Doğum Hikayemiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğum Hikayemiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2015 Pazartesi

7. AY ELA (Pamuğumun hayatımıza katılış öyküsü)

Madem Ece kızımın doğum hikayesi var, Eloşumun başı kel mi ? -Evet :)

37. haftaya kadar çalıştım. Hatta işyerindeki son haftalarım iğrenç geçti. Kesin işe dönmem diyeceğim kadar kötü ve gergin. Doğum öncesi izinde de evi adam edip, eksikleri tamamlamaya adadım kendimi. Ece de kreşe gitmiyordu artık. 39. haftada doğacaktı Ela. Neden bilmiyorum ama P.tesi, Perşembe ya da Cuma doğum yapmak istiyordum. 12 Haziran Perşembe'ye karar verdik. Çikolatamız hazır, çantamız hazır, evimiz temiz Ela yı bekliyorduk artık. Ece yi beklerken ki akşamdan bir farkla, bu sefer uyudum. Sabah 07:30 da hastanede olmamız söylendi. Saat 07:10 hala evde olduğumuz için eşim pek bir mutlu, söylenmeye başladı. Ona ne oluyorsa. ben doğuracaktım, neydi bu acelesi. Ama olmaz ki. O kayınbabamın oğluydu. Dakik olmak yetmez, öncesinde orda olmalıydı. Her kötü ihtimali düşünmeliydi. Ya yolda bir aksilik olursaydı.

Aksilik çıkmadan vardık biz hastaneye. Nedense bu sefer Ece'de ki gibi rahat değildim. Gergin bir bekleyiş içindeydim. Prosedür gereği sorular, damar yolları, hastane kıyafetleri... Hastane patronun olduğu için , tanıdık personeller, çalışanlar , oda kalabalıktı. Ameliyathaneye girerken de çocuk hemşiresi, anestezi uzmanı hepsiyle muhabbet ediyordum. Ama yine de korkuma engel olamıyordum. Epirural yapıldı. Ayağımı elektrik çarpmış gibi oldu. Bir damar yolu daha açıldı. Çok hızlı serum yiyordum Ece'deyken , dr çıkınca aynaya bakma demişti. Serumlardan şişkin olacaksın. İki koldan serum yiyordum. Kollarım buz gibi olmuştu. Doktorum geldi. Hazır mısınız Nilhan hn diye sordu. Hazır mıydım bilmiyorum. Korkuyorum demiştim. Korkulacak bişey yok dedi ama gerçekten başım dönüyordu. Oysa Ece de çok rahattım. Sakinleştirici yaptılar, bu midemin bulanmasına sebep oldu. Bu sefer kusacam rezil olacam diye tedirgin oldum. Maskeyi çekin kusacam diyordum ama ağırdan alıyorlardı. Allahım insanın elinin kolunun bağlı olması ne kadar kötü. Neyse ucu ucuna yetiştiler de rezil olmaktan kurtulmuştum. Başucumdaki Özlem hn, sağa bakmamı söyledi ve işte kızım ordaydı. Çok çirkin bu kız demiştim, güya kendi nazarımdan koruyordum kızımı. Saati sordum 09:05 dediler ama rapora 09:00 olarak işlendi. Ece'm ile aynı saate doğmuştu kardeşi. Çok üşüyordum. Ece de dikişlerim 20 dk sürerken , bu sefer 40 dk dan fazla sürmüştü. Dr.um sizi nasıl teslim aldıysak öyle teslim etmeliyiz değil mi Nilhan hn diyordu? Çok üşüyordum. Bitti dendi ama benim dişlerim birbirine çarpıyordu. Sıcak örtü bile fayda etmedi. Dışarı çıkardılar bebek hemşiresini gördüm -kaç kilo dedim? 3,100 gr deyince şaşırdım. Çünkü muhtemelen ablası gibi doğar demişti. Kapıda eşimi gördüm. İçeri girince güvenlikle tartışıyordu. Anlaşılan güvenlikçi kim olduğumuzu bilmiyordu. Neyse eşime 5 dk ya geliyorum merak etme dedim. Asansördeydim ama hala zangır zangır titriyordum.

Güya İskenderun'dayız , hava sıcak diye çorap koymamıştım ben çantaya. Hay benim eşek kafam. Ne zaman kendime geldiğimi hatırlamıyorum. Kızımı görmek ne zaman aklıma geldi hatırlamıyorum. Ama gördüğüm zamanki anı hala unutamıyorum. O nasıl bir şeydi. Keşke Ece yi dinleyip adını Melek koysaydık dedim. Beyazlar içinde pembe yanaklı bir melekti karşımdaki. Ağlamıyordu. Hemşire gelip memeye tuttuğunda ablasının tam aksine, hemen emmeye başlamıştı.


Serum yiye yiye yine şişmiştim. Ama sütümün hemen gelmesine yardımcı oldu yediğim serumlar.

Ece ayrı kalamıyordu kardeşinden.
Akşam olduğunda eve bile gitmek istemedi. Zor ikna ettik. Saat 22:00 yi geçiyordu eve gittiğinde ve sabah 07:00 de tekrar yanımdaydı. Babası kılıklı, uyku özürlü kızım.

Bu sefer çok ağrım vardı. Doğuma girmeden 2 damar yolu açılmıştı. Çıktıktan sonra birini iptal ettiler. Diğeri tam elimin üstünde olduğundan bir süre sonra yerinden çıktı. Ağrı kesici yapıldığı için yeni bir damar yolu açıldı. İğne fobim var dedikçe yeni bir damar yolu açılıyordu sanki. Ertesi gün sabah taburcu edileceğimi düşündükleri için damar yolum tekrar çıkartılmıştı ama benim ağrılarım devam ediyordu. Dr da öğlene kadar kalmamı uygun gördü. Ağrı kesici verilecekti. Bu da tansiyonumu düşürecekti ve benim tekrar damardan tansiyon düzenleyici almam gerektiği için bir damar yolu daha açıldı.

Öğleden sonra taburcu olduk. Ama benim ağrılarım, öksürüğüm çok fena. Konuşmak boğazımı gıdıklıyor, bu da öksürmeme sebep oluyordu. Öksürmek ise tam bir işkenceydi, dikişlerle. Ece de hemen ayaklanırken, bu sefer üç gün yattım ben. Kalkmaktan oturmaktan, korkuyordum. Ama en büyük korkum meme uçlarımın yara olmasıyken, bu sefer hiç yaşamadım.

Ve bütün bunlar geride kaldı. Şimdi 7. ayımızı geride bıraktık. Ek gıdalarla aramız çok güzel. Başta ilginç komplolar üreten ablamız artık kardeşini çok seviyor. Okuldan gelir gelmez kokluyor. Annelere evlat kokusu bambaşkayken, abla için ne ifade ediyordu acaba kardeş kokusu?
Ela artık tükürüyor, hala emeklemiyor, banyoyu çok ama çok seviyor, arkamızdan ağlıyor :( , Ela ablasının aksine babacı. Ve çaktırmasa da bu babamızın hoşuna gidiyor. Hatta benim de ;) İşim mi var, aa babası seni istiyor Ela deyip, yapıştıırrr. Yere koyduğumuzda dönüyor. Soyunurken gıkı çıkmıyor ama giyinirken kıyametler kopuyor.

Zaman bana yine yetmiyor. Ece de Ela ya oynattığım oyunlardan istiyor. Onu soydurup giydirmemi istiyor. Ela ablasının kahkahalarına bayılıyor.

İşte böyle böyle büyüyoruz, hepinize güzel bir hafta diliyoruz biz.
Sevgiler



12 Kasım 2010 Cuma

ELİF ECE'NİN HAYATIMIZA KATILIŞ ÖYKÜSÜ



20 Kasım 2008 çantam hazır, evim temizlenmiş , artık minik prensesimizi bekliyoruz. Akşamdan sonra korkumdan hiç bişey yemedim. Saat 22:00 den sonra su bile içmedim. Ama nasıl susadım nasıl susadım anlatamam. Sabahı zor ettik , zaten 2 saat uyumadık heralde. 21.11.2008 Kardeşimin gelip bizi almasını bekliyoruz. Hava kapalı ve yağmur yağıyor. Giderken annemi de aldık ve doğru hastanenin yolunu tuttuk. Saat 07:00 de oradaydık.Doğumhanenin zilini çaldık. Doktorumun adını  ve epidural doğum yapacağımı söyledim. Beni direkt içeri aldılar. Ne olduğunu bile anlamadım. Sadece el salladığımı hatırlıyorum anneme, aşkıma ve kardeşime. İçerde damar yoluydu kan alımıydı evrak imzalamaydı derken 1 saate yakın geçti. Ama bende ne korku, ne heyecan, ne telaş hiç bişey yok. Sadece susamışım. Doktoruma su içip içemeyeceğimi sordum , dudaklarını ıslat dedi sadece. İşkence gibi .. kabul etmedim. 08:00 gibi eşofmanlarımı çıkardım hastane kıyafetini giydim ve doğumhaneye alındım. İçerisi buz gibi. Çoraplarım ayağımda kalsın bari dedim. Doktor çıktıktan sonra bir süre aynaya bakma çünkü çok şişmiş olacaksın dedi aldığım serumlardan dolayı. Gerçekten 10 şişeye yakın serum verdiler. Anestezi uzmanı geldi epidural iğnesini yapacağını söyledi. Sırtımı batikonladı iğneyi yaptı ama hiç bişey hissetmedim. Sonra sonda denilen o iğrenç şey takıldı ıyyyy…  Önüme örtü çekildi. Karnım sallandı ve saat tam 09:00 da kızım bana yukardan el salladı. “hey maşallah okula yazdırın bunu hemen” dediğini duydum doktorun. Gözümden bir damla yaş geldi. Doktora kızımla beraber dışarı çıkmak istediğimi söyledim. Hemen kilosunu sorduğumu hatırlıyorum . Çünkü doktorum bana bebeğin kilolu normal doğum yapamazsın demişti. 4,200 gr doğmuştu minik prensesim.  Dikişlerim 20 dk kadar sürdü. Beni çıkarırlarken kızımı sordum ama maalesef yukarı gönderilmişti. Hem de tesadüfen ordan geçen babam almıştı kuzumu. Çünkü bütün ailemi odama yollamışlardı. Bu sebepten midir bilmem ama dedesinin yeri çok ayrıdır kuzumda. Kuzumun da dedesinde. J Dışarı çıktığımda eşimi gördüğümde gözyaşlarına boğuldum. Ona kızımızı görüp görmediğini sordum. O da ağlamaya başladı.
İşte böyle kavuştuk hayatımızın anlamına.
Hayatımıza Hoşgeldin Mucizem
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...