Emrah dayı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Emrah dayı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2017 Salı

Asayiş Berkemal

Son postumdan sonra daha iyiyim. O gün gerçekten sinirden kendi kendimi yiyordum. Ece gerçekten beni yoruyor. Ufaklıktan daha çok. Sürekli tüm ilginin onda olmasını istiyor. Ben gerçekten ergenliğini düşünemiyorum, korkuyorum. Sürekli bir istekle yanıma geliyor. Saçma sapan konulara kafa yoruyor. Alakasız kendini ilgilendirmeyen sorular soruyor. Dizi izlemeye bayılıyor. Yani babasıyla hoşlanmadığımız ne varsa yapıyor sağolsun. Dur bakalım bizi daha neler bekliyor?

Geçen gün annemlerde kaldılar ben de fırsattan istifade evdeki konserve kutularını boyadım. Çok iyi geldi bişeylerle uğraşmak. İlk peçete dekupaj denemem. Yakından bakınca hatalar var ama uzaktan görünmüyor. Sırada sehpalar var. Renkli boyamak istiyorum. Evin venge renginden daral geldi. Ama eşim hiç destek olmuyor bana bu boyama işlerinde. Sanırım heves edip çabuk sıkılmamdan dolayı. 




Haftasonu üçüncü defa hala olacağımın haberini aldım. Kız mı olacak, erkek mi? Kime benzeyecek? Adı ne olacak diye düşünürken buldum kendimi. Ben bu kadar heyecanlandıysam onlar kimbilir neler hissediyor? Sağlıcakla kavuşalım inşallah. Bu sene amcamızın oğlu oldu, sırada Nuno halamızın ve Emrah dayımızın bebekleri var. Aile kalabalıklaşıyor.



Akşam kızlar yine annemde kalınca, aklımda sürekli dolanan yapılacak işler listesinden, mutfak dolabı ile kızların oyun dolabı şıklarını da sildim. İşyerinde dinleniyorum, eve gidince acısı çıkıyor. Evde sadece birkaç saat geçirmek bütün işleri sadece akşamları ve haftasonları yapmak gerçekten can sıkıcı. Gece 1 de işim bittiğinde baya yorulmuştum. Amma boya varmış bizim evde. Sulusu, kurusu, pasteli. Kalem deseniz gırla. Allahım ne gıcık bir iş. Fakat iki baba işi bitirmiş olmanın verdiği huzurla mışıl mışıl uyumuşum. Titiz olmayıp, temizliği bu kadar kafaya takmanın açıklaması nedir onu da anlamış değilim.

Annemlerde kalan kızlar halinden pek memnun. Şila var, evin hemen arkasında taze nohut var, mısır tarlası var. Ohh. Şila sayesinde kızlar köpek korkularını yendiler. Çok istiyordum bir hayvan ile büyümelerini. Emrah dayımızın getirdiği Şila sayesinde bunu başardık. 

Dün sabah işe giderken manavdan çilek aldım. Kaçırdım çilek mevsimini diye üzülmüştüm. Akşam temizleyip, şekere yatırdım. Sabah kaynattım ev mis gibi çilek koktu. İnşallah becerebilmişimdir. Annem soğutup öyle kavanozlara koyar. Ben kaynatıp sıcak sıcak kavanozlara koyup ters çevirdim. Çok bilmişliğin sonu bakalım ne olacak?

Şimdi sırada fotoğraf ayıklayıp tabettirmekte. Ela'nın hala fotoğrafı yok. Kafaya koydum onun da fotolarını tabettirmem lazım artık. Keşke eski usül fotoğraf makineleri kalsaydı. Şimdi dijitaller yüzünden, telefonlar yüzünden insanın elinde doya doya bakacağı fotoğraflar yok.

Ve kitaplığımı da düzeltirsem, sıra gelecek geri dönüşüm projelerine. Kitaplık için eşim yine gaz vermiyor. Her gelen bir kitap alacak, sonra kitap peşine düşeceksin diyor. Bırak kalsın sandık içinde. Ama benim de içime sinmiyor. 

Neyse şimdilik bu kadar.
Sevgiyle kalın.

8 Ekim 2014 Çarşamba

Uzun bir aradan sonra MERHABA!

Hepinizi çok özledim. Nasıl bir dönüş yapacağım diye çok düşündüm. Defalarca yeltendim ama beceremedim. Kısmet olmadı bir türlü.

Mucizelerime bir yenisi daha eklendi. Hatta neredeyse dört aylık oldu.




Koşturmaca bir yaz tatili geçirdik.
Hala oldum. Alin Nur ailemize katıldı.

Okula başladık.

İğrenç bir alerjiye bulaştık. Üç haftadır bununla savaşıyoruz.

İşe geri dönmem dedim, Ay başında işe başladım.
Kötü bir bayram tatili geçirdik. Kızım sırf iğne olmamak için çikolata bile yemedi. Market ürünleri tamamen yasak. En organik bir şekilde beslenmeye çalışıyoruz. Neye karşı alerjimiz olduğunu bulana dek.

Şu bir gerçek blog dünyasına bir girdim mi kopamıyormuş insan. Yazamasa bile girip okumadan, bloglar arasında dolaşmadan duramıyormuş insan.

İnşallah artık daha sık göreceksiniz beni. Şimdilik bu kadar. İşe yeni dönmüşken dikkat çekmeyeyim.

Sevgiyle kalın

27 Eylül 2012 Perşembe

Ceee eeee

Vira bismillah.

Efsane geri döndü dermişim. :P

Zaten zor oldu gelişim, bir de bloggerın yeni yüzüyle karşılaştık iyi mi?

Bir ay olmuş uğramayalı. Bir gmail sevdasına tutuldum, bloğumu eski hesabımla açamadım. Şimdi iki browser kullanıyorum arkadaşlarımdan aldığım tavsiye üzerine, ama diğeri kağnı gibi ve uyumlu değilmiş. Arkadaşlarım bu fikri vermese kimbilir buralara gelmem daha ne kadar sürerdi? İyi ki varlar.

On günlük yıllık izin kullandım bu süre zarfında, dört günü içeride bıraktım, nolur nolmaz. Sonunda Emrah dayımızı evlendirdik. Defettik başımızdan , kurtulduk. Varsın gelin uğraşsın artık onunla. Hoş annemlerin üstündeki dairede oturuyorlar ama annem dağınıklığından kurtulacak inşallah. Gerçi hala bilgisayar odasını taşımamış yukarı serseri.

Nikahtı, kınaydı, düğündü derken bir hafta koşturmacayla geçti. Kınaya giderken ruj sürmeyi, fotoğraf makinemi yanıma almayı bile unutmuşum, öyle ki stresli çıktık evden. Eşim kıyafetimi bağlayamadı, Ece apartmanı birbirine katan bir sinir krizine girdi. Neyse ki sağ salim atlattık geceyi. Düğünde herşey, herkes daha sakindi. Ta ki o sesi duyana kadar. Daha çantalarımızı masaya bile koymamışım, Ece düştü ve yanağını yere çarptı. Ama çarpma sesini hepimiz duyduk. Salon henüz boştu. Ve ağlama krizine giren Elif Ece'yi susturabilene helal olsun. Bütün düğün gecesi boyunca yapışık bir şekilde eğlenmeye çalıştık. Ve bu geceyi de atlattık çok şükür.

Bu arada bu on günlük izinde yeni kreşimize başladık. Eski kreşle yollarımızı ayırdık. Her ne kadar arayıp, neredesiniz, hala Ece kreşe başlamadı deselerde, onlara bu sene kızımızı kreşe yollamayacağımızı söylesek de, biz çoktan yeni kreşimize başlamıştık. Arada zırtıllasa da, bu kreşimizi hepimiz sevdik gibi. İnşallah böyle devam eder.

Başka ne oldu diye soracak olursanız, insan yazmayınca unutuyor işte böyle. Uğramadığım bir ay zarfında aklımda kalanların hepsi bunlar. Fotoğraflar nerede derseniz, telefonda. Kablo nerede, dağa kaçtı. Bu aralar aklım bir karış havalarda mazur görün pliz. Kitap da okumuyorum epeydir. Kış geliyor düzene girerim diye ümit ediyorum.

Nikaha gitmeden önce çektiğim, yakışıklı kuzeniyle Ece nin bir fotoğrafını ekleyerek postuma son veriyorum. Bakmayın böyle durduklarına, Ece kuzenine hiç pas vermedi.

Ve ben bloglarımla hasret gidermeye gidiyorum.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Tadım yok, tuzum yok. Kargom ulaşmadı ziyanı yok!!!

Bir haftasonunu daha geride bıraktık . Nasıl mı?

Çok yoğun, çok koşturmalı geçti desem yalan olur. Allah var soluk aldım bu haftasonu. Cumartesi geç çıkmalar, çarşıda bir iki iş halledip kızımı almaya gitmeler, vardığımda kimseyi bulamayıp , onlar gelene kadar kanepede uyuya kalmalar....

Efenim İzmir'den Erhan dayımız geldi. Süpriz yaptılar perşembe günü geldiler. Öyle bir şakaya maruz kaldım ki eşek şakası resmen. Ömerim gelmiş, hoş gelmiş. Hiç yabancılık çekmiyor maşallah. Ece abasına yaklaştıkça benim yabani kızım hiç yüz vermiyor kuzenine. Bu arada cuma günü yediğimiz birazcıcık dondurma bademciklerimizi şişirmeden inmedi boğazımızdan. Kızım cumartesi lokum gibiydi. Öyle şekerdi ki bayıyordu artık.
Perşembeden beri bezsiz yatmaya başladık artık. Üç gece hiç sektirmedik. Ama dün kızım kendi uyandırdı beni çişim var diye.Sabah neşeli uyanmamda etkisi baya büyüktü bu olayın.

Dün akşam Nida gelinlere yemeğe davetliydik. Çok zahmetler etmişler bizim yüzümüzden. Ailemiz büyüyor ne güzel. Ömer kucaktan kucağa dolaşırken , kızım dibimden ayrılmadı.

Hala kuzenleri ile Ecoşu bir karede toplayamadım. Gitmeden birkaç fotoğraf çekmeliyim.

Haa bu arada unutuyordum, yolladığım kargo hala ulaşmadı yerine , girdikçe giriyorum yerin dibine .

26 Mart 2012 Pazartesi

Ne haftasonuydu ama...

Şanssızlığım tescillendi, önce onu belirteyim. Cumartesi akşama misafirim var ve gündüzden elektrik kesilir akşam saat 20:00 ye kadar bekle ki gelsin. Neyse ki misafirin içeri adım atmasıyla birlikte elektrik de hoş gelir sefalar getirir. Ev kalabalıktır hatta en kalabalık misafirini ağırlamaktadır. Neyse ki kızım ogün pamuk gibidir annesini üzmez. Kuzenleriyle tanışır, demiştim ya Almanya'dan Zeki amcamız gelecek diye. Sinem ablası, Atilla abisi ve Maykıl ile tanıştı. Sinem ile çok iyi anlaştılar ve ben çok benzettim Sinem ile Ece'yi. Bir ara bir foto çeker koyarım size belki hak verirsiniz bendenize :)

İkramlar acayip ilgi görür. Meleğim üç tarifle geceye damgasını vurur.Canım annemin limon tatlısı soru yağmuruna maruz kalır :) Bizim bahçenin limonları kalın kabukludur. Sarı tarafı rendelenir buzluğa kaldırılır, kek , kurabiyeler için. