Ece'nin bayram tatili bugün sona eriyor. Annemlerle birlikte İzmir'e gitmişti. İlk defa bayramı ayrı geçirdik. Normalde dün döneceklerdi ama mitinge katılmak için bilet tarihlerini değiştirdiler.
Dün o atmosferi ben de solumak isterdim.
Haftasonu hepimizi çok önemli bir seçim bekliyor. Nolur oylarınızı kullanın. Bence artık bişeyler değişmeli. Ülkenin üstündeki kara bulutlar dağılmalı. Aydınlık bir gelecek için, çocuklarımız için sen de oyunu kullan. Ama önce iyice bir düşün lütfen. Hastalıklı bir ülke haline geldik. Yeniden ayağa kalkabiliriz bunu unutma. Bizim millet ruhumuz var, kenetlenmelerimiz var. Ülkemiz için hayırlı bilgili, görgülü, üreten, adil, demokrat biri gelir inşallah.
Haydi iyi hafta sonları.
Bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Haziran 2018 Cuma
23 Haziran 2017 Cuma
Tarif - Film - Bayram
Öncelikle şu sıcak yaz günleri için içinizi ferahlatacak bir limonata tarifine ne dersiniz? Tarif çok pratik. Umut Sepeti gayet ayrıntılı bir şekilde hem yazmış, hem video eklemiş. Videoyu izlerseniz ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz.
1 adet dondurulmuş limon
1 adet dondurulmuş portakal
1 bardak şeker
2 lt ye yakın soğuk su.
Ben buzluğa konmuş limonla portakalın nasıl dilimleneceğini düşünüyordum. Muhtemelen taş gibi falan olurlar diye düşünmüştüm. Ama öyle olmuyormuş. Dilimleyip blenderda şekerle birlikte çekip püre haline getiriyorum. Sonra da su ekleyip süzüyorum. Portakalla limonun birlikteliği limonataya harika bir renk veriyor. Annem eskiden Handan gibi yapıyordu. Limonları doğrayıp şekerle bir süre beklettikten sonra, yoğuruyordu. Sonra su ekleyip süzüyordu. İkinci tarifi limonları sıkıp şekerle kaynatıp konsantre elde edip saklamaya başladı. Ama bence hiç gereği yokmuş. Şimdi buzluğum bir sürü limon ve portakalla dolu. Dolabımda da hergün taze mis gibi limonata bizi karşılıyor.
Afiyet olsun.
İkinci tavsiye yine Handan'da görüp izlediğim Hidden Figures - Gizli Sayılar filmi. Tek kelimeyle muhteşem. Aynı zamanda iç burkucu. Ben o kadınların yerinde olsam, böyle dimdik ayakta duramazdım. Bu kadar ayrımcılığa tabii tutulup, bu kadar istikrarlı, azimli olamazdım. Şiddetle tavsiye ederim. Sırada yine Handan'ın izlediği benim gözden kaçırdığım ve Şebo'nun da izlenmeli dediği diğer filmlerde.
İyi seyirler.
Ve son olarak herkese;
![]() |
Görsel Umut Sepetim'den |
1 adet dondurulmuş limon
1 adet dondurulmuş portakal
1 bardak şeker
2 lt ye yakın soğuk su.
Ben buzluğa konmuş limonla portakalın nasıl dilimleneceğini düşünüyordum. Muhtemelen taş gibi falan olurlar diye düşünmüştüm. Ama öyle olmuyormuş. Dilimleyip blenderda şekerle birlikte çekip püre haline getiriyorum. Sonra da su ekleyip süzüyorum. Portakalla limonun birlikteliği limonataya harika bir renk veriyor. Annem eskiden Handan gibi yapıyordu. Limonları doğrayıp şekerle bir süre beklettikten sonra, yoğuruyordu. Sonra su ekleyip süzüyordu. İkinci tarifi limonları sıkıp şekerle kaynatıp konsantre elde edip saklamaya başladı. Ama bence hiç gereği yokmuş. Şimdi buzluğum bir sürü limon ve portakalla dolu. Dolabımda da hergün taze mis gibi limonata bizi karşılıyor.
