Arkadaşlar bahsettiğim gibi bloğum deşifre olmak üzere. Başka bir adrese taşımak istiyorum. Handan biraz bahsetti. Umarım elime gözüme bulaştırmam.
Aklıma gelen başlıklar:
Nil's girls
Tembel Anne
Tombik Anne
Gökyüzümün Yıldızları
Sizin var mıdır önerileriniz?
blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Haziran 2017 Perşembe
20 Ocak 2017 Cuma
Çelınclara gel hanııım
Bu da bir ilk benim için. İlk defa katılıyorum. Elime yüzüme bulaştırmadan, günü gününe cevaplayabilirim inşallah. Şebnem'de ilk gördüğümde yapsam mı diye düşünüyordum, sonra başka bloglarda görünce vira bismillah dedim.
İşte çelınc'ın sahibesi; Sonik Hanım
İşte çelınc'ın sahibesi; Sonik Hanım
Challenge #1. gün
Beş sözcükle kendimi anlatayım.
Ben kendimi pek sevmeyen biriyim maalesef. Kendimle ilgili olumlu kelimelerim yoktur pek.
1. Tembel / Üşengeç
2. Merhametli
3. Hayalperest
4. Öfkeli / Ses tonuna hakim olamayan
5. Sulugöz / duygusal da dersek umarım kotayı aşmamış oluruz.
Ben hergün bir soruyu cevaplamaya çalışacağım.
22 Aralık 2016 Perşembe
Yeni Yıl
Hayatta hep kötü şeyler olmuyor ki. Yani evet Ece bu aralar sıkıntılı dönemden geçiyor olabilir. Okulda toplantı olabilir ve ben bu toplantıya katılamayıp içimdekileri öğretmene dökememiş olabilirim. İşyerindeki müdürlerin sayısı patrona az gelip yeni bir müdür daha işe başlamış olabilir. Ama yine de hayatta güzel süprizler olmaya devam ediyor.
Mesela sadece bloğunu takip ettiğin bir arkadaşın sana güzel bir süpriz yapıp, seni yıllar öncesine götürüp, yüzüne kocaman bir tebessüm yerleştirebilir. Dün posta gelince adımı gördüğümde çok şaşırdım çünkü adıma artık ekstre bile gelmiyor.
Sevgili Sevda, dilerim yeni yılda senin beni mutlu ettiğin gibi, senin de hayatında seni hep mutlu eden süprizlerle karşılaşırsın. Şeker tadında bir yıl seni bekliyor olsun. Çok teşekkür ederim. Mutlu yıllar arkadaşım.
30 Kasım 2016 Çarşamba
2017'ye Doğru Hayaller Dilekler Hedefler
Bu sabah aymadı bir türlü gün. Önce Aladağ'daki felaket, sonra usta tiyatrocu Erdal Tosun'un ölümü. Yürekler yandı yine. Allah sabır versin.
----------------------------------------------------
Ben bir balık burcu olarak gerçek dünyayla zaten pek işi olmayan biriyim. Bırakın hayal kurayım, dilek tutayım, hedef koyayım ama balık burcunun tembelliği yüzünden de hiç birine kavuşamayayım :)
Sevgili Handan mimlemiş.
SORU 1. Kimse mükemmel değildir ama yine de eksikleri düzeltmek mümkün. Huylu huyundan geçmez mi dersin? Yoksa şu huyumu değiştirsem hiç fena olmaz mı? Nedir o huyun? 2017 için kendinde değiştirmek istediklerin neler?
Benim kendimde en beğenmediğim nedir diye sorsanız , sadece bir huyum yok ki değiştirmek istediğim. Bağırabilme potansiyelim, sürekli ağlayabilme huyum, alınganlığım da cabası. Tembelliğimi söylemeyeyim. Bir de iradesizliğimi ekledik mi bu kadarcık yeter sanırım. Allahım ne uyuz biriymişim ben yahu.
SORU 2. Meşhur Alaaddin'in Sihirli Lambası oldu ya kucağına düştü. Ve tabi ki 3 dilek hakkı verdi. Dikkatli düşün, klavyenden çıkan her cümleyi gerçeğe dönüştürebilir. Ne dilerdin?
Üç dilekle bitirebilir miyim işi bilmiyorum.
Eşimin işlerinin düzelmesini isterdim.
Daha ferah yaşayabileceğimiz bir ev isterdim.
Ve çocukların ölmediği bir dünya isterdim.
SORU 3. Şimdi gerçek hayata dönüyoruz, evin, çocukların, kendin, kedin.. için yeni yılda neler yapmak var aklında? Şimdiden düşünelim ki, yeni yıl kapıda hazırlıksız yakalanmayalım :)
Öncelikle güzel bir tatil yapmak isterdim. Buna gerçekten ihtiyacımız var. Evimi eşyadan azad etmek isterdim. Kızlarımın birini kreşe, diğerini etüde ve yabancı dil kursuna yollamak isterdim. ( Çünkü eve gelip evi bıraktığım gibi bulmamak çok sinir bozucu). Kendim için de zayıflayabilmeyi isterdim.
SORU 4. Piyangodan büyük ikramiye çıksa hepimiz dünyayı gezeriz değil mi? Sen neler yapmak isterdin? Bir de şöyle düşün, o istediklerin için çok para şart mı? Belki de değildir.
Piyangodan para çıksa önce borçlarımızı öderdim. Küçük bir bahçesi olan ev alırdım. Bahçesinde köpeğimize ve kocamın teknesine de yer olsun isterdim. Pasaport çıkartırdım. Gerisini bankaya koyar, belkide artık çalışmazdım.
SORU 5. Para para para. Para harcamadan da gerçekleştirebileceğin hayallerin vardır elbet. Haydi onları da paylaş, bekliyoruz.
Para olmadan yapılabilecek hayallerim arasında örgü örebilmek, bisiklet sürmek, bahçe işleriyle uğraşmak isterdim.
10 Aralık 2014 Çarşamba
Buyrun çekilişe
Şansım yok ama belki 2015 te şeytanın bacağını kırarım. Çarkım döner ve şans bana güler.
Bir insan niye çekiliş yapar ki? Bunu hiç bir zaman anlamamışımdır. Yani tanımadığın birine hediye yollamak, sadece bloğun tanınsın diye yapılan birşey değildir heralde. Ama amaç karşı tarafı mutlu etmekse, bu hediyeleri alıp da mutlu olmayacak kadın tanımıyorum ben.
