doğumgünü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğumgünü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2018 Pazartesi

Varan 2 - Evde Kutlama

Allahım nasıl bir haftasonuydu. Üzerimden çöp arabası geçmiş gibiyim. Hala yorgun ve halsiz. Cumartesi sabah kahvaltı sonrası hastane yollarına düştük.  Görünmem gereken doktorlar vardı. Gitmişken Ece nin boynunda kaşınan yeri de gösterince mantar olduğunu anladık. Sinüziti de varmış oh ne güzel. Öğlene kadar işlerimizi hallettik.

Sonrasında market alışverişi ve mutfağa giriş. Başlasın hazırlıklar. Haco hala erken geldi de çocukları oyaladı neyse ki.

Parti için zamanlamayı kötü seçmişim, çünkü hemen hemen herkesin bir planı vardı. Amcamız, halamız gelemedi. Gelemeyenler kesin bana daha sonra misafir olarak dönecekti  :) Babamlar geç katıldı. Kayınpeder daha da geç katıldı. Parti geç başlayınca, hiç gelemeyecek olan kardeşim bile katılabildi gece yarısı olmadan. Mumları geç üfledik. Ela yine eğlendi. Çünkü yine en sevdiği elbisesini giymişti. Daha ne olsundu. En sevdiği kuzeni gelememişti ama yapacak bişey yoktu. Diğer kuzeni Alin ile kavgasız geçirebildiler akşamı en azından.  Kayınvalidem sessizdi, kesin bişeyler vardı. Ve ben yorgunluktan ölüyordum. Çok özeniyorum doğumgünlerini ya da başka kutlamaları dışarıdaki mekanlarda kutlayanlara. Eşim ise hiç hoşlanmıyor. Samimi gelmiyormuş, tövbe tövbe.


Pazar günü sabahtan evi topladım. Her yer sim olmuştu Ela nın kostümünden dolayı. Ve ben yorgunluktan ölüyordum. Neden pazar gününe ertelemiyorsunuz sorusunun cevabı buydu aslında. Çünkü kutlama sonrası ev kalkıp oturuyordu ve onu eski haline getirmek için ertesi günün tatil olması gerekiyordu. Öğlen uyumuşum ve ben kanepede uyumayı çok özlemişim. Ama sarhoş gibiyim. Öğleden sonra kızları biraz avm ye götürdük döndüğümüzde ben yorgunluktan ölüyordum.

Haftasonu bitsindi artık. Şimdiye kadar kutladığımız en kötü doğumgünüydü sanırım. Neyse ki kreşte kutlamıştı kuzum da bu beni biraz rahatlatıyordu.

İşte bir doğumgününün daha sonuna geldik. Oysa daha doğmadık bile.
Sağlıkla mutlulukla kutlanacak nice doğumgünlerine :)

5 Haziran 2018 Salı

Kutlamalar Başlasın!

Efenim bizim soyumuz taa Victorialara dayandığından, tek kutlama kesmez bizi. Serde prenseslik var ne de olsa. Kaç ay öncesinden aldık elbisesini. Elsa da Elsa. Ne prim yaptı Elsa bu arada. Gelene gidene gösterdi elbisesini. Evin her yanı sim oldu ama olsundu önemli olan onun mutluluğuydu. Geçen ay da parti malzemelerini aldık.  Sıra geldi ikramlara. Sarma istiyormuş hanımefendi. Verdik siparişi anneanneye. Patlamış mısır da tamam. Bir çeşit kurabiye de yaptık mı oldu bu iş.

Normalde 12 si olan doğumgünümüzü karne öncesine aldık. Çünkü  karnelerden sonra çoğu öğrenci yaz tatiline ayrılacakmış. Diğer sınıflarla birleştirilecekmiş kalan öğrenciler. Biz de öyle olmasın, kendi sınıfıyla kutlasın diye erkene aldık partimizi. Kaç aydır geriye sayım yapıyorduk zaten, erken olması kuzumun işine gelirdi.

Pazartesi izin aldım, evdeki temizlik için. Ece yi anneanneye bıraktım çünkü temizlikten hoşlanmıyormuş evladım. Sanki ben bayılıyorum. Derken pazar gecesi kabusum oldu. Ela nın burnundan iki kere kan geldi. Sabaha kadar ne senaryolar, planlar döndü durdu beynimde. Doğumgününü iptal etsem mi, yardıma gelen ablayı iptal etsem mi, annemi arasam başında mı duysaydı....

Kızımın beklediği gün gelmişti. İptal etmeyecektim hiçbir şeyi ama motoru takacaktım. Abla işi erken bitirecekti, parti biter bitmez de soluğu hastanede alacaktık. Görünürde bişey yoktu , tahlil verdik, tansiyon ölçtürdük. Geç gittiğimiz için sonuçları alamadık. Hatta burun kanamasına o kadar odaklanmıştım ki, parmağındaki iyileşmeyen dolamayı göstermek aklıma bile gelmedi. Sonra da onun için kızdım kendime.

Tahlillerde burun kanamasını tetikleyen bişey çıkmadı şükür. Pıhtılaşmaya bakıldı, hemograma bakıldı sonuç iyiydi. Ama demirimiz eksikmiş. Takviye verildi. Kılcal damarları daraltsın diye pomad ve bir fısfıs. Bir daha kanarsa da kbb ye yönlendirip lazerle yaktıracakmış. İnşallah gerek kalmaz.

Dönelim partiye. Kuzum çok eğlenmiş. Anlata anlata bitiremedi. Hepsi sarmalara saldırmış. Annemle babamdan allah razı olsun. Pinyatayı Ela patlatmış. Dans etmişler derken varan - 1 TAMAM.

Darısı cumartesi günü evde kutlayacağımız doğumgününe. Onu da atlattık mı tamamdır.


Haydi herkese iyi haftalar.


1 Haziran 2018 Cuma

Mayıs - 3 Yıl Sonu Gösterisi

Mayıs bitti ama Mayıs ayının icatları bitmedi.

Ela Hanımın yıl sonu gösterisi var daha kayıtlara geçmesi gereken. Çok fazla ek derse katılmıyor Ela kreşte. Sadece zumba kursuna gidiyor. Dolayısıyla yıl sonu gösterisinde toplu koro ve zumba gösterisinden başka bir sunuma katılmayacak.

Ramazandan dolayı bütün okullar gösterilerini yetiştirme yarışındaydı ve hepsi hafta arasındaydı. Dolayısıyla tüm bu etkinlikler hep birer saat erken çıkmamı gerektirdi.

Ece'nin ilk gösterisini hatırlıyorum da, salya sümük izlemiştim. Şimdi artık sadece gözlerim doluyor :)
Ben cep telefonuyla yapışık yaşayan biri olamadım. Bir ara videoya çekmeye çalışırken kızımı izlemeyi kaçırdığımı farkettim. Hemen kapattım telefonu ve gösterinin tadını çıkarmaya başladım. Müziğe eşlik ettim, güldüm onların komik hallerine, alkışladım. Dolayısıyla çok fazla fotoğraf ve video çekemedim.






Mayıs ayı yıl sonu gösterisiyle son bulmadı. Ayın 26 sında Uras'ın doğumgününü kutladık.



Daha sonra 28 inde Ece'nin okulda Midas'ın Eşek Kulakları adlı tiyatro gösterisi vardı.  15 dk olsa da güzel bir gösteriydi. Eskişehir turunda, Beypazarı'na giderken geçmiştik Gordion antik şehrinden. Midas'ın tümülüsünün yanından. Ece bu tiyatro oyunundan dolayı tüm efsaneyi biliyordu. Seviyorum çocukların böyle sanatsal etkinliklere katılmasını, sunmasını. Özgüvenleri gelişiyor bana göre. Hatta bazen patlıyor.



Şimdi Haziran ayının etkinliklerinde, karne ve doğumgünleri var. Bir de şu temizlik listesini kafamdan çıkardım mı benden iyisi yok.

Telefonumdaki not listeleri; haftasonu yapılacaklar, marketten alınacaklar, gidilecek yerler, doğumgünü menüleri diye uzayıp gidiyor.

Herkese iyi hafta sonları.
Sağlıcakla kalın.

23 Mayıs 2018 Çarşamba

Mayıs -1 Bahar Şenliği

Mayıs ayı baya ekşınlı bir ay olarak başladı. Ve tabi bunun yanında baya giderli :)

Efenim aya eşimin kuzeninin düğünü ile başladık. Hem de üçüzlerin doğumgünü ile aynı gün. Doğumgününden yırttık böylece. Benim bildiğim kadarıyla bloğumu bilen kimse yok yakınlardan, akrabalardan. Dolayısıyla düğünü eleştirebilirim. Gördüğüm en soğuk düğündü heralde. Gelin kendi havasında, damat kendi havasındaydı. Oynayan kimse yoktu. Bu benim gibi oynak biri için kötü bir olay. Ortam gergindi. Böyle organizasyonlarda, yani masa ve oturma düzeninde hep benim yerim kayar, birileri gelir yerime oturur ya da masaya hep eğreti otururum. Kuzeni üçüzlere süpriz yapıp düğünde bir pasta ile kutladı üçüncüsü olmasa da diğer ikisinin doğumgünlerini. Davete icabet görevimizi yerine getirip, çok geç olmadan eve döndük.






Gelelim ilk pazar gününe. Kreşin uçurtma şenliğine ve kahvaltı organizasyonuna davetliydik. Gidip gitmemekte kararsızdık. Hava bulutlu yağmasından korkuyorduk. Ama gözümüzü kararttık ve katılmaya karar verdik. İyi ki de gitmişiz. Çok güzel bir etkinlikti. Çocuklar değil biz de çok eğlendik.























 Önce rüzgar yoktu ama daha sonra gökyüzü uçurtmalarla doldu. Çocuklar değil ama tüm veliler uçurtma uçurdu. Maske boyamalar, çizgi film karakterleri, çuval yarışı, halat çekme. Hepsi çok keyifliydi. Ama çocuklar en çok kumla oynamaya bayıldı. Mekan deniz kıyısındaydı. Ve bu çocuklar için cennet gibi bir şeydi.


























Bir de bu yaralar çıktı Ela'nın parmaklarında. İşaret parmağındaki dolama hala tam olarak iyileşmedi. Yüzük parmağındakiler kurudu şükür.
















Bir sonraki post konumuz mezuniyet. Kızlarım ilerde bu yazdıklarımı okuyacaklar mı acaba? Ben ara ara eski yazılarıma bakıyorum.
Ece nin yazılıları var iki haftadır her gün. Maşallahı var kızımın.

Son olarak Yıldızlı Şarkılar ı dinleyin efenim.

Sağlıcakla kalın.


27 Şubat 2018 Salı

4 onluk- 1=Ben

Efenim hönküre hönküre , öksüre öksüre 39 yaşıma giriyorum. Yine yağmurlu bir salı günü doğmuşum anamdan, akşam 5 sularında :) Hastalık olmayaydı iyiydi.

Yaş almak beni korkutmuyor. Triplere girmiyorum. Kızlarım büyüyor, onlarla birlikte ben de büyüyorum. Bilakis her yaşımın bana kattığı güzellikler, değerler var. Bu yaşıma, ortaokuldan sonra (düşünün aradan kaç bin yıl geçmiş) tekrardan küt saçımla girdim mesela. Kendimi çok beğendim bu halimle. Boşuna ertelemişim bunca yıl saçlarımı kesmeyi.  Sonraa, evin dağınıklığını, temizliğini daha az kafaya takmaya başladım sanki. Yani takıyorum ama eskisi kadar değil. Başka birşey de gelmiyor aklıma. Bunlar mıymış sadece bana katılan şeyler ???

Kızlarım zaten ömrümün bana verdiği en güzel hediyeler. Rabbim bana hayat arkadaşımla ve prenseslerimle yaşlanmayı nasip etsin. Onların büyüdüklerini, kendine güvenen, haklarını sonuna kadar savunan, azimli, istikrarlı, merhametli, koruyup kollayan, başkalarına muhtaç olmadan işlerinde mutlu, hayatlarında mutlu oldukları günleri görmeden ölmem inşallah. Kendim için de bişeyler dileyeyim yeni yaşımdan. Zayıfladığım, daha çok gezdiğim, ürettiğim daha az gamlı bol kahkahalı bir yaş olsun lütfen. 

Profildeki yaşımı da düzelteyim. İş arkadaşlarımdan gelen, görmemişin çiçeğiyle olan pozumu da bırakıp gideyim. (Kocamdan çiçek mi? Gelmedi anacım. Neymiş dün ona iş çıkışı verdiğim iki iş, çiçekçiye gitmesine engel olmuş. Çünkü çiçekçiye telefonla sipariş verilmez ki. Hayret bişeysiniz.)

İyi ki doğmuşum ben.


28 Kasım 2017 Salı

Bu aralar

Bu aralar, gergin geçiyor. Evde, iş yerinde sürekli bir gerilim var. İş yerinde bir finans müdürümüz var ki, düşman başına. İnsan patrondan korkmayıp böylesi insanla çalışmaktan korkar mı? Ayaklarım geri geri gitmeye başladı tekrar. Nasıl egodur, nasıl bir zavallılıktır. Bütün gün ofiste onun sesi. Herkese, herşeye bağırabilir. Bloğum da deşifre olursa, ayvayı yediğimin kanıtıdır. Artık evden yazarım.

Ev deseniz Elif Ece'nin tripleri yetiyor. Kızım inanılmaz ergen havalarında. Evlat olsa sevilmez kıvamına doğru hızla ilerliyor. Herşeye mi muhalefet olunur, herşeye mi cevap verilir, herşeyden mi nefret edilir.... bu liste uzar gider. Daha bu sabah montu yüzünden kavga ettik. Beğenmiyormuş efendim montunu. Geçen sene aldık, ve emin olun daha iki defa giyilmedi. Neymiş rahat değilmiş, ağırmış. Ah benim şapşik kızım, geçen sene alırken aklın nerdeydi? Montunu beğenmiyorsan böyle git dedim, gerçekten de üstündeki incecik sweatle gitti. Ya sabır.

Dün akşam dolaplarını düzeltiyorum sıpaların. Bana gelmiş ukala bir şekilde diyor ki, kitaplığımı sen düzeltiyorsun madem, flütümü bul. İşte flüt burda masanın üstünde dedim ( yani gözünün önünde), neden burda ki dedi. Ve bunun gibi daha nicesi. Ergenlik gümbür gümbür geliyor ve ben bununla nasıl başedeceğimi bilemiyorum.

Ela deseniz sadece gazla çalışıyor cimcime. Hırka giymek istemez, yemek beğenmez, eline ne gelirse gelsin affetmez (fırlatır), dakikalarca inleyebilir, evde hep onun istediği olduğundan abla onu pek sever ( yalnız yakalasa hayatta affetmez)..vs ( Biliyorum sürekli Ela'nın istediğinin olması, ağlayarak istediğini yaptırması doğru değil, ama öyle yüksek sesle bağırıp ağlıyor ki, yakında oy birliğiyle bizi apartmandan kovarlarsa şaşırmam. Ayrıca sesi tahammül edilecek gibi değil. Çoğu zaman ilgisini dağıtabiliyoruz ama her zaman başarılı olamıyoruz. Sanırım tahammülsüzüz.)

Bu ay maaşlar yetmedi, eksi hesaba geçtik. Bu da beni geriyor.

Ayrıca dedem de kötü. Zaten yatalaktı. Annemle teyzem bakıyor kendisine. Ama son günlerde hiç bir şey yemiyor ve içmiyor. Annemler İzmir'e gideceklerdi, kardeşimin yanına, iptal ettiler.

Akşamları uykum erken gelmeye başladı, oysa kızlar uyuduktan sonra sessizliğin tadını çıkarmak istiyorum ve buna da geriliyorum.

Galiba bu aralar pek bir gerilesim var.




Soldan say Ceren, Dila, Nil, Ela, Elifim ve Yeşim


Not: Fotoğrafların konuyla alakası yoktur. Haftasonu kutladığımız doğumgünü partilerinden anı olarak kalması için eklenmiştir. Gündüz gördüğünüz 4,5 prensesle arkadaş partisi ve akabinde akşam da aile ile ayrı bir kutlama yapılmıştır. Annenin ayaklarına karasular inmiştir. Ama  kızının mutluluğu görülmeye değerdir.

21 Kasım 2017 Salı

İlk göz ağrım

Canım, meleğim, ilk göz ağrım,

9 yaşına girdin bugün. Sen bana anneliği tattıran, sana sahip olmak için beni ağlatansın. Rabbimin bana armağanısın. Ben ise senin çocuk olduğunu unutup, senin hem büyümeni bekleyen, hem büyümenden korkanım. Ela'yı hala kıskanıyorsun, bazen aynı davranışları sergiliyorsun. Bunları görünce "büyü artık" diyorum ama içten içe ergenliğinden de korkuyorum. Ve sanırım sen artık bir ergensin.


Sen çok güzel bir ablasın. Bazen benim gibi agresif davranıyorsun ama biliyorum sen benim aynamsın. Ela senin gibi bir ablaya ve biz senin gibi bir yavruya sahip olduğumuz için çok şanslıyız.

Sorumluluklarının bilincindesin. Derslerine çok güzel çalışıyorsun, beni hala hep yanında istiyorsun. Ama dağınıklığın kime çekmiş hiç bilmiyorum. Azla ikna olan, ve anlayışla karşılayan güzel yavrumsun. Çok duyarlısın. Kardeşinin sınıfındaki suriyeli çocuk için, onun geldiği sevgi evlerindeki çocuklar için sürekli sorgulayıp, gözyaşı dökecek kadar güzel yüreğin var senin. Evde bir hayvan beslemek istiyorsun ama alerjin buna müsaade etmiyor maalesef.

Hala aşçı olmak istiyorsun. Ne olursan ol mutlu ol meleğim. Rabbim kötüleri, kötülükleri uzak tutsun tüm çocuklardan ve sizden güzel kızlarım. Ayağınızı taşa değdirmesin.

Ömrünün cefası benim, benimkinin sefası senin olsun kuzum.

İyi ki doğdun, iyi ki varsın, iyi ki benim kızımsın.

Annen.



12 Haziran 2017 Pazartesi

Bugün Günlerden ELA

Üç sene önce bugün saat 9 da girdin hayatımıza benim sarı şekerim. Anneliğimi taçlandırdın, babana baba olduğunu hatırlattın, Elif Ece'ye ablalığı tattırdın. Hala her gören benim kızım olduğuna inanmıyor. Çoğu zaman bakıcın olduğunu söylüyorum. Ablanın bana olan düşkünlüğünün tersine sen tam bir babacısın. Emzirebilse, emin ol onu da babandan isterdin. Ablanda neye uğradığını şaşıran baban , senin sayende babalıkta level atladı. Vallahi ben halimden memnunum. Çok inatsın, aynı zamanda çılgın. Dans etmeyi seviyorsun ve hala herşeyi ağlayarak yaptırıyorsun. Çok sıcak kanlısın ama bu durum hoşuma gitmiyor haberin olsun. Her kollarını açana sarılmak zorunda değilsin, ya da öp beni diyeni öpmek. Geceleri hala uyanmadan sabaha kadar yattığın gecelerin sayısı bir elin parmağını geçmez. Bu sene altını bağlamadan yatmaya başladın. Güya büyümüşsün, ama hala her sabah çarşaf pike alez giriyor makineye. Bakalım nasıl aşacağız bu durumu?



Bizde klasik doğumgünleri cumartesileri kutlanır. Hafta arası çalışanlara ızdırap olmasın, bana da evi toplamaya zaman kalsın diye. Ama bu sene nedense çok yoruldum ve kutlamadan bişey anlamadım. Yine doğru düzgün bir fotoğraf çekilmedim, çekilmedik. Şunu anladım ben çok çocuğu idare edemiyorum, çabuk geriliyorum. Sürekli su içmeleri gelir, pastanın belli bir yerini göze kestirir-ki orası emin olun ulaşılmak için baya bir pasta dağıttıktan sonra gelinecek bölgedir. Bütün mutfak dolabındaki tabaklar bardaklar aşağı iner, çatallar yetmez. Evin girilmedik odası kalmaz. Normalde beklenen bişeydir bu ama, çok yorulduğumdan mıdır nedir bu sefer gerçekten isyan ettim. Kağıt bardak tabak olayını da denedim, pek bişey farketmedi. En iyisi dışarıda kutlamak gerçekten. Herkesin ruh sağlığı için :)

Gelelim pastaya, Allahtan Ela küçük. Bu sene pastasını Hello Kitty'li istedi kuzum. Ama pastamızın üzerindeki Hello Kitty nereliydi anlayamadık. Ben evde çizsem daha güzelini çizerdim kesin. Ela mutlu oldu mu, oldu. Ama bu da canımı sıkan mevzulardan biriydi. 

Neyse bu hafta ofis baya yoğun olacak. Yurtdışından misafir ağırlayacağız. Onun da stresinden olsa gerek, fazla duygusala bağlayamadım. Bu da iki arada bir derede yazılmış bir doğumgünü yazısı olsun.

İyi ki doğdun MELEĞİM. Şansın, bahtın açık, sağlığın, neşen daim olsun. Sevdiklerin ve sevenlerin hep seninle, kötüler, kötülükler senden hep uzak olsun.

İyi haftalar.

27 Şubat 2017 Pazartesi

Haftasonundan

Neredeyse 20 gün olmuş yazmayalı. Hem ne yazacağımı bilemedim, hem de elimdeki kitabı bitirmek için bloglara girmedim. Çünkü bir girdim mi çıkamıyorum. Resmen kendimi kaybediyorum bloglar arasında.

Bir kitap ki, yılan hikayesine döndü.





Kitabı yarım bırakmamak için resmen cebelleştim kendimle. İki defa başa sardım. Okuduğum ilk Orhan Pamuk kitabı. Başka bir kitabını okur muyum bilemiyorum. Farklı bir son bekliyordum. Kitabı elimden bıraktığımda, tekrar elime almam için hiç bir sebep sunmuyordu kitap bana.
Doğu - batı sentezi demiş bana göre alakası yok. Tarihle ilgisi yok. ' Ben neden benim?' sorusuna yanıt aranan sayfalar gerçekten güzel kurgulanmıştı. Çoğu zaman kişileri karıştırdım. 
Değişik bir kitap. Tavsiye eder miyim? Hayır.


Aynaya bakarken nasıl görünüşünü seyrediyorsa insan, kendi düşüncesinin içine bakarak da özünü seyredebilirdi. (Sayfa 57 - YKY)
Sonraları, yaşamak için hikayeler uydurduğum yıllarda, hikayeler uydurmak için yaşamayı düşleyen bu adamı hatırladım. (Sayfa 17 - YKY)
 150 sayfalık kitabı bitirmem 1,5 ay sürdü. Rezalet bir durum anlayacağınız.

Bu aralar akşamları örgü örmeye çalışıyorum. 2013 yılında başlamış olduğum bu battaniyeyi tekrar elime aldım. Ozan için örmeye başlamıştım, şimdi kardeşi dünyaya gelecek inşallah ona yetiştirebilirim.  :) Tembelim biliyorum. Kenarını örüyordum 4. sırada beğenmediğimi farkettim ve tekrar söküp başladım. 

Cumartesi günü ise beni bir süpriz bekliyordu. Normalde bugün olan doğumgünümü bizimkiler organize olmuş cumartesi kutlamaya karar vermiş. Herkes bişeyler hazırlamış gelmiş. İmece usülü bir doğumgünü partisi harika oldu açıkçası. İkramlar on numaraydı. Eşimin benim için sipariş verdiği pasta da onu bir süpriz bekliyordu. Pastacı, arkadaşımız olunca içine kendi duygularını katmış.  :) Üzerindeki mesaj hiç eşime göre bir şey değildi. Hepimiz gülmekten yerlere yattık. Artık 38 olduğuma göre profilimi de düzelteyim bir ara :)



Misafirlerimiz gittikten sonra asıl süpriz geceymiş. Hemen aklınıza muzur şeyler geldi di mi :) Maalesef Ela rahatsızlandı. Gece istifra etti. Üşüttü galiba. Aksırmalar, tıksırmalar. Bütün gece babayı yatırmadı.

Pazar uyandığımda ben de kendimi iyi hissetmiyordum ama kendimizi dışarı atmazsak ev hali çekilecek durum değildi. Kahvaltımızı dışarda yaptık. Ela bir şey yemese de açık hava, güneş iyi geldi. Sonra sahile çıktık. Uçurtmamızı uçurduk. Ama Ela halsizdi biz de daha fazla yormadan eve geçtik. Güzel bir duş ile uykuya daldı kuzum.

Bugün de burun akıntısı hafif ateş devam ediyor. Kaderin cilvesi ben ofiste, o evde. :(

Çiçeklerim gibi güzel geçsin gününüz.
Herkese sağlıklı, mutlu haftalar.






21 Kasım 2016 Pazartesi

Bugün günlerden ELİF ECE

21 Kasım 2008. Hoşgeldin 8 yaş.
Bugün gibi gözlerimin önünde herşey. Hastaneye gidişimiz, ameliyathane, seni ilk görüşüm, doktorun yukardan sana el sallatması... Senin gelişinle aile olduk biz. 
Çok uslu bir bebektin. Hiç bir konuda beni yormadın. Emziği kendin bıraktın, emmeyi bırakmayı hemen kabullendin, biberonla aşk yaşıyordun ama onu da iki yaşında çözmüştük. Hala yanımda yatmaya bayılıyorsun. Hep dibimde bitiyorsun. Kardeşinden sonra sana çok vakit ayıramadım biliyorum ama sen kıskanıyorsun diye onunla da ilgilenemiyorum kıskanç böcüğüm.

Artık kocaman bir ilkokul 3. sınıf öğrencisisin. Yolun açık, başarıların daim , sağlık , huzur, mutluluk hep yanında olsun prensesim. 



Hiç tek başına pozun olamadı biliyorum ve sen de buna içerlendin ama napalım. Pasta ve mum görüp kayıtsız kalan bir çocuk tanıdın mı sen hiç? Bunlar da senin kuyrukların :)

Doğum günün kutlu olsun MELEĞİM. 

13 Haziran 2016 Pazartesi

2 yaş geldi hoşgeldi

Çılgın demiş miydim :)
Evimizin Sarı Fırtına'sı, Çaki'si, Huysuz Virjin'i , aynı zamanda şekerliği, boncuğu, pamuk helvası, sarı papatyası, güzel kızım Ela'm 2 yaşına girdin. Zaman çok hızlı geçiyor.12 Haziran saat 09:05 te katıldın dünyamıza ama 09:00 diye girdi kayıtlara, aynı ablan gibi. Artık bıcır bıcır konuşuyorsun, bir şeyin ne olduğunu kırk defa sorabiliyorsun. Çılgın olduğunu söylememe gerek bile yok.
Kendi başına yemek yiyor, arızasız uykuya dalabiliyorsun. Ama hala beni yanında istiyorsun. Geceleri uyanıp, su şişeni alıp bizim yatağa geliyorsun, her sabah bizim yatakta uyanıyorsun. Müziği çok ama çok seviyorsun, kendi kendine eşlik edip , ezberleyebiliyorsun. Dans etmek tam sana göre. İçin kıpır kıpır. Trambolini ablana almıştım ama üstünden inmiyorsun, ablana sıra vermiyorsun :) Hala babana aşıksın. Gözünü açar açmaz onu soruyorsun. Sabah güne dondurma yiyerek başlayabiliyorsun. Evde içine dalmadığın dolap kalmadı. Sadece buzdolabına çözüm bulamıyorum. Sana yemen için ne veriyorsam ablan için de aynısını istiyorsun. Ama bazen de kedi köpek gibisiniz.Gezmelere doyamıyorsun.
Dilerim bu keşifçi, araştırmacı, sporcu kişiliğin hep devam eder. Müzik kulağın çok iyi hayatına ritim katmayı da unutmazsın inşallah. Ablanı her daim sev, ona hep sevgiyle sarıl. Umarım benim hayatımdaki kızkardeş eksikliğini siz sonsuza kadar hissetmezsiniz. Birbirinizden sırtınızı, omzunuzu, sevginizi eksik etmezsiniz. Sağlık, mutluluk, başarı, sevgi her daim yanında olsun güzel kızım. Sana güneş diyorlar ya, güneşin hiç solmasın güzel yavrum.

Seni çok seviyoruz, iyi ki doğdun, iyi ki bizim kızımız oldun. Nice güzel yıllar senin olsun.

Sendromlarla birlikte geldi 2 yaş. Artık herşeye ağlar duruma geldik, bağırmalar da bonusu. Ramazana denk geldi bu sene doğumgünümüz, biz de klasik her zaman yaptığımız gibi, çalışanları ve dinlenmeyi düşünerekten cumartesi akşam kutlamayı uygun gördük.
Kostümümüz ablamızın kreşteki ilk yılsonu gösteri kıyafeti. Sarı kızıma yakışacağını düşündüm. O da çok sevdi zaten. İki çocuğun hemcins olması ne büyük nimetmiş :) ( Cimri gördüm kendimi )
Alin üflüyor Ela bakıyor :)
Bu sene çok bir hazırlık yapamadım nedense. Sağolsun annem, kayınvalidem, yengem de birşeyler yapınca masa ikramlarla doldu. Eloşum oynamalara zıplamalara doyamadı. Pastamızı ailemizin çizgi film karakteri Prenses Sofia lı olarak yaptırdık. Zira ailecek çok seviyoruz kendisini. Yeğenim Alin'i tutmak zorunda kaldık pastadaki mumları üfleyebilmek için. Çünkü maşallah üfürüğüne kimse yetişemedi :) Yine ailemizle kutladığımız güzel bir doğumgünü oldu.