Afiyet olsun.
İkinci tavsiye yine Handan'da görüp izlediğim Hidden Figures - Gizli Sayılar filmi. Tek kelimeyle muhteşem. Aynı zamanda iç burkucu. Ben o kadınların yerinde olsam, böyle dimdik ayakta duramazdım. Bu kadar ayrımcılığa tabii tutulup, bu kadar istikrarlı, azimli olamazdım. Şiddetle tavsiye ederim. Sırada yine Handan'ın izlediği benim gözden kaçırdığım ve Şebo'nun da izlenmeli dediği diğer filmlerde.
İyi seyirler.
Ve son olarak herkese;
22 Mayıs 2017 Pazartesi
Selam
Nasıl yazsam da yazıma başlasam inanın bilmiyorum. Ara verince tekrar dönmek zor oluyor hep benim için. Kafamda deli sorular. Bir bıkkınlık, bir boşvermişlik. Aynı zamanda gergin ve sinirliyim. Hep bir şeyleri ertelemek zorundayım.
Eşimin işyerinde hala bir gelişme yok. Neredeyse 2 yıl olacak. Elimizi kolumuzu bağladılar resmen. Evdeki bazı durumlar da bizi geriyor ama hep susmak zorunda kalıyoruz. Şafak sayıyoruz. Ne de olsa okulların kapanmasına az kaldı.
Bununla birlikte güzel şeyler de olmuyor değil. Mesela ayın 18'inde Said amcamızın ikinci oğlu, Ozan'ın kardeşi Uras bebek katıldı ailemize. O kadar güzeldi ki, hani üçüncüyü doğurası geliyor insanın ama gelip geçici bir histi o kadar. Rabbim isteyen herkese nasip etsin.
Daha sonra ayın 20'sinde Anıt Alanı'nda çok güzel bir organizasyon yapıldı. 1919 gönüllü bir araya geldi ve Atatürk'ün imzasını oluşturdu. İçlerinde biz de varız tabi. O kadar iyi geldi ki bize bu etkinlik. İhtiyacımız varmış. Hava kötüydü, bir yağdı, bir durdu, bir esti ama yine de zamanlama iyiydi. Çünkü organizasyon dağıldıktan en fazla bir saat sonra gök yarıldı resmen.
Bununla birlikte üç günlük tatilde şu postumda yazdığım listeden bir kaç maddenin üzerini çizebildim. Tatil deyince yapılacak işlerin aklıma gelmesinden nefret ediyorum. Elbise dolapları, banyo dolabı tamam, kabanlar, montlar yıkandı kaldırıldı, bir de battaniye yorganların bir kısmı tamam. Gözümü en çok mutfak dolabı korkutuyor.
Bir de uyduruk bir kutu yaptım kendime. İçine evdeki fazla ürünleri dizip dolaba yerleştirdim. Basit bir dıy procesi :) Sırada Ece'den kalma ahşap bir abaküs ile konserve kutu proceleri beni bekliyor. Ha bir de halamızın verdiği bir büstiyeri Eloşa elbise yapacam. Zigonlarımı rengarenk boyayasım da var. Ev o kadar kahve ki, renkli bişeyler eklemek istiyorum.
Bir de bu süre zarfında üç kitap okudum. Haftasonu da yeni bir kitaba başladım. Kitaplar da bir sonra ki postumun konusu olsun bari.
Ha bu arada işyerinden birileri ig hesabımı keşfetti. Bloğumu da keşfeder diye başlığı falan değiştirdim ama umarım işe yarar. Zira burda çok fazla iç döküşlerim var. Sonum olur mazallah :)
Kendinize iyi bakınız.
İyi haftalar.
24 Nisan 2017 Pazartesi
23 Nisan
Neredeyse bir ay olmuş yine yazmayalı. Kitap okumaya çalışıyorum. Ha okuyabiliyor muyum diye sorarsanız; eh işte. Yazacak bişey de bulamıyorum. Tadım yok yine. Depresyonlara girdim ama çıkamıyorum. Artık bazı şeylerin değişmesini istiyorum.
Yazmadığım süreç zarfında çok adil , çok etik, çok özgür, çok medeni bir şekilde referandum yaptık. Ve çok ilginç ki iyi olan kazandı!..
Okulumuzda 23 Nisan töreni yapılacaktı dün. Kızımın herhangi bir gösterisi olmamasına rağmen hepimiz Atatürk tişörtlerimizi giyip gidecektik. Ama maalesef bütün hafta mis gibi olan hava haftasonu bizi ters köşeye yatırdı. Rüzgar saatte 70 km hızla esiyordu. Sahilde uçurtma şenliği vardı ama, uçurtma uçurmak ne mümkündü.
Biz de mecburen avm ye gittik belki çocuklar için bişey vardır ümidiyle , ama nerdeee?? Çocuklara fast foodu , oyun salonunu dayadık geldik.
Öğretmenimiz de söz verdi çocuklara bu haftayı size bayram havasında yaşatacağım. Hergün bir dersi etkinlikle geçireceğiz diye. Tabi biz velilerden de mutfaklara girip onlara süpriz ikramlar hazırlamamızı rica ediyordu. Sonuçta çocuklar için.
Az önce okuldan gelen sms ile ertelenen 23 Nisan töreninin yarın öğleden sonra okul bahçesinde kutlanacağı bildiriliyordu. İyi güzel.
Battaniye hala sürünüyor. Akşamları erken uyuyorum. Bende ki bu tembelliği anlamıyorum. Aklımda sürekli yapılacaklar listesi dolaşıyor ama gel gelelim kolum kalkmıyor.
Bildiğiniz her sene girdiğim bezmiş sendromlarım. Tükenmişlik sendromu denen bişey varmış kesinlikle.
Neyse şimdilik bu kadar.
Kalın sağlıcakla.
Yazmadığım süreç zarfında çok adil , çok etik, çok özgür, çok medeni bir şekilde referandum yaptık. Ve çok ilginç ki iyi olan kazandı!..
Okulumuzda 23 Nisan töreni yapılacaktı dün. Kızımın herhangi bir gösterisi olmamasına rağmen hepimiz Atatürk tişörtlerimizi giyip gidecektik. Ama maalesef bütün hafta mis gibi olan hava haftasonu bizi ters köşeye yatırdı. Rüzgar saatte 70 km hızla esiyordu. Sahilde uçurtma şenliği vardı ama, uçurtma uçurmak ne mümkündü.
Biz de mecburen avm ye gittik belki çocuklar için bişey vardır ümidiyle , ama nerdeee?? Çocuklara fast foodu , oyun salonunu dayadık geldik.
Öğretmenimiz de söz verdi çocuklara bu haftayı size bayram havasında yaşatacağım. Hergün bir dersi etkinlikle geçireceğiz diye. Tabi biz velilerden de mutfaklara girip onlara süpriz ikramlar hazırlamamızı rica ediyordu. Sonuçta çocuklar için.
Az önce okuldan gelen sms ile ertelenen 23 Nisan töreninin yarın öğleden sonra okul bahçesinde kutlanacağı bildiriliyordu. İyi güzel.
Battaniye hala sürünüyor. Akşamları erken uyuyorum. Bende ki bu tembelliği anlamıyorum. Aklımda sürekli yapılacaklar listesi dolaşıyor ama gel gelelim kolum kalkmıyor.
Bildiğiniz her sene girdiğim bezmiş sendromlarım. Tükenmişlik sendromu denen bişey varmış kesinlikle.
Neyse şimdilik bu kadar.
Kalın sağlıcakla.
10 Ekim 2016 Pazartesi
Eski bayramlarda çocuk olmak
Bayram değil seyran değil ne alaka diceksiniz ama , sevgili Deep istedi böyle bir yazı yazmamı. Hafızamı biraz zorlamam gerekecek.
Malumunuz 79 doğumluyum. Çok güzel bir dönemin çocukluğunu yaşadım.
