arkadaşın kız mı, adı ne, ne iş yapıyor ..vb" Neyse zar zor bulduk bişeyler. İnşallah beğenir arkadaşım. Ben sevmiyorum avm de zaman geçirmeyi. Yine herzaman olduğu gibi baş ağrısıyla çıktım ve yorgunluktan ölüyordum. Atmosferinden midir, kalabalıktan mıdır bilmiyorum ama her zaman ağrı ile ayrılıyorum avm den.

Yalnız Bulut Gölgesinin etkinliği için ne alacağıma karar veremedim. Acele etsem iyi olur.

Bugün hafta yoğun başladı. Daha bloglara bile tıklayamadım. İnşallah bir sürü yeni postlar eklenmemiştir. İçim gidiyor birşeyler kaçırınca.

Herkese iyi haftalar...

10 Aralık 2011 Cumartesi

Sağım Solum Önüm Arkam Aşure :)

Doyamadım demiştim değil mi? Bir öncekini annem yapmıştı. Tencerem küçük olduğundan haşlanan buğdayın yarısına yakınını ayırmıştı. Yoğurtlu mitebli (Yoğurt ve haşlanmış bulgurla hazırlanan bir yiyecektir. Katı çorba kıvamındadır. Özellikle yazları soğuk olarak yenir. Arapçada "mtebbel" ya da "mtebli" olarak adlandırılır. Mardin ve Hatay'da yaygındır.) yapmak için. Ama baktım ki buzlukta hazır haşlanmış nohut, fasulye de var ne duruyorsun ? Aşure yapsanaaa dedim kendi kendime. :P

İlk defa tek başıma pişirdim. Vallahi güzel de oldu ne yalan söyleyeyim :)




Bunlar da ben aşure pişirirken pazar günkü balık avı için olta hazırlayan balık sevdalısı eşim ve kardeşim. Şanslarına da iki gündür yağan hava, haftasonuna pırıl pırıl :) Geçen hafta hasılat güzeldi maşallah. Haydi rastgele Sedo ve Emo reis.

Üçüncü kim mi? O masadaki cipse göz diken ve kemiren minik fare :)

9 Aralık 2011 Cuma

Anne - Baba Kıyafet Giyme Günü

Sevgili velimiz,

Kıyafet giymekte sıkıntı çeken anne - babayı kendine rakip gören çocuklar için bir oyun.

Yarın, anne-baba kıyafet giyme günü yapıyoruz. Sizlerden ricamız çocuklarınıza okula gelirken sizden bir parça giydirmeniz. Gömlek-elbise (belden yukarı çekilebilir)-ceket-hırka-yelek-kravat vb.-yanına aksesuar da takabilirsiniz.

Amacımız; anne ve babalarının kıyafetlerini giydiklerinde neler hissettiklerini, düşüncelerini dile getirmelerini sağlamak, büyüklerin kıyafetlerini giyerek geldiklerinde rahat olmadığını, kendi kıyafetlerinin rahatlığını anlatmak ve bunu bütün gün espirilerle pekiştirmek.

Dodi sevgilerimizle

Aynen böyle yazıyor dün bize gönderilen notta.

İşte sonuç :








Maalesef arka fon koyu olduğundan kollar görünmemiş. Bana gelmeyen en dar kazağımı (yani oluyor da sadece kısa geliyor :P )giydirdim ki bedeni çok xl olan anne rezil olmasın. Üzerine de kızım için en uygun kolye. Kızım halinden çok mutluydu. Sadece kollar uzundu. Kazak tunik gibi oldu üzerine. Degajesini de aşağı indirince pek rahatsız olmadı açıkçası. Sadece evden çıkarken sürdüğüm ruj için: "rengi ne kadar da güzelmiş" deyip ona da sürmemi bekledi ama anne teşekkür edip hızlıca kapıya yöneldi.
(Başka bişey mi giydirseydim acaba. Gerçi kızım makyaj ve ayakkabı dışında kıyafetlerime pek özenmiyor ama bu oyun amacına ulaşır mı dersiniz? )



Bunlar da şu anda yerinde yeller esen aşurelerim. Bugün yeniden yapacağım Allah kısmet ederse. Doyamadım. (Nasıl çok xl olmayayım değil mi? )

Aşureleri çekerken "beni de çek çeker misin?" diyen aşureden tatlı meleğim.

7 Aralık 2011 Çarşamba

Uzuuun bir aradan sonra MİM

Yine geldik sırlı rakam olan YEDİ ye.
Haftanın yedi günü,
Gökkuşağının yedi rengi,
Dünyanın yedi harikası,
Yedi gezegen,
Yedi nota ... vs derken sıra geldi hakkımızdaki YEDİ gerçeğe. Niye yedi tartışılır...

Efenim öncelikle bu mimi bana layık gören sevgili Hanımiğnesi Ayla'ma teşekkürü bir borç bilirim. Kendisi gibi yazamayacağımı da biliyordur muhakkak. Zaten artık hemen hemen tüm bloggerlar biliyordur mim hususunda Sibel ve Ayla ile aşık atılmayacağını.

Gelelim hakkımızdaki yedi gerçeğe... ( ne yazacağımı bilmiyorum ama belki çıkar bişeyler)

*Maalesef öyle olmaktan nefret edecek kadar sulugözüm. Hemen dolar gözlerim. Sesim hemen titrer , ne diyeceğimi unuturum ağlamamaya çalışmaktan. Aklımdan binbir şey geçiririm ama bu sefer niye ağladığımı unuturum. Ağlamak için bahaneye bile gerek yok. Sonra haldır huldur peçete arayışına girerim ki akan burnumla rezil olmayayım.Gözyaşım hep gözümün ucundadır.

*Ve yine maalesef ki çok ama çok alınganım. Kahretsin ki herşeyi yanlış anlayacak potansiyele sahibim. Eşimle bu yüzden çok tartışmamız olmuştur. Çanak yanlış yerde galiba, frekanslar tutmuyor.

*Asla keskin , sivri dilli biri olamadım. Yanarım yanarım buna yanarım. Çok isterdim hazır cevap olup, lafı gediğine oturtmayı.  Aklımdan geçenleri dile getirmeyi.Hep sonradan gelir aklıma pişman olurum. Hep kırmaktan korkmuşumdur ve kırılan olmuşumdur.

*İşimi sevmiyorum. Bu sebeple ev hanımı olmayı istiyorum ama gerçekten istiyor muyum hala bilemiyorum.

*Çılgın olmak istiyorum, değişken olmak istiyorum ama cesaret edemiyorum.15 yıl önceki fotolarıma baktığımda hala aynı Nilhan'ı görüyorum.

*Kilom gerçeğini es geçemeyeceğim. Kilomu sevmiyorum. Kendimi hep zayıf hayal ediyorum ama bunun için asla girişimde bulunmuyorum. Kendimi bildim bileli zayıf olmadım ama şimdi yine de eski halime dönmek istiyorum.

*Çok güzel çam deviririm. (Eşim öyle der) Sonra da çevir kazı çevirebilirsen.

İşte benim aklıma gelen ilk gıcık yedi gerçeğim.

Ve (şayet yazmak isterlerse) gerçeklerini okumak istediklerim:
Balböcükleri Serpil
Sedo kız
Sezobigo
Yazan anne Aslı
ve Rüzgar ın annesi Görkem

2 Aralık 2011 Cuma

Bir soru?

Bizi izleyen arkadaşların avatar resimlerini tıkladığımızda, açılan pencerede bloglarının linki/adı yoksa, bloglarına nasıl ulaşırız?

HAYATIMIZIN ANLAMI ÜÇ YAŞINDA



21 Kasım 2008 tam saat 09:00 da girdin hayatımıza, hoş geldin, sefalar getirdin mucizem. Meğer sanaymış yolculuğumuz. Mutluluğun adı senmişsin.

Hani doğumgünü partinden sonra yatarken “ bu benim en güzel doğumgünümdü, (sanki bundan öncekileri hatırlıyormuşsun gibi :) )sen en güzel annesin” dedin ya, başımı yastığa huzurla , şükürle koymama vesile oldun ya, daha ne isterim ki ben? Sen hayatımızın anlamı, sen bizim mutluluk masalımızın kahramanısın.

İyi ki doğdun MUCİZEM.

Amcamızın hediyesi BOBİ :)





Hem evde hem kreşte kutladık bu sene doğumgünümüzü.Bu sebeple  hergün doğumgünü kutlaması istemeye başladı kuzum.




Not: Uyduruk pastalar tamamen benim eserimdir. Lakin artık pasta yapmak mı, tövbeler tövbesi. Siz pasta uzmanlarının önünde saygıyla eğiliyorum efenim.





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...