Akşam Ela'yı uyutmak için yanına uzandığımda aklıma iş arkadaşım geldi. Sizden dualarınızı isteyeceğim. İş arkadaşımın bebeği doğum esnasında oksijensiz kalmış. Beynin hasar gördüğü söyleniyor. Hipotermi cihazına bağlı, bazen solunum sıkıntısı yaşıyor. Bu günlerde bir test yapılacak. İyi çıkması için dua eder misiniz? Dilerim o da çocuğunun nice sağlıklı yaşgünlerini kutlar.

Yarın iki yaş aşılarımız var. Şimdilik bizden bu kadar.

Sevgiyle kalın, iyi haftalar.
Alin yine üflüyor :)
Not: 14 kg, 90 cm. Aşılarımız bitti ve hiç ağlamadı kuzum.

6 Mayıs 2016 Cuma

Bulamaç, bulamaç nereye kadar?

Eluşkam tamı tamına 23 aylık oldu. Tam bir sıpa kadar işte. Gelecek ay doğumgününü kutlayacaz.16 tane dişi var. Derdini anlatabiliyor. Çok muzur. İstediklerini , istemediklerini çok rahat söyleyebiliyor. Fırça kayıyor. Yani artık kreşe başlasak gözüm arkada kalmaz.

Gel gelelim bizim sorunumuz kahvaltı. Yani benim sorunum. Bakıcımız kahvaltısını hala bulamaç halinde veriyor. Ecem hiç yemedi bulamaç. Haftasonları bizbizeyken ben bulamaç vermiyorum Ela'ya. Ama bakıcımızın bahanesi de bulamaç yapınca herşeyi yiyor. Cicibebe, bal, süt, haşlanmış yumurta, peynir bunların hepsini ezip kaşık kaşık yediriyor. Sizce doğru mu yapıyor? Yani ben haftasonları tabağına, kızarmış yumurta, domates, yeşil zeytin koyuyorum. Ve çok güzel yiyor. ( çok çok güzel değil ama yiyor işte)  Ben artık normal kahvaltı yedirmesini istedim. Artık peynir yemiyor, süt içmiyor. Haşlanmış yumurta hak getire. Kızarmış yumurta bazen bir kaç lokma. Balın da yüzüne bakmıyor.

Yani herşeyi yedirebildiği için bulamaç yedirmeye devam etmeli mi? Yoksa yeter artık , kocaman olmuş, önüne kuzu koysan yer, ne bulamacı mı?

Bu arada ayın 4'ünde üçüzlerimizin doğumgününü kutladık. Hayatımda gördüğüm en muzur kardeşler. Ömrünüz uzun, sağlıklı, mutlu, başarılı olsun inşallah. Sizi seviyorum.

Yarın okulumuzun anneler günü kahvaltısı var. Sabah oraya katılacağız. Öğleden sonra iki arkadaşla bizde buluşup hem kaynatacağız, hem kısıra gömeceğiz.

Pazar günü malum, anne ziyaretleri.

Anneler günümüz kutlu olsun.

Mutlu haftasonları.

15 Haziran 2015 Pazartesi

Prenses ELA, 1 yaşında

Sabah bir yaş aşılarımızı olduk hemi de üç tane. Çok ağladı boncuk gözlüm.

Cumartesi günü bütün aile kutladık kuzumun doğumgününü. Hediğini de  yaptık, yedinci dişten sonra :) Olsun en azından içimde kalmadı.



Önüne kitap, makas, tarak, ayna, küpe, tablet, kalem, para koyduk. Benim kızım hem aynayı hem de tarağı seçti. Geleceğin güzellik uzmanı karşınızda :D

Böyle günlerde ben foto çekemiyorum maalesef. İkramlar, misafirler, çocukla ilgilenirken elimde makine bişeyler çekemiyorum. Bunları yine görümcemin facesinden arakladım.

İkramlarımız boldu , ama kimsenin masayı çekmek aklına gelmedi :D Oysa Ece'm dakikalarca uğraşmıştı masayı süslemek için. Bu arada eşime doğumgününde aldığım tel. arıza yapınca telefonumu ona verdim. Telefondaki birkaç pozu da ekleyemiyorum.


Yengesinin facesinden çalınan bir kare daha :)

Ece kızımın karnesini de tel.la çekmiştim. Karnemiz çok iyi maşallah. Dilerim eğitim hayatı boyunca başarı , azim, merak hiç yalnız bırakmaz kızımı. Ece , Eluşka için çok iyi bir rol model olacak bence.

Şimdilik bu kadar sevgili blogcum. Umarım Ece kızmaz karnesini eklemediğim için. Fotoğrafçıda çekildiğimiz fotoları da eklerim belki daha sonra.

Sevgiyle kalın.
İyi haftalar.

12 Haziran 2015 Cuma

Eluşkam

Pamuk helvam, sarı kafam.

Geçen sene bugün ameliyathanede bu saatte doğum işlemleri başlamıştı. Korkuyordum bu defa. Ablanı doğururken ki gibi sakin değildim bu sefer. Sakinleştirici yapılınca midem bulandı. Başım döndü. Korkum arttı. Ama 5 dk sonra sağ tarafa bak denildiğinde seni gördüm. Buruş buruş bembeyazdın. Ne gördüğümü tam hatırlamıyorum korkumdan. Çirkin bu kız demiştim sadece.

Çok güzeldin. Pamuk gibi. Seni görünce ağrılarımı kısa süreliğine unuttuğumu hatırlıyorum.

Bir sene geçti meleğim. Şimdi her görenin dönüp baktığı bir bebeksin. Hala benim kızım olduğuna inanmıyorlar. Ben de üvey annesiyim diyorum.
Ablanla kıyaslarsak, ablan bir kaç kelime çıkarıyordu bir yaşında, bir kaç adım atabiliyordu. Ama sen hala agucuk gugucuk, elimi bırakmaya korkuyorsun. Ablan gibi sen de emeklemeden sürünerek ulaşıyorsun her yere. İştah konusunda yarışırsınız maşallah. Kilo konusunda kime çekmişsin bilmem. Halbuki biz ailece dal gibiyiz kuzum :)
Ablan emziği altıncı ayda kendiliğinden bırakmıştı sen aşk yaşıyorsun. Ama ablan biberonla ayrılmaz bir ikiliyken, sen gördüğün yerde kaçıyorsun. Memeyle oynayarak yatıyorsun. Bu nasıl bir fanteziyse artık. Bir de ısırıyorsun sıpa, gözümün içine baka baka.

Acayip bir gurmesin, kağıt ve terlik konusunda. Bir de geçenler de pişik kreminin tadına bakmakla son noktayı koydun haylazlığa.

Müziğe karşı çok ilgin var. Kapı gıcırtısına kıvırıyor, el çırpıyorsun. ( aynı babası :P)

Artık yoğurdu çok seviyorsun. Çok şükür yemek seçmiyorsun.
Bir kahkaha duysan ağzını kocaman açarak, hemen sen de eşlik ediyorsun .
Çok çabuk geçti bir sene. Çok hızlı büyüdün ve ben yine her anına tanık olamıyorum. Bu vicdan azabım hiç dinmeyecek biliyorum.
Ama yine de iyi ki doğurmuşum seni minik kuşum.

Doğumgününü ve diş buğdayını yarın kutlayacağız. ( Diş buğdayını ablana yaptım, sana yapmasam olmazdı.)

Gülen yüzün hiç solmasın, bahtın, yolun açık olsun yavrum.
Ailemize neşe getirdin.

Seni çok seviyoruz.

Not : Fotoğraf ekleyemiyorum. Yarın ki kutlamalarda geçsin bol bol eklerim inş.


2 Mart 2015 Pazartesi

Yaş 36

Kızım bile farkında zamanın çok hızlı geçtiğinin. Anne ne çabuk cuma oluyor diyor her hafta. Sen bir büyü, o zaman görürsün haftalar değil yıllar kovalarcasına geçecek.

Ben her sene kutlamak istemedikçe, bir şekilde bir kutlamanın içinde buluyorum kendimi. En çok Ece seviniyor kutlamalara. Kızım bayılıyor, misafire, ikramlara, hazırlıklara. Ben sürmedim ama o sürdü ojesini mesela.

Uzun lafın kısası 30 olacağıma bile inanmazken, 40 a doğru yol alıyorum artık. Ama mutluyum. Dünyalar güzeli kızlarım var, sağlıklıyız, eşim, can yoldaşım hep yanımda. Bin şükür. Üzmüyorsunuz beni yıllar, haberiniz olsun.

Yılbaşında ilk selfie denemem. Ece yi zor sığdırdım kadraja. Hala da beceremiyorum selfie çekmeyi. Ama yine de çok sevmiştim bu fotoyu. Ve eşim de süpriz yapıp pastamı bu fotoyla hazırlatmış.

Kızlarımdan çiçek de geldi ama onu fotoğraflamayı unuttum.


Ela çok fena bu aralar. Ben Ece bize ızdırap derken, Ela Ece yi çoktan sollamaya başladı bile. Üçüncü dişimiz yolda sanırım. Geçen hafta üç gün düşmeyen ateş sonucunda kulak iltihabıyla tanıştı kuzum. Ardından antibiyotikle. İlk düşüşümüzü de yaşadık ve hatta ikinci ve üçüncüyü de :( Geçen hafta kötü bir haftaydı Ela açısından. Ama ilk çikolata (kızmayın hemen kötülük yapıyorsun diye, çok fena bakıyordu gözümün içine) , ilk yürüteçle de tanıştık geçen hafta.

Bu da kara gözlümün öğretmenler günü için yarışmaya gönderdiği resmi. Birinci seçilmemiş ama okul panosuna asılmış . Bu da kızımı çok mutlu etmiş. Anlatışını görmeniz lazımdı. Ama niye birinci seçilmedim diye de üzüldü tabi öncesinde.

Eminim atlamışımdır yine yaşanan bir kaç an. Ama ne yazsam kar.

Sevgiyle, sağlıkla kalın. İyi haftalar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...