Şimdi bir kadın bunları görür de, çekilişe katılmamazlık edebilir mi? Kaybedeceğim bişey yok.
İşte size çekilişin adresi: Eylül'le gel
Bu da dün katıldığım çekiliş. Harika tabakların adresi.
Siz yine de boşverin, görmezden gelin.
İlla ki bu sene bir çekilişte tutturacağım. Öyle hissediyorum :P
Bir insan niye çekiliş yapar ki? Bunu hiç bir zaman anlamamışımdır. Yani tanımadığın birine hediye yollamak, sadece bloğun tanınsın diye yapılan birşey değildir heralde. Ama amaç karşı tarafı mutlu etmekse, bu hediyeleri alıp da mutlu olmayacak kadın tanımıyorum ben.
Şimdi bir kadın bunları görür de, çekilişe katılmamazlık edebilir mi? Kaybedeceğim bişey yok.
İşte size çekilişin adresi: Eylül'le gel
Bu da dün katıldığım çekiliş. Harika tabakların adresi.
Siz yine de boşverin, görmezden gelin.
İlla ki bu sene bir çekilişte tutturacağım. Öyle hissediyorum :P
14 Ekim 2014 Salı
Bloğuma söz geçiremiyorum!
Oldum olası teknoloji özürlüyümdür. Bir türlü yıldızımız barışmadı. Cezbetmedi beni. Kafam almıyor elimde değil. Sanırım ben yokken bazı şeyler değişmiş bloglarda.
Bloğumda izleyiciler gadget ı yok, ekleyemiyorum.
Profilimi düzenlemek istiyorum, beceremiyorum. Fotoğraf kafam kadar çıkıyor.(
Sanki düzeltmeye çalıştıkça elime yüzüme bulaştırıyorum.
Fotoğrafları düzenleyemiyorum.Program kullanamıyorum. Ama sanırım bu kişisel değil de ofisteki pc yi kullanmamdan kaynaklı bir tedirginlik. Çünkü fotoğrafları kaydetmek istemiyorum. Eee akşam da evden pc başına oturmam rüya.
O yüzden imrendiğim bloglara salyalarım akarak bakıyorum.
Bir ben miyim böyle teknoloji özürlü?
Yoksa yukarıdaki basit işlemler için yapabileceğim bişeyler var mı?
Sevgilerimle
Bloğumda izleyiciler gadget ı yok, ekleyemiyorum.
Profilimi düzenlemek istiyorum, beceremiyorum. Fotoğraf kafam kadar çıkıyor.(
Sanki düzeltmeye çalıştıkça elime yüzüme bulaştırıyorum.
Fotoğrafları düzenleyemiyorum.Program kullanamıyorum. Ama sanırım bu kişisel değil de ofisteki pc yi kullanmamdan kaynaklı bir tedirginlik. Çünkü fotoğrafları kaydetmek istemiyorum. Eee akşam da evden pc başına oturmam rüya.
O yüzden imrendiğim bloglara salyalarım akarak bakıyorum.
Bir ben miyim böyle teknoloji özürlü?
Yoksa yukarıdaki basit işlemler için yapabileceğim bişeyler var mı?
Sevgilerimle
30 Nisan 2013 Salı
Neredesiniz?
Belki görmeyecekler bile, ama çok severek takip ettiğim iki bloğa erişemiyorum.
Biri Sevdiye'nin muhteşem bloğu "Geniş Zamanlar"( sanırım sadece davetlilere açmış bloğunu sevgili Sedo.)
Diğeri de Selcen'in "Hayatımızın Yeni Rengi ". ( blog kaldırıldı diyor :( )
Sizlerin bilgileri var mı acaba?
Biri Sevdiye'nin muhteşem bloğu "Geniş Zamanlar"( sanırım sadece davetlilere açmış bloğunu sevgili Sedo.)
Diğeri de Selcen'in "Hayatımızın Yeni Rengi ". ( blog kaldırıldı diyor :( )
Sizlerin bilgileri var mı acaba?
25 Ocak 2013 Cuma
Sevdim ben bu mimi
Cevapları bitiremesem de, ne yazacağıma karar veremesem de ,
Bahar'ın yolladığı mimi
cevaplamak nefes aldırdı bana.
Şu an ......... çok sevinirim.
İşten kovulsam, kocam iddiadan sağlam bir para kazansa, savaş bitse, canım kankam Sevgi ile kucaklaşsam, dostum borçlarından kurtulsa, tatile gitsem, kendime hobi edinsem, arkadaşlarımla buluşsam…
İşten kovulsam, kocam iddiadan sağlam bir para kazansa, savaş bitse, canım kankam Sevgi ile kucaklaşsam, dostum borçlarından kurtulsa, tatile gitsem, kendime hobi edinsem, arkadaşlarımla buluşsam…
Şimdi ......... olmak vardı.
Kızım okuldan gelmiş masada onun için yaptığım kurabiyeyle sütünü hüpletip okulda olanları anlatırken, kocama sevdiği yemeği yapmak için evimin mutfağında. Evimiz de şöyle deniz kenarında, bahçeli, şömineli falan olsa yani :D
Nerede o eski günler?
Artık maalesef hiç bir şey eskisi gibi değil ki. Herşey özünü yitirdi. Hakikaten, insanlık da, hayat da, dünya da git gide kirleniyor. Eskiye özlem hep olacak.
............. özlüyorum.
Lise yıllarımı, kardeşlerimle olan ilişkilerimi, kankamı, akrabalarımla olan ilişkilerimizi, şimdikinden daha zayıf olduğum günleri, işyerimin rahatlığını, bisiklet sürmeyi, kızımın bebekliğini, onu emzirmeyi,annemle balkon keyiflerimizi ...
............ çok severim.
Tembelliği, yemek yemeyi, tatlıyı, gezmeyi, kızımla bişeyler yapmayı, sabahları geç uyanmayı, pişmaniyeyi, un helvasını, annemin yemeklerini, kocamın hobisine olan tutkusunu, kızımın masumiyetini, kitap okumayı, dizi izlemeyi, gezmeyi, yeni şeyler denemeyi,hayal kurmayı,şekersiz kahveyi,
.............. nefret ederim.