Sanırım 5-6 yaşlarındaydım. Büyük bir avluya bakan bir sürü evin olduğu bir yerde oturuyorduk. Babam yurtdışındaydı o zamanlar. Bir sürü çocuktuk o avluda. Sokaklara yalnız çıkabildiğimiz dönemler. Bayramda ne olursa olsun annem bize hep yeni giydirmeye çalışırdı. Eskiden hiç bir akraba atlanmazdı bayram ziyaretlerinde. Harçlığımızı alır almaz gideceğimiz tek yer vardı. Muhtar Süleyman'ın mahalleye kurduğu dönme dolap. 5-6 çocuk otururdu sandalyelere ve başlardı Süleyman amca çevirmeye. Nasıl mutlu çocuklardık anlatamam. Defalarca binerdik.
Sonra biraz büyüdük ve başka mahalleye taşındık. Babam fırıncı benim bu arada. Mis gibi pideler pişirir. Evlerimiz hep fırına yakın olurdu. Çünkü en sağ kolu hep annemdir. Annem çok yoruldu garibim. Hem fırına hem eve yetmeye çalışırdı hep. Ramazan gelince bizim buraların meşhur kömbesi vardır. Kağke de denir. Çok çok yapılır ve hiç bayatlamaz. Bir kaç aile bir araya gelip, herkes sırayla kendi kömbesini yapardı. Çocuklar için harika zamanlar çünkü uyku yok bol yaramazlık var. Hele bir de kömbe yapımına katılmışsan değmeyin keyfimize. Fırınlarda kuyruklar oluşur, kolay kolay tepsi bulunmaz. Çünkü bildiğin taş fırınlarda siyah kocaman tepsilerde pişerdi bu kömbeler ama eskiden. Babamlar günlerce uyumadan kömbe pişirirdi. Artık herkes hazırına kaçmaya başladı. Dolayısıyla mahalledeki kömbe kokuları da bir bir silinmeye.
Ramazan bitip bayram gelince yine başlardı bayram ziyaretleri. Çok iyi hatırlıyorum kırmızı bir Renault Steyşınımız vardı. Giymişiz bayramlıklarımızı bayram ziyaretlerine başlamışız. Bu arada o kömbe tepsilerinin her birinden ikişer tane almak gibi bir hakkı vardı fırıncının. Babam da evden çıkınca bu topladığı kömbeleri arabanın bagajına koyar gittiğimiz her ziyarette dağıtırdı. Eskiden çok fazla çikolata dağıtılmazdı bayramlarda ama Arabistan'da bir tanıdığı olanın muhakkak revedor kolonyası bulunurdu. Düşünsenize yurtdışından gelmiş bişeye sahipsiniz. Aman allahım o nasıl bir koku. Astımınız falan varsa mazallah.
İşte benim çocukluğumun bayramlarından bana kalan bir kaç anı. Artık bayram denince herkes tatil planı yapıp evden kaçmaya başladı.
Sevgili Deep umarım istediğin gibi bir yazı olmuştur.
Bu arada görseller internetten alıntıdır.
Sevgiyle kalın.
Malumunuz 79 doğumluyum. Çok güzel bir dönemin çocukluğunu yaşadım.


Ramazan bitip bayram gelince yine başlardı bayram ziyaretleri. Çok iyi hatırlıyorum kırmızı bir Renault Steyşınımız vardı. Giymişiz bayramlıklarımızı bayram ziyaretlerine başlamışız. Bu arada o kömbe tepsilerinin her birinden ikişer tane almak gibi bir hakkı vardı fırıncının. Babam da evden çıkınca bu topladığı kömbeleri arabanın bagajına koyar gittiğimiz her ziyarette dağıtırdı. Eskiden çok fazla çikolata dağıtılmazdı bayramlarda ama Arabistan'da bir tanıdığı olanın muhakkak revedor kolonyası bulunurdu. Düşünsenize yurtdışından gelmiş bişeye sahipsiniz. Aman allahım o nasıl bir koku. Astımınız falan varsa mazallah.
İşte benim çocukluğumun bayramlarından bana kalan bir kaç anı. Artık bayram denince herkes tatil planı yapıp evden kaçmaya başladı.
Sevgili Deep umarım istediğin gibi bir yazı olmuştur.
Bu arada görseller internetten alıntıdır.
Sevgiyle kalın.
9 Eylül 2016 Cuma
Mola
Bugün son iş günü. Yoğunlaşmadan yazayım istedim. Malum 9 günlük bir bayram tatili bizi bekliyor. Sonrasında okul açıldığı için bir hafta izin almak zorunda kaldım dolayısıyla iki haftalık bir süre buralarda olamayacağım.
Ödevler bitmedi, sıcaklardan dolayı bol bol oyun oynanmadı ama bir yaz tatilinin daha sonuna gelindi işte. Bu sene sabahçı olacağız. Saatler artık ileri geri alınmayacakmış. Kış gelsin de bol bol uyuyalım beklentileri artık olmayacak. Sabahın karanlığında uyanacak çocuklar. Bir haftalık izinde etüd ve servisi ayarlamaya çalışacağım. Ela için eski kreşimizle konuşacağım. Bakalım umarım herşey yolunda gider.
Herşeyin gönlünüzce olması dileklerimle.
12 Temmuz 2016 Salı
Tatil Dönüşü
İşimi özlemişim. Dokuz gün tatili yedik geldik. Ne mi yaptık? Kayda değer hiç birşey. İlk günler harika bir boğaz enfeksiyonu ve antibıdı zımbırtısı. Klima ile yatarsan olacağı bu. Şu dokuz güne dair yazacak hiç bişey bulamıyorum. Sevgili Deep tatil anılarını yaz demiş ama. Bu bayram anı biriktiremedik sanırım. Aile, dost ziyaretleri o kadar.
En çok annemlere gittik. Kızlar bahçede rahat ediyor. Biz de tabi :)
Bol bol yüzdük.
Bir selfie bile çekemedik. Nedense beceremiyorum. İşte sefil selfie.
Annemin harika kahvaltılarına yumulduk. Selfie yi çeken ben, yine yokum.
Artistik tahteravalli. Babamızın arkadaşı Cumacala yı ziyaret ettik. Onların da üç kızı var. Güzel vakit geçirdik.
Market alışverişi.
Bir artistik poz da abladan.

Çok yakıyor mu bu reis?
Almanya'dan amcamız geldi. Daha pek görüşemedik. İnanın dünden beri ne yazsam diye düşünüyorum. Ancak bu kadar çıktı. Sevgili Deep bu seferlik böyle olsun. Olur mu?
Sevgiler.
En çok annemlere gittik. Kızlar bahçede rahat ediyor. Biz de tabi :)
Bol bol yüzdük.
Bir selfie bile çekemedik. Nedense beceremiyorum. İşte sefil selfie.
Annemin harika kahvaltılarına yumulduk. Selfie yi çeken ben, yine yokum.
Artistik tahteravalli. Babamızın arkadaşı Cumacala yı ziyaret ettik. Onların da üç kızı var. Güzel vakit geçirdik.
Market alışverişi.

Çok yakıyor mu bu reis?
Almanya'dan amcamız geldi. Daha pek görüşemedik. İnanın dünden beri ne yazsam diye düşünüyorum. Ancak bu kadar çıktı. Sevgili Deep bu seferlik böyle olsun. Olur mu?
Sevgiler.
3 Mayıs 2016 Salı
Çoook yorgunum, beni bekleme kaptan.
Aynı başlıktaki gibi. İnanın hiç halim yok. Ne yazasım, ne okuyasım yok. Bir hafta izin aldım, almaz olaydım. Perte çıktım resmen. Çöplük evde yaşıyormuşuz da haberim yokmuş. Utanmasam öncesi sonrası diye fotolar çeker eklerdim. Ama kendimi rezil etmeye ne gerek var?
Cuma günü ofisten çıktım. Ve ben ilk defa bir sonraki pazartesiyi iple çektim. Meğer ofis benim dinlenme alanımmış. Cumartesi giydik Atatürk tişörtlerimizi okulumuzda 23 Nisan bayramımızı kutlamaya gittik. Tören sonrası sınıfça tekne gezisi yaptık. O gün için kızıma pizza sözüm vardı. Gün onun günüydü ne de olsa. Sahilde uçurtma şenliği vardı ama geç kalmıştık, biz de eve geri döndük. Eve geldiğimizde hışımız çıkmıştı. Saat 17:00 olmasına rağmen herkes bir köşeye atıldı. Biraz kestirdik.
Pazar günü rutin babaanne, anneanne gezileri.
Pazartesi sınıfça hazırlanan 23 Nisan kutlaması. Kuzularımız bize şiir okuyup, flüt dinletisi sundular. Sonra sınıfça dışarıda yemek yendi ve parka gidildi.
Ve işte temizliğin başladığı salı gününe geldi sıra. İnanın işe nereden başlayacağımı bilemedim. Ela'yı bakıcıya bıraktım her ne kadar hoşnut kalmasa da ablamız. Cumartesiye evde girmediğim köşe, çekmece, dolap kalmamıştı. Ve benim de ayağıma ağrı girmeye başlamıştı. Sanırım çok fazla ayakta kaldım. Ee oturarak çalışınca hamlamışım artık. Üç gündür sol ayağıma basamıyorum. Nezle midir, grip midir her ne illetse hala peşimi bırakmadı. Nasıl bir sinüs varsa bende artık.
Ama artık kafam rahat, uyuyabiliyorum mesela. Çünkü aklımda yapılacak işler olunca manyağa bağlıyorum. Gece ha bire kafamda kuruyorum. Battaniyeler kaldı yıkanacak, onun için de havaların iyice ısınmasını bekliyorum. Çocuk odasının duvarlarına raf ve askı almalıyım. Ve kitaplığımı düzenlemeliyim.
Pazartesi işe uçarak gelmek istedim. Yoğun bir hafta başıydı ama olsun. Evden az yorulduğum kesindi. Hala yorgunluğumu atabilmiş değilim.
Yarın üçüzlerin doğumgünü. Unuttuğumu farkettim. Bakalım neler yapabileceğiz. Haziranda düğünümüz var. Alışveriş beni bekler. Yapılacak işler hiç bitmez mi? Aklımda yapmak istediğim bir sürü proje var. Bakalım kaçını gerçekleştirebileceğim?
Hayırlı kandiller .
Hepinize tertemiz, mis kokulu, haftalar.
Cuma günü ofisten çıktım. Ve ben ilk defa bir sonraki pazartesiyi iple çektim. Meğer ofis benim dinlenme alanımmış. Cumartesi giydik Atatürk tişörtlerimizi okulumuzda 23 Nisan bayramımızı kutlamaya gittik. Tören sonrası sınıfça tekne gezisi yaptık. O gün için kızıma pizza sözüm vardı. Gün onun günüydü ne de olsa. Sahilde uçurtma şenliği vardı ama geç kalmıştık, biz de eve geri döndük. Eve geldiğimizde hışımız çıkmıştı. Saat 17:00 olmasına rağmen herkes bir köşeye atıldı. Biraz kestirdik.
Pazar günü rutin babaanne, anneanne gezileri.
Pazartesi sınıfça hazırlanan 23 Nisan kutlaması. Kuzularımız bize şiir okuyup, flüt dinletisi sundular. Sonra sınıfça dışarıda yemek yendi ve parka gidildi.
Ve işte temizliğin başladığı salı gününe geldi sıra. İnanın işe nereden başlayacağımı bilemedim. Ela'yı bakıcıya bıraktım her ne kadar hoşnut kalmasa da ablamız. Cumartesiye evde girmediğim köşe, çekmece, dolap kalmamıştı. Ve benim de ayağıma ağrı girmeye başlamıştı. Sanırım çok fazla ayakta kaldım. Ee oturarak çalışınca hamlamışım artık. Üç gündür sol ayağıma basamıyorum. Nezle midir, grip midir her ne illetse hala peşimi bırakmadı. Nasıl bir sinüs varsa bende artık.
Ama artık kafam rahat, uyuyabiliyorum mesela. Çünkü aklımda yapılacak işler olunca manyağa bağlıyorum. Gece ha bire kafamda kuruyorum. Battaniyeler kaldı yıkanacak, onun için de havaların iyice ısınmasını bekliyorum. Çocuk odasının duvarlarına raf ve askı almalıyım. Ve kitaplığımı düzenlemeliyim.
Pazartesi işe uçarak gelmek istedim. Yoğun bir hafta başıydı ama olsun. Evden az yorulduğum kesindi. Hala yorgunluğumu atabilmiş değilim.
Yarın üçüzlerin doğumgünü. Unuttuğumu farkettim. Bakalım neler yapabileceğiz. Haziranda düğünümüz var. Alışveriş beni bekler. Yapılacak işler hiç bitmez mi? Aklımda yapmak istediğim bir sürü proje var. Bakalım kaçını gerçekleştirebileceğim?
Hayırlı kandiller .
Hepinize tertemiz, mis kokulu, haftalar.
24 Ekim 2012 Çarşamba
Bayram Arefesi
Şu anda aşağıdan tıraş olan çocuğun sesi geliyor. Ama öyle böyle değil. Abartısız yarım saat kıyameti kopardı. Yalnız güzel olan şey anne-babasının hiç tepki vermemesiydi. Ben olsam asla kayıtsız kalamazdım. Kendimi biliyorum. Kırpılmış koyun gibi çıkarırdım çocuğu berberden. Ne hali varsa görsün. Varsın tıraş olmasın.
Evet maalesef bugün çalışanlardanım. Burdan patronuma saygılarımı ve en kalbi duygularımı gönderiyorum. Az önce yarım maaş ikramiye dağıttılar diye ona olan duygularımdan vazgeçecek değilim.
Evet maalesef bugün çalışanlardanım. Burdan patronuma saygılarımı ve en kalbi duygularımı gönderiyorum. Az önce yarım maaş ikramiye dağıttılar diye ona olan duygularımdan vazgeçecek değilim.

Bu işi kıvırdım sayılır. Hatta öyle ki, kocacığım: "yapıp yeni işyeri açacak olan arkadaşına gönder satsın" dedi. O derece. Duy da inanma!
Vel hasıl-ı kelam, koca evde yan gelmiş yatıyor, ben çalışıyorum. Adaletin bu mu dünya?
Yarın bayram. Ece koyun keselim diyor. Çocukta korkudan eser yok. Yazık değil mi anneciğim diyorum, onun bunu söylemesi gerekirken. Hem kim kesecek ki? Ben keserim diyor cani ruhlu kızım. Geçen sabah kreşte hayvanları koruma haftasını kutlayan çocuk, akşam eve giderken korkutarak kedileri zıplatıyor. Biz nerede yanlış yaptık bilmiyorum.
Dilerim her gününüz bayram tadında geçsin.
Hayırlı bayramlar.

29 Ağustos 2012 Çarşamba
17 Ağustos 2012 Cuma
24 Nisan 2012 Salı
İki Buçuk Gün Tatil :)
Bu sefer bişey yazmayayım fotoğraf ekleyeyim olmaz mı?
Aktivitemiz ahşap boyama. Henüz bitmedi.




Pazar günü bahçedeydik. Çok güzel bir gündü.
![]() |
Çileklerimiz |
![]() |
Limonlarımız |
Şeftalilerimiz

![]() |
Mandalina ağacımız |
Dut ağacı ama daha geçen sene ekildi. bu sene bize yetmeyecek.

Kırmızı erik ağacı. Keşke yeşil olsaydı


Bakalım doğru düzgün post yayınlamayı ne zaman öğreneceğim? Blogger sayfası da değişmiş. Gözüm aydın.
Herkese iyi haftalar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)