28 Temmuz 2016 Perşembe

İzledim

Bu aralar film izlemeye tam gaz devam. Baya ara vermişim. Eskiden patron her seyahate gittiğinde bir kaç film izlerdim. Ama artık bağlantım çok kötü. Sürekli kopuyor bu da beni film izlemekten soğutuyordu. Neyse iki gündür şeytanın kulağına kurşun, kesintisiz, her güne iki film sığdırdım.

Sadece Sen

Bu filmi Şebo'nun bloğunda gördüm. İbrahim Çelikkol'u bir ben sevmiyorum galiba. Bu adam bana çok kasıntı geliyor yaw. Yani şu anda tv de oynayan dizisinde bile bir babayı oynayamayacak kadar duygusuz sanki. Çok ağııır, konuşurken insan beklemekten bıkıyor. Ama bütün bu düşünceler bana ait, zira benden başka herkes bayılıyor adama. Belçim için de bişey söylemek gerekirse, güzel oynamış. Farklı bir güzelliği var kadının.

Filme gelecek olursak, Şebo şurda anlatmış. Ben tasadüfün bu kadarına yuh dedim sadece.

Amaaa, yerleri beğendim, aşkı beğendim, duyguyu beğendim. Ağladım da biraz :)
Kısacası ben bu filmi beğendim. En nihayetinde balık burcuyum. Tavsiye ederim efenim.

Bana Adını Sor 

Bu film de Şebo'nun izledikleri arasında var. Ayrıca iş arkadaşım tavsiye etmişti. Şebo nun her yorumuna katılıyorum. Engin harika bir oyunculuk çıkarmış.
Hastalık fena. Allah bu hastalığa sahip olanlara yardım etsin. Bence Engin çok farklı yerlerde olmalı. Zira filme damgasını vurmuş.
Tavsiye ederim.



Joy

Aman allahım. O nasıl bir hayat? Joy'un içinde yaşadığı ev, içinde bulunduğu hayat. Yerinde olsam çığlık atardım heralde. Bu nasıl bir soğukkanlılık? O nasıl bir anne, nasıl bir baba, nasıl bir cici anne, üvey kızkardeş. Hepsi Joy'un düşmanı sanki. Herşey mi üstüne gelir bir kadının. İyiliğini değil, kadının bitmesini istiyorlar resmen. Ama bütün bunlar kadını yıldırmıyor, bilakis icat etmesi için vesile oluyor. Biraz aşk olsaydı iyi olurdu bence. Bitmesi için sabrettim.

İzleseniz de olur, izlemeseniz de. Haa Şebo bunu da izlemiş bu arada :)








Öteki kadın

Bunu da işyerinden biri tavsiye etti. Gülmek için uff puff bir film. Aile filmi olmadığı kesin. Cameron Diaz kaç yaşında olursa olsun, hala seksi olmak zorunda mı? Filmdeki ilişkiler baya garip.

"Evliğinin çok güzel geçtiğini düşünen Kate, mutlu bir şekilde hayatını sürdürmektedir. Fakat dışarıdan bakıldığında çok mutlu görünen hayatı bir gün kocası tarafından tamamen yıkılacaktır. Avukatlık işinde olan genç kadın Carly ise harika bir ilişki yaşadığına inanır. Günün birinde Carly beraber olduğu sevgilisine sürpriz yapmak için ansızın evine gider ve karşısında Kate’i görür. Şans eseri karşılaşan ve tanışan iki kadın aslında aldatıldıklarını öğrenirler ve çok tuhaf bir duruma düşerler. Zaman geçtikçe iki kadın çok iyi arkadaş olurlar ve artık onları aldatan adamdan intikam alma planları yapmanın zamanı gelmiştir. Kısa bir süre sonra Mark denen bu adamın sadece ikisi ile birlikte olmadığını da öğrenen ikili saklanan sırları bir-bir öğrenirler. Kate ve Carly’den daha genç olan Amber’e olayları anlattıkları zaman artık intikam takımı üç kişi olmuştur. Carly çok acımasız ve sert bir kadındır. Kate ise çok zeki ve kıvrak bir zekaya sahiptir. Amber çok çekici bir kadındır ve Mark’ın kanunlara aykırı işler yaptığını da öğrenirler. Artık yaptıkları plana Mark’ın yasa dışı işlerini de ekleyen üçlü, adamın hayatını alt üst etmeye kararlıdır."

Zaman geçirmek için izlenebilir. Şebo bunu göremedim :)

İyi seyirler.

26 Temmuz 2016 Salı

Genetik Miras - Asla Peşinizi Bırakmaz

"İyi veya kötü biri olmak kendi tercihimiz midir?

Ödüllü yazar William Landay'in Amerika'da büyük yankı uyandıran romanı, insanların suçla olan ilişkisini sorgularken, yürek burkan bir aile dramını da gözler önüne seriyor.
Akıllara durgunluk veren bu romanın çıkış noktası, suç işlemeye yönelik dengeleri sarsacak yeni bir teoriye dayanıyor.
Son yıllarda suça eğilimi olan insanlar üzerinde yapılan bazı araştırmalar, beyinde saldırganlık hissi uyandıran bir suç genine işaret ediyor.
Bu teori kanıtlanırsa insanlar korktukları bir gerçekle, yani genetik mirasla yüzleşmek zorunda kalabilir mi?

"Sadakat ile adalet, yalan ile gerçek arasında sıkışıp kalan çaresiz bir babanın, oğlu için verdiği duygu yüklü mücadelesini okuduktan sonra, uzun süre etkisinden kurtulamayacaksınız!"
The New York Times"

Az önce bitirdim. Kitabın son sayfasına kadar katil kim diye okudum. Bir babanın oğluna olan sevgisi ve çırpınışları. Bir annenin oğlu hakkındaki şüpheleri.
Soluksuz okunacak bir kitap. Bir cinayet soruşturması. Sonu herkesi şaşırtacak. Okursanız pişman olmazsınız.


25 Temmuz 2016 Pazartesi

Haftasonu

Hafta içi elim hiç bir işe uzanmadı. Kızlar zaten annemde kalıyor. Akşam almaya gittiğimizde çayımızı da içip geliyoruz. Eve gelir gelmez de kızlar uyuyor. Ev pek dağılmıyor ama şu lanet toz her yerde. Nedense temizlik yaparken toz almak hiç aklıma gelmez. Ya eşim alır ya da Ece :)

Cumartesi kahvaltı sonrası temizliğe girişiyoruz. Öğleni buluyor. Sonra yemek faslı. Çamaşır faslı. Bulaşık makinesi faslı. Nedense akşama misafirim varsa o makineyi boşaltma gereği duyuyorum. Elime ne geçerse içine depip çalıştırıyorum.

Akşama misafir gelecek kek, börek yapmalar. Markete giderken aradan parkı çıkarmalar. Ufak bir alışveriş. Allah fakirin yardımcısı olsun.

Akşama ailece güzel bir buluşma. Zeki amcamız bugün gitti. Sıcaklarda pek bir asabi oluyor kendisi.

Bütün gün evde klimayla oturuyoruz. Klimayla yatıyoruz.

Pazar günü sabahtan denize gidiyoruz. Saat 09:30 da yüzme faslını bitiriyoruz. Denize giderken herşeyi annemlerde bıraktığımız için fotoğraf çekemiyoruz. o yüzden Eloşun hala denizde fotosu yok. Bayılıyor denize.

Annem harika bir kahvaltı hazırlıyor bize. Yumuluyoruz. Bu gidişle baskülde üç haneli rakamları görmem yakındır.

Ela hala tuvaletini söylemeye başlamadı. Sıpa herşeyi söylüyor, herşeye aklı eriyor ama gelgelelim tuvaletini söylemeyi reddediyor.

Öğleden sonraya kadar annemlerde takılıyoruz. Yemek dahil. Ben pek bi alıştım tembelliğe. Kızlar da bu sayede doyuyor toprağa, yeşile ve Rocky'e. Ece çok korkuyor ama Ela nerdeyse elini ağzına sokacak.

Sonra babaannelere yol alıyoruz. Zeki amcamızın son gecesi. Herkes toplanacak, sarılıp kucaklaşacak.
Bir sonraki sene için tatil planları yapılacak ama hep lafta kalacak :)

Akşam eve gelip duş almalar ve uyumalar. Ela uyurken Emene Resulu duasını dinleyerek yatmayı çok seviyor. Hatta arada eşlik ediyor. Bu gidişle ezberleyecek.

Ece ile sürekli didişiyoruz. Bu benim hiç hoşuma gitmiyor ama kendime hakim olamıyorum. Çok hazırcevap bir sıpa kendisi. Kitabı zorla okuyor. Oyun oynamıyor. Kilosu beni tedirgin ediyor. Bu sene herhangi bir etkinliğe de gönderemedik kendisini. Sıkılıyor. Örgü örmek istiyor ama öğretecek kadar sabrı bulamıyorum kendimde. 

Eşimin iş durumları hala aynı. Nolacak bilemiyoruz. Belirsizlik ve beklemek bizi çok yıprattı. Sabrediyoruz. En kötü sonuca bile razıyız, yeter ki sonuçlansın. Kaç yıllık emeği var içerde. İnsan kolay bir çizgi çekemiyor üzerine. Allah büyük. 

Yeter bu kadarlık iç döküş. Güzel kızlarımın bir pozuyla son vereyim yazıma. Aradaki farkı görüyorsunuz değil mi? Ne yazacağımı bilemez durumdaydım. Meğer ne kadar doluymuşum.

Huzurlu, mutlu haftalar hepimizin olsun.
Sevgiyle.



18 Temmuz 2016 Pazartesi

Darbeymiş...

Yazamıyorum. İnsanlar aynı şeyi okumaktan bıktı.
Okuyorum. Nefes alamıyorum.
Korkuyorum. Her şey nasıl bu kadar korkunç bir hale geldi, anlayamıyorum.
Bu kadar mı nefret dolu içiniz. Sizin evlatlarınız yok mu?
Ailemle , sevdiklerimle huzurlu bir yaşam istiyorum. Çok şey mi istiyorum?
Tek dileğim, yaşattıklarınızın aynısını yaşamanız.

12 Temmuz 2016 Salı

Tatil Dönüşü

İşimi özlemişim. Dokuz gün tatili yedik geldik. Ne mi yaptık? Kayda değer hiç birşey. İlk günler harika bir boğaz enfeksiyonu ve antibıdı zımbırtısı. Klima ile yatarsan olacağı bu. Şu dokuz güne dair yazacak hiç bişey bulamıyorum. Sevgili Deep tatil anılarını yaz demiş ama. Bu bayram anı biriktiremedik sanırım.  Aile, dost ziyaretleri o kadar.

En çok annemlere gittik. Kızlar bahçede rahat ediyor. Biz de tabi :)

Bol bol yüzdük.


Bir selfie bile çekemedik. Nedense beceremiyorum. İşte sefil selfie.


Annemin harika kahvaltılarına yumulduk. Selfie yi çeken ben, yine yokum.


Artistik tahteravalli. Babamızın arkadaşı Cumacala yı ziyaret ettik. Onların da üç kızı var. Güzel vakit geçirdik.

Market alışverişi.


Bir artistik poz da abladan.






















Çok yakıyor mu bu reis?


Almanya'dan amcamız geldi. Daha pek görüşemedik. İnanın dünden beri ne yazsam diye düşünüyorum. Ancak bu kadar çıktı. Sevgili Deep bu seferlik böyle olsun. Olur mu?

Sevgiler.

1 Temmuz 2016 Cuma

Görüşmek üzere

Son iş günü. Mesainin bitmesine son bir kaç saat. İkramiyelerimizi almadık henüz. Pazartesi ve cuma çalışmayacağımız da az önce bildirildi. Biz de meşhurdur, son ana kadar söylenmez. İnsanlara umut vermemek neden mutlu eder bazılarını?

Hoş daha iki gün önce yitirdik masum canları, diğer tarafta bayram havasında köprü açılışları. Onların vadetmediği umutların yanında benim dokuz gün tatil umudumun lafı mı olur? Sanki ne yapacaksam bu dokuz günde?

Kızlar anneanneleriyle gezmelerde. En azından onlar mutlu şükür. Geçen gün yaptık bayram kömbemizi. Bizim buraların meşhur bayram kültürüdür. İnsanlar sabaha kadar fırınlarda sıra bekler, tepsi almak için, pişirmek için. Uzun ömürlüdür. Yapımı da basittir aslında ama kimse 1-2 kg yapmadığı için zahmetlidir. Darısı her sene bu günlere inşallah.




Bir kitap bitirdim az önce aman allahım. Arabeskin dibi. İçim daraldı. Resmen sigara koktum sanki o kitabı okurken. Benim de gırtlağım yandı, ben de kirlendim onlarla. Ne kadar pesimist bir kitap. Ne çok kafa sesi.
"Önce hayaller ölür, sonra insanlar..." Shakespeare.  Tavsiye etmiyorum. "Ruhunu Satan Kadın"

Kandilinizi kutluyorum. Rabbim ettiğiniz duaları kabul etsin. Ölümler, savaşlar son bulsun.
Kaç ocağa ateş düştü. İnsanların bayram gelmiş neyine. Bizi bu hallere düşürenler allahından bulsun. Yine de hayırlı ramazan bayramları.

Görüşmek üzere.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...