İki ayağımın bir pabuca girmesinden, zamanla yarışmaktan, işimden,işyerindekilerden, temizlik yapmaktan
Bugünlerde çok fazla dinledim.
Çok ilginç ama aklıma hiç bişey gelmiyor. Uzun zamandır müzikle aramız bozuk. Ama kızımla sürekli bunu söylüyoruz.
Şimdiki ruh halim.
Hayalperest
5 Kasım 2012 Pazartesi
Yazmazsam Çatlarım
Önce haftasonundan başlayayım anlatmaya. Ey blog sen nelere kadirsin. Nilü'm tekrar sağol varol bu güzel hediyen için.
Cumartesi iş çıkışı eve gidip öncelikle ameliyat olan halamız için güzel bir kek yaptım. Yanına da Ece ile hafta arası hazırladığımız geçmiş olsun kartını koydum. (Kartın fotosunu çekmeyi unuttum ama ben ya) Neyse , oradan çarşıya yol aldım, aradığım hiç bir şeyi bulamadım.Şeker kutularıymış, file saç bandıymış, dekoratif taşlarmış, hariboymuş... yok hiç bişey yok.
İlk etapta bunları bulabildim. Kızıma süpriz doğumgünü elbisesi için.
Fotoğraf çekmememin bir sebebi de evimdeki yetersiz ışık. Bir diğeri de makineye pil yetiştiremiyorum artık. Yapımına başlamadım henüz. İlk doğumgünümüz için 13 gün var daha önümüzde.İkincisi ise gününde ve kreşte olacak. Hatta şimdi şeytan dürtüyor. Bu sene sadece kreşte yapılsa yetmez mi diye. Daha vaktim var karar vermek için. Geçen seneden tövbeliyim pasta yapmamak için. İki günde zor toparlamıştım evi, özellikle mutfağı.
Hacer halamızı gördük akşam, çok şükür iyiydi. Eve geç geldik, geç yattık. Ama sabah 7 de ayaktaydık. Babamızın her zamanki gibi balıklarla randevusu vardı. Biz de babaannelere kahvaltıya davetliydik güya ama öğlen 15:30 a kadar kaldık. Ece Haco halasına doydu tabiri caizse. En son "haydi parka gidelim" diyerek ikna edebildim eve gelmeye. Yoksa Haco halamızın bir de kafa ameliyatı geçirmesi gerekecekti. Zira kafasını şişirdi sıpa.
Eve gelirken sürüklene sürüklene gelen cimcime parka giderken fişek gibiydi. Önce scooter sürmek istedi, sonra çekirdek çitleyeyim biraz derken, haydi parka gidelim dedi. Gittik, koştu , zıpladı, tırmandı tam gitmeye yakın, bir bayan banka yanıma oturdu. (Bir anne, bir anneye, bre anne ben seni nereden tanıyorum acaba diye nerede sorar? -Parkta.)Bir süre geçtikten sonra;
J: bişey sorabilir miyim?
N: efendim
J: Sizin bloğunuz mu var? bir ııı ..
N: mucizem var
Tabii siz büyük şehirde yaşayanlar buluşan buluşana, memlekette beni tanıyan çıktı yaw. Hemi de bloğumun takipçisiymiş. Allah bende bir heyecan, bir el terlemesi falan. Meşhur olmuşum haberim yok.Ağzım kulaklarımda. Kendi blogger değilmiş.Keşke olsaymış İki tane aslan parçası oğlu var Ege ve Efe. Bizim Ece yi gördükten sonra karar vermiş benim, bloğunu okuduğu kişi olduğuma. Eşimle tanıştı, eşiyle tanıştım. Ece çok terlemiş olmasaydı muhabbet kesin daha da uzardı. Sevgili Jesika, seninle tanıştığıma çok memnun oldum. Dilerim en kısa zamanda tekrar görüşürüz. Ben sohbetini çok sevdim. Hiç arkadaşı olmayan bana , öyle iyi geldi ki bu tanışma. Burayı okuyacağına eminim, en kısa zamanda tekrar görüşelim olur mu?
Akşam menüde balık vardı ama günün hasılatı değil, eşimin iddia sonucu kazandığı balık. Ece günün verdiği yorgunlukla erkenden yattı. Buna rağmen elim kumaşlara gitmedi.
İşte böyle sevgili arkadaşlar. Bu girdiğim hava beni epey bir götürür.
(Jesika, dedin ya eskiden daha sık yazıyordun. Sayende yazacak konu buldum. Bu aralar yine tıkanıklık yaşıyorum konu bulmakta maalesef)
Herkese iyi haftalar.
Cumartesi iş çıkışı eve gidip öncelikle ameliyat olan halamız için güzel bir kek yaptım. Yanına da Ece ile hafta arası hazırladığımız geçmiş olsun kartını koydum. (Kartın fotosunu çekmeyi unuttum ama ben ya) Neyse , oradan çarşıya yol aldım, aradığım hiç bir şeyi bulamadım.Şeker kutularıymış, file saç bandıymış, dekoratif taşlarmış, hariboymuş... yok hiç bişey yok.
İlk etapta bunları bulabildim. Kızıma süpriz doğumgünü elbisesi için.
Fotoğraf çekmememin bir sebebi de evimdeki yetersiz ışık. Bir diğeri de makineye pil yetiştiremiyorum artık. Yapımına başlamadım henüz. İlk doğumgünümüz için 13 gün var daha önümüzde.İkincisi ise gününde ve kreşte olacak. Hatta şimdi şeytan dürtüyor. Bu sene sadece kreşte yapılsa yetmez mi diye. Daha vaktim var karar vermek için. Geçen seneden tövbeliyim pasta yapmamak için. İki günde zor toparlamıştım evi, özellikle mutfağı.
Hacer halamızı gördük akşam, çok şükür iyiydi. Eve geç geldik, geç yattık. Ama sabah 7 de ayaktaydık. Babamızın her zamanki gibi balıklarla randevusu vardı. Biz de babaannelere kahvaltıya davetliydik güya ama öğlen 15:30 a kadar kaldık. Ece Haco halasına doydu tabiri caizse. En son "haydi parka gidelim" diyerek ikna edebildim eve gelmeye. Yoksa Haco halamızın bir de kafa ameliyatı geçirmesi gerekecekti. Zira kafasını şişirdi sıpa.
Eve gelirken sürüklene sürüklene gelen cimcime parka giderken fişek gibiydi. Önce scooter sürmek istedi, sonra çekirdek çitleyeyim biraz derken, haydi parka gidelim dedi. Gittik, koştu , zıpladı, tırmandı tam gitmeye yakın, bir bayan banka yanıma oturdu. (Bir anne, bir anneye, bre anne ben seni nereden tanıyorum acaba diye nerede sorar? -Parkta.)Bir süre geçtikten sonra;
J: bişey sorabilir miyim?
N: efendim
J: Sizin bloğunuz mu var? bir ııı ..
N: mucizem var
Tabii siz büyük şehirde yaşayanlar buluşan buluşana, memlekette beni tanıyan çıktı yaw. Hemi de bloğumun takipçisiymiş. Allah bende bir heyecan, bir el terlemesi falan. Meşhur olmuşum haberim yok.Ağzım kulaklarımda. Kendi blogger değilmiş.Keşke olsaymış İki tane aslan parçası oğlu var Ege ve Efe. Bizim Ece yi gördükten sonra karar vermiş benim, bloğunu okuduğu kişi olduğuma. Eşimle tanıştı, eşiyle tanıştım. Ece çok terlemiş olmasaydı muhabbet kesin daha da uzardı. Sevgili Jesika, seninle tanıştığıma çok memnun oldum. Dilerim en kısa zamanda tekrar görüşürüz. Ben sohbetini çok sevdim. Hiç arkadaşı olmayan bana , öyle iyi geldi ki bu tanışma. Burayı okuyacağına eminim, en kısa zamanda tekrar görüşelim olur mu?
Akşam menüde balık vardı ama günün hasılatı değil, eşimin iddia sonucu kazandığı balık. Ece günün verdiği yorgunlukla erkenden yattı. Buna rağmen elim kumaşlara gitmedi.
İşte böyle sevgili arkadaşlar. Bu girdiğim hava beni epey bir götürür.
(Jesika, dedin ya eskiden daha sık yazıyordun. Sayende yazacak konu buldum. Bu aralar yine tıkanıklık yaşıyorum konu bulmakta maalesef)
Herkese iyi haftalar.
9 Ekim 2012 Salı
Kızımın Şansına
Ya tutarsa, belli mi olur. Aslında duyurmam aleyhimize, ama maalesef şartlar gereği duyurmam gerekiyormuş :)
Barbie'nin 2 şanslı komirra okuyucusuna da süprizi var. Aşağıda gördüğünüz Barbie ve Ken oyuncak setini ve Barbie boya kalem setini hediye ediyor. Hem de kargolar Ken'den:))
Buyrun Barbie çekilişine.
Barbie'nin 2 şanslı komirra okuyucusuna da süprizi var. Aşağıda gördüğünüz Barbie ve Ken oyuncak setini ve Barbie boya kalem setini hediye ediyor. Hem de kargolar Ken'den:))
Buyrun Barbie çekilişine.
14 Temmuz 2012 Cumartesi
İlk defa
Geçen blogları gezerken bir etkinlik başlatıldığını okudum. Ama bilgi sahibi olmadığımdan, sadece soru soran bir yorum yazıp, kapattım bloğu. Daha sonra hiç dönüp bakmak gelmedi aklıma. Hiç huyum değildir oysa.
Bu bloğu unuttum gitti, ta ki bana mail gelene kadar. Etkinlikte eşleştiğim blog adını bildiren, çok kibar bir mail aldım Damla hanımdan. Sorularımı sordum, eşleştiğim blog sahibine de mail attım ama , mail duvar. :P Bekle ki cevap gelsin. Bir kaç gün cevap gelmeyince etkinlik sahibine geri döndüm ve cevap alamadığımı bildirdim. Tam başkasıyla eşleştirecekken, beklediğim cevap geldi. Meğer arkadaş tatildeymiş. Neyse ki sorun çözüldü, adres bilgileri alındı ve beklemeye başlanıldı. Bu arada mailleşmeye başladık İlknur'la.
İlk defa bloglar arasında yapılan bir etkinliğe katıldım. Etkinliğin amacı kitaplaşmak.Ben kolay kolay kitaplarımdan vazgeçemem. Malım kıymetlidir arkadaş. Ama bu etkinlik nasıl olduysa ilk defa aklımı çeldi , sanırım işin içinde kitapların olmasıydı beni etkileyen. Kitapları takas etmek için güzel bir fırsattı. Çekiliş sonrasında İlknur ile eşleştim. İlknur'un okumak istediği kitapların bir tanesi bende mevcuttu. Bu beni çok sevindirdi. İşte benim yolladığım kitaplar:
Bu not gözlerimi doldurdu. Birbirimizi hiç tanımıyorduk. Ama buna rağmen İlknur bu notla, güzel yüreğini ortaya koydu. Dilerim herşey gönlünce olur İlknurcuğum. Seninle tanıştığıma çok memnun oldum. Dilerim birgün yazıların hakettiği yerde olurlar. Emeğine, yüreğine, kalemine sağlık.
Bu arada Damla hanım bu etkinliğe vesile olduğunuz için size de çok teşekkür ederim.
Herkese iyi haftasonları.
Bu bloğu unuttum gitti, ta ki bana mail gelene kadar. Etkinlikte eşleştiğim blog adını bildiren, çok kibar bir mail aldım Damla hanımdan. Sorularımı sordum, eşleştiğim blog sahibine de mail attım ama , mail duvar. :P Bekle ki cevap gelsin. Bir kaç gün cevap gelmeyince etkinlik sahibine geri döndüm ve cevap alamadığımı bildirdim. Tam başkasıyla eşleştirecekken, beklediğim cevap geldi. Meğer arkadaş tatildeymiş. Neyse ki sorun çözüldü, adres bilgileri alındı ve beklemeye başlanıldı. Bu arada mailleşmeye başladık İlknur'la.
İlk defa bloglar arasında yapılan bir etkinliğe katıldım. Etkinliğin amacı kitaplaşmak.Ben kolay kolay kitaplarımdan vazgeçemem. Malım kıymetlidir arkadaş. Ama bu etkinlik nasıl olduysa ilk defa aklımı çeldi , sanırım işin içinde kitapların olmasıydı beni etkileyen. Kitapları takas etmek için güzel bir fırsattı. Çekiliş sonrasında İlknur ile eşleştim. İlknur'un okumak istediği kitapların bir tanesi bende mevcuttu. Bu beni çok sevindirdi. İşte benim yolladığım kitaplar:
Dün ikimiz de teslim aldık kargolarımızı. Heyecanla açtık. İçine not yazdığı aklıma gelmişti ama bu kadar sevimli ve çok notla karşılaşacağımı düşünmemiştim. İlknur kalemi güzel, yüreği güzel bir arkadaş.
Bu not gözlerimi doldurdu. Birbirimizi hiç tanımıyorduk. Ama buna rağmen İlknur bu notla, güzel yüreğini ortaya koydu. Dilerim herşey gönlünce olur İlknurcuğum. Seninle tanıştığıma çok memnun oldum. Dilerim birgün yazıların hakettiği yerde olurlar. Emeğine, yüreğine, kalemine sağlık.
Bu arada Damla hanım bu etkinliğe vesile olduğunuz için size de çok teşekkür ederim.
Herkese iyi haftasonları.
11 Temmuz 2012 Çarşamba
Mother and Child - Anneler ve Kızları
Dün blogları gezerken, baktım ki Şebo "Çok Sevdim" diye başlık atmış. Tıkladım, filmden bahsediyor. Ee patron da yok, daha ne olsun di mi ama? Uzun zaman oldu film izlemeyeli. Verdiğim aradan sonra böyle bir filmle başlamak güzel oldu.
Yıldız oyuncuların bir araya geldiği, üç kadının kesişen hayatlarını konu alan dokunaklı bir dram: Gabriel Garcia Marquez’in oglu Rodrigo Garcia’nin son filmi, kadınlık ve annelik kavramlarını mercek altına alıyor.
40 yıl kadar önce başlayan hikâyede 14 yaşındaki bir kız hamiledir ve bebeğini evlâtlık verir. Bugüne geldiğimizde üçü de hayatlarının kontrolünü ele almaya çalışan üç ayrı kadınla karşılaşırız.
Elizabeth (Naomi Watts), güzelliğinin farkında olan ve bunu yararına kullanan başarılı ve zeki bir avukattır. Ne zaman bir konuda galip gelemeyeceğini veya durumla başa çıkamayacağını anlasa, cazibesini kullanır; bu patronuyla (Samuel L. Jackson) romantik bir ilişkinin başlangıcına yol açacak olsa da ya da gereğinden fazla arkadaşça davranan komşusu ve kocasını (Carla Gallo ve Marc Blucas) kontrol etmek için de olsa cazibesini kullanmaktadır.
Karen (Annette Bening) ise yürekli ama bunu asla göstermeyen bir sağlık uzmanıdır. 14 yaşındayken doğurduğu kızını evlâtlık vermiş ama bunu hiç atlatamamıştır - acısı onu etrafındaki herkese karşı acımasız ve sert bir hale getirmiştir, iş arkadaşı olan ve ona ilgisi açık olan Paco’ya bile (Jimmy Smits).
Lucy (Kerry Washington) de kocasıyla çocuk sahibi olamamış ve hep hayal ettiği aileye sahip olmak için evlatlık almayı plânlayan bir 20 yaşında bir kadındır. 3 kadının hikâyesi annelik duygusu etrafında birleşir.
Karen, Elizabeth ve Lucy.Ve hatta anneleri.
Karen'ın yaptığı hata ve ömür boyu süren pişmanlığı. Annesiyle olan soğuk ilişkisi. Evlerine gelen yardımcı ve kızı ile olan ilişkisi. Karen etrafında duvarlarla yaşıyor ta ki onu çok güzel seven adamla karşılaşana kadar.
Elizabeth annesinin onu evlatlık vermesinden dolayı, erkeklere karşı acımasız.Ne istediğini bilen, ayakları üzerinde duran bir kadın. 17 yaşında tüplerini bağlatmış ama yine de hamile kalınca, rüzgar ters yönden esmeye başlıyor. Normal doğum yapması tehlikeli. Doğarken çocuğunu görmek istiyor.
Lucy ise ne yazık ki istese de anne olamıyor. Evlatlık edinmek istiyor, ama çocuğunu verecek olan kız doğumdan sonra vazgeçiyor. (Burada da bir anne - kız ilişkisi var.) Lucy yıkılıyor ve şunu diyor: " Çocuğunu evlatlık vermek doğaya aykırı. Neden kimse bunu söylemiyor?" Lucy ve annesinin ilişkisi güzel. Haa bu arada dangalak eşi Lucy i terk ediyor.Lucy evlatlık edindikten sonra çıldırıyor ve annesini çağırıyor.Bebeği annesine şikayet ediyor. " Dünya onun etrafında dönüyor, her istediğini yapıyorum ama yine de ağlıyor." annesi ne diyor peki? " Sadece senin mi çocuğun olduğunu sanıyorsun? Sızlanmayı kes ve ANNE OL!!!"
Tekrar izlemek isterim. Ofiste kırkbin defa durdurarak izliyorum maalesef. Anneliği ve kadınlığı çok güzel işlemişler filmde. Ben çok beğendim. Özellikle annelere izlemelerini tavsiye ederim.
Teşekkürler Şebo.
Yıldız oyuncuların bir araya geldiği, üç kadının kesişen hayatlarını konu alan dokunaklı bir dram: Gabriel Garcia Marquez’in oglu Rodrigo Garcia’nin son filmi, kadınlık ve annelik kavramlarını mercek altına alıyor.
40 yıl kadar önce başlayan hikâyede 14 yaşındaki bir kız hamiledir ve bebeğini evlâtlık verir. Bugüne geldiğimizde üçü de hayatlarının kontrolünü ele almaya çalışan üç ayrı kadınla karşılaşırız.
Elizabeth (Naomi Watts), güzelliğinin farkında olan ve bunu yararına kullanan başarılı ve zeki bir avukattır. Ne zaman bir konuda galip gelemeyeceğini veya durumla başa çıkamayacağını anlasa, cazibesini kullanır; bu patronuyla (Samuel L. Jackson) romantik bir ilişkinin başlangıcına yol açacak olsa da ya da gereğinden fazla arkadaşça davranan komşusu ve kocasını (Carla Gallo ve Marc Blucas) kontrol etmek için de olsa cazibesini kullanmaktadır.
Karen (Annette Bening) ise yürekli ama bunu asla göstermeyen bir sağlık uzmanıdır. 14 yaşındayken doğurduğu kızını evlâtlık vermiş ama bunu hiç atlatamamıştır - acısı onu etrafındaki herkese karşı acımasız ve sert bir hale getirmiştir, iş arkadaşı olan ve ona ilgisi açık olan Paco’ya bile (Jimmy Smits).
Lucy (Kerry Washington) de kocasıyla çocuk sahibi olamamış ve hep hayal ettiği aileye sahip olmak için evlatlık almayı plânlayan bir 20 yaşında bir kadındır. 3 kadının hikâyesi annelik duygusu etrafında birleşir.
Karen, Elizabeth ve Lucy.Ve hatta anneleri.
Karen'ın yaptığı hata ve ömür boyu süren pişmanlığı. Annesiyle olan soğuk ilişkisi. Evlerine gelen yardımcı ve kızı ile olan ilişkisi. Karen etrafında duvarlarla yaşıyor ta ki onu çok güzel seven adamla karşılaşana kadar.
Elizabeth annesinin onu evlatlık vermesinden dolayı, erkeklere karşı acımasız.Ne istediğini bilen, ayakları üzerinde duran bir kadın. 17 yaşında tüplerini bağlatmış ama yine de hamile kalınca, rüzgar ters yönden esmeye başlıyor. Normal doğum yapması tehlikeli. Doğarken çocuğunu görmek istiyor.
Lucy ise ne yazık ki istese de anne olamıyor. Evlatlık edinmek istiyor, ama çocuğunu verecek olan kız doğumdan sonra vazgeçiyor. (Burada da bir anne - kız ilişkisi var.) Lucy yıkılıyor ve şunu diyor: " Çocuğunu evlatlık vermek doğaya aykırı. Neden kimse bunu söylemiyor?" Lucy ve annesinin ilişkisi güzel. Haa bu arada dangalak eşi Lucy i terk ediyor.Lucy evlatlık edindikten sonra çıldırıyor ve annesini çağırıyor.Bebeği annesine şikayet ediyor. " Dünya onun etrafında dönüyor, her istediğini yapıyorum ama yine de ağlıyor." annesi ne diyor peki? " Sadece senin mi çocuğun olduğunu sanıyorsun? Sızlanmayı kes ve ANNE OL!!!"
Tekrar izlemek isterim. Ofiste kırkbin defa durdurarak izliyorum maalesef. Anneliği ve kadınlığı çok güzel işlemişler filmde. Ben çok beğendim. Özellikle annelere izlemelerini tavsiye ederim.
Teşekkürler Şebo.
28 Haziran 2012 Perşembe
Dikkat! Takıntısı Var.
Vay beee! Amma da uzun olmuş mimlenmeyeli. Sağolsun Şebnem beni yeniden sahalara çekmek için, mim yollamış, yanar dönerli. Teşekkürü bir borç biliriz efenim.
Kendi takıntılarına baktım da, harbiden bazıları yok artık dedirtti. Ama bazıları da benim olmazsa olmazlarım :D
- Mesela benim de sildiğim yere basılmayacak. Basılmışsa, tekrardan silinecek.
- Her şey için bir liste çıkarabilirim. Alışveriş, temizlik, menü… Ama benim tek farkım ara sıra tüm maddelerin üzerini çizmişliğim vardır.
- Evi komple temizlememişsem , benim için temizlik sayılmaz. (Titiz miyim asla. Sadece tozlu yere basıp temiz yere basılmışsa, ekstra iştir bu benim için . )
- Çayı kuru kuru içmeyi sevmem. Yanında illa bişey olmalı.
- Elden para almayı sevmem, vermeyi de sevmem. İsterim ki bir yere bırakılsın ve oradan alınsın.
- Bulaşık makinesine dizilecek bulaşıkları iyice durularım..
- Buna rağmen su ve kağıt israfından nefret ederim L ( Bu ne yaman çelişki) Karalama kağıtlarını son satırına kadar kullanırım.
- Umumi tuvalete ne girmeyi severim ne de kızımı tuvalete götürmeyi. Kızım bir yere dokununca kıyametleri koparabiliyorum.
- Tencere yıkarken önce ciflerim , sonra bulaşık deterjanıyla sabunlarım J
- Restaurantta yemekten sonra çay içemem, o bardak bana kokacakmış gibi gelir.
- Bir yerde bardak yerine şişe ile su içmeyi yeğlerim.
- Yeni yıkanmış, ıslak bardakla bişeyler içmeyi sevmem. Hele ıslak bardağı bir yerlere koymayı hiç sevmem. Masaya/ sehpaya bıraktığı izden nefret ederim.
- Belki saçma ama bu takıntımda bulaşıkla ilgili. İlla her elde bulaşık yıkamamda, süngere birazcıcık çamaşır suyu damlatırım. Zararlı ama elimde değil L
- Çamaşır sererken aynı türleri ( çamaşırlar, atletler, tişörtler...) yan yana sererim, ama toplarken kişiye göre üst üste toplarım ki, yerleştirmesi daha kolay olsun.
Amma saçma takıntılarım varmış, haberim yokmuş.
Mimlenmek isteyen elime mum diksin.
3 Mayıs 2012 Perşembe
Mimim varmış, haberim yokmuş
Dakika bir gol bir. Ödülün fotosunu koyacam , herkes sağ klik i engellemiş.Hypo Celtic futbol takımının amblemini koymuş. Gugıla bile baktım yok. Ben de gittim hypo ya ödülü yollayan Gonca arkadaşımızdan aldım ödülün resmini. Umarım kızmaz.
Ödülün kuralları:
1 - 11 kişiye bu ödülü yollamam gerekiyor. Ödül paylaşınca güzel lalalalalalala
Şu link eklemenin kısa yolunu öğrenemedim ya hala, yuh bana. Hala tek tek sayfaları açıp, adresi kopyalayıp, öyle bağlıyorum. Yollayacağım çoğu kişi benden daha önce layık görülmüşler bu ödüle.
Onçün; Kardo Nil, On numara beş yıldız Esra, Misafirperver Şeyma , Ailecek çıkmadıkları dergi gazete kalmayan Görkem, Ortayaş bunalımındaki Ayla, Diloşun annesi Sevgi, İzmir işgalcileri Deli Anne, Son zamanlarda aklı karışık olan güzel hamile, kızımın adaşının annesi Yadigar, Üç çocukla idolüm Gönül, Şansı bol Bigo, Cool Tibetimin annesi Sibel, Kaş aşığı Nohut, Yağmur'u abla yapan Bahar, Yakışıklı Yağız'ın annesi İlknur.
Fazla oldu ama hala eklemek istediklerim var. Dediğim gibi tek tek sayfa açıp, kopyalamak bayıyor beni.
2 - Ödül sahiplerine ödüllerini haber vermem gerekiyor. Bunu şimdiye kadar yapmadım. Benim tesadüfen haberim oldu, belki onlar da zoraki mimden hoşlanmıyorlardır. Hem bütün ödülü yolladıklarımı tek tek ziyaret ettim ben, bağlantılarını verirken :D
3 - Kendimle ilgili yedi gerçeği açıklıyorum , hazır mısınız ey ahali ?
Sulugözüm.
İşimi sevmiyorum.
Tembelim.
Kızımın erken uyumamasına sinir oluyorum.
Yeryüzündeki birçok kişiden daha şanslıyım.
Blog dünyasını seviyorum.
Temizlik yapmaktan nefret ederim.
4 - Sevgili Zeugma beni bu ödüle layık gördüğün sevgiler, saygılar.
5 - Ve bu da ödülümün resmi. Dediğim gibi Gonca dan aldım. Umarım bir sorun olmaz.
Ödülün kuralları:
1 - 11 kişiye bu ödülü yollamam gerekiyor. Ödül paylaşınca güzel lalalalalalala
Şu link eklemenin kısa yolunu öğrenemedim ya hala, yuh bana. Hala tek tek sayfaları açıp, adresi kopyalayıp, öyle bağlıyorum. Yollayacağım çoğu kişi benden daha önce layık görülmüşler bu ödüle.
Onçün; Kardo Nil, On numara beş yıldız Esra, Misafirperver Şeyma , Ailecek çıkmadıkları dergi gazete kalmayan Görkem, Ortayaş bunalımındaki Ayla, Diloşun annesi Sevgi, İzmir işgalcileri Deli Anne, Son zamanlarda aklı karışık olan güzel hamile, kızımın adaşının annesi Yadigar, Üç çocukla idolüm Gönül, Şansı bol Bigo, Cool Tibetimin annesi Sibel, Kaş aşığı Nohut, Yağmur'u abla yapan Bahar, Yakışıklı Yağız'ın annesi İlknur.
Fazla oldu ama hala eklemek istediklerim var. Dediğim gibi tek tek sayfa açıp, kopyalamak bayıyor beni.
2 - Ödül sahiplerine ödüllerini haber vermem gerekiyor. Bunu şimdiye kadar yapmadım. Benim tesadüfen haberim oldu, belki onlar da zoraki mimden hoşlanmıyorlardır. Hem bütün ödülü yolladıklarımı tek tek ziyaret ettim ben, bağlantılarını verirken :D
3 - Kendimle ilgili yedi gerçeği açıklıyorum , hazır mısınız ey ahali ?
Sulugözüm.
İşimi sevmiyorum.
Tembelim.
Kızımın erken uyumamasına sinir oluyorum.
Yeryüzündeki birçok kişiden daha şanslıyım.
Blog dünyasını seviyorum.
Temizlik yapmaktan nefret ederim.
4 - Sevgili Zeugma beni bu ödüle layık gördüğün sevgiler, saygılar.
5 - Ve bu da ödülümün resmi. Dediğim gibi Gonca dan aldım. Umarım bir sorun olmaz.

2 Mayıs 2012 Çarşamba
Ondan Bundan Şundan
Ne yazacağımı bilmediğim için, ortaya karışık, yanardönerli bir post olacak. Hala nereden başlayacağımı, konuları birbirine nasıl bağlayacağımı bilemiyorum.
Mesela dün saat 12:00 de azad edildik. Hiç beklemiyorduk.Evde bahar temizliği vardı, yanına bile uğramadım.Kocacığımla çarşıya çıktık, canına okudum. Keşke çalışsaydım deyip durdu.
Ece anneannedeydi, onu alıp avm yaptık. Kum boyamasını yaptı herzaman ki gibi. Dönüşte günü düşerek ve dirseğini bir güzel çizerek kapattık.
Okuduğum kitap habire kendimi, anneliğimi sorgulatıp duruyor bana. Ortalarında duraklamıştım.Şimdi güzel gidiyor. Çocukluk arkadaşımı özledim.Benim böyle bir dostum var ama maalesef şimdi çok uzaklarda.Oysa ne çok isterdim aynı kitaptaki gibi yanımda olmasını.
Yılmaz Özdil güzel yazmış bugün. Her zaman ki gibi kalemine sağlık.
Şu harika eteğe bakar mısınız?
Ve son olarak kızım yine ağlayarak gitti kreşe. Off diyorum başka bişey demiyorum. İki sene oldu. Artık ters giden bişeyler olduğunu düşünüyorum.
Hava kapalı ve yağmurlu.Bugün Kuzey günü. Kuzey kardeşliğine selamlar olsun :D
13 Mart 2012 Salı
Unutmadan
Ben bu aralar maaşımı kuruşuna kadar hakediyorum arkadaşlar. Haa eskiden de çalışıyordum ama böyle değildi vallahi. Okuyanlar bilirler beni. Ben kitabımı da ofiste okurum, filmimi de ofiste izlerim. Blogları tek tek gezer yorum yazar, kendimden geçerim.
Ama artık geçti o günler galiba. Zira ofis giderek kalabalıklaşıyor, çalışan sayısı arttığı gibi, patron sayısı da artıyor. Onların arttığı yetmiyormuş gibi iş sayısı da artıyor. "Ben bende değilim meçhullerdeyim" Şayet çıkış saatleri sürekli bir gecikme gösterirse ( dün gibi), görünen o ki bu işyeriyle ayrılmanın vakti yaklaştı. Çok da ....
Pazarımız kahvaltı ile başladı

Daha sonra yuyduruk bahçemizi suladık. Daha önce de söylemiştim zaten.

Neyse efenim bu haftasonumuzu güzelleştiren , ruhumuzu renklendiren bizi havalara uçuran süprizimize gelsin sıra.
Kızım nicedir kendi ağzıyla istiyordu bunları. Ben de süpriz yapayım dedim. Her konuda elim ayağım, dert ortağım, bilir kişim Nilüme arayış içinde olduğumu söyledim. Kendisinin çevresi pek bir geniştir de. Hamile diye çok yormak istemiyorum ama onun Nurturia dan arkadaşları ile olan diyalogları sayesinde bu konuda muhakkak bana yardımcı olabileceğini biliyordum. Bu arada ben başka bir blog sahibine de mail attım. Cevabı gelene kadar Nilüferim çoktaaan işi bağlayıp "hallettim ben" dedi. Benim arkadaşım yapacak , yollamadan sana mail atıp adres isteyecek, hesap numarasını yollayacak dedi. Başladık beklemeye. Ben kızımdan daha heyecanlıyım bu arada.
Bekle ki gelsin. Ne bitmez şeymiş yahu . Nilüm ne adres sordu, ne hs no geldi derken kargo çıkıp gelmesin mi? Meğer bu gönlü yüce, kalbi ince, ruhu güzel Nilücan bize bunu hediye yapmasın mı? Biz bunun için kavga bile ettik desem. Hatta birbirimizi kırdık bile diyebilirim. Ben onun ince düşüncesi altında mahcup olduğum gibi, burnundan da getirdim. İade edeceğim falan dedim ama yemedi. Çok istiyorum yahu eder miyim hiç?






Nilüm , canım dostum, yüreğine sağlık bitanem. İyi ki varsın, cansın.
Ve sevgili Hobidich Gamze, emeğine, ellerine sağlık. Yaptığın herşey kusursuz. Son yaptığın faaliyet çantasına bayıldım.
Son olarak kızımın bugün sabah kapıdan çıkmadan aynaya bakarken yaptığı yorum: " Ooo çok güzel olmuşum." Nasıl ama? Narsist benim kızım :D Ve kızım artık bana beste yapıyor.
Benim güzel annem
Seni çok severim
Sen benim herşeyimsin diye bildiği melodide söylüyor bana bu şarkısını. Gönül istiyor ki ağzından her çıkanı kaydedebileyim. Ama ne mümkün?
Not: Sevgili uyuz olduğum kadın. Dün sen Ece yi konuşturduğun zaman o seni konuşturmadı diye , sana seslendiğinde sen de onu duymamak zorunda mıydın? Çocuğa gönül koyulur mu? Bir yıldan fazladır ofise geliyor daha kızımı tanıyamadın mı? Çocuğa küstün ya pes vallahi.
5 Mart 2012 Pazartesi
Haftasonu Güzellikleri
Çok uzun zaman oldu haftasonlarımızı yazmayalı. Haa sanılmasın ki bu hafta sonu çok ekstrem birşey vuku buldu da onun sayesinde tekrar haftasonlarımızı anlatmaya başladım. Yok öyle bişey.
Cumartesi kuzenime gittim. Doğum yapmıştı, bebeğini hayırlamaya. Ben de bir heyecan görmelisiniz. Meğer ben nasıl özlemişim süslenip püslenip kadın kadına gezmelere gitmeyi. Seviyorum arkadaş, ben buyum. Bir güzel dedikodu, bebek sevmece, mamaları mideye indirmece...


Pazar günü sabah yukarıda görülen minik cadı tarafından kaldırılır, kahvaltı hazırlamaya yollanırım. Kızım kahvaltı özürlüdür maalesef. Hergün patatesli yumurta yapsanız bıkmaz. Ama bu sefer hain planlarım vardı. Bundan ötürü :D

-Annecim biz senin doğumgünü pastanı nasıl yapmıştık?
-Kelebekli.
-Hah bak işte onun gibi. Şekli kelebek gibi ama gerçek kelebek değil. Civciv yumurtalar da öyle işte. Sonra kıyamam yiyemem dedi ama ta ki görünceye kadar. Biz masaya oturana kadar iki civcik yumurta midesindeki yerini almıştı kızımın. Hatta anne bak bu civciv kızgın bile dedi. Ama bendeniz nasıl mutlu anlatamam. Çok teşekkürler Fotoğrafik Hatıralar.
Herkese iyi haftalar.
29 Aralık 2011 Perşembe
Evlat olmak demek;............
Cümleyi tamamlayın ve İlknurcuğumun yaptığı çekilişe katılın. Bayanlar çekiliş hediyesi çok şık ve seksi demesi benden, cümleyi tamamlayıp , katılması sizden :)
İşte benim cümlem:
Evlat olmak; yaşın kaç olursa olsun anne baba nazarında hep çocuk olmak demek.
İşte benim cümlem:
Evlat olmak; yaşın kaç olursa olsun anne baba nazarında hep çocuk olmak demek.
2 Aralık 2011 Cuma
30 Eylül 2011 Cuma
İşte yine geldim burdayım
Selam arkadaşlar. Bayaaa uzun bir aradan sonra hepinize yeniden merhaba. Ne oldu, neden oldu bilmiyorum ama, içimden hiç birşey yapmanın gelmediği bir dönemden geçiyorum.
Ne yaptım ben bu dönemde?
Üç film izledim.
Hepsi de birbirinden güzel filmlerdi.Hepsini kesinlikle tavsiye ederim.
Ne yaptım ben bu dönemde?
Üç film izledim.
Hepsi de birbirinden güzel filmlerdi.Hepsini kesinlikle tavsiye ederim.
"Benim adım Sam". Çok güzeldi , beni ağlattı.
"Anestezi" ,filmin ortalarında senaryo beni ters köşeye yatırdı. Gerçek hayatta maalesef ki olmayan olaylar değil.
Ve " Cinderella Man", filmin sonunda kalp atışlarımın hızlanmasına engel olamadım. Ailesinin geçimini sağlamak için mecburen dövüşen bir adamın azmi, aşkı, çocuklarına olan sevgisi... Çok çok güzeldi.
Amcamızı nişanladık, elti oldum. Canancık (Ece öyle diyor) ailemize katıldı.

Biliyorum beni bekleyen bir sürü mimlerim var. Umarım cevaplayabilirim. Cevaplamazsam nolur alınmasın arkadaşlar.Bu bir geri dönüş postu olsun. Daha sonra uzun uzun yazarım olur mu blogcanlarım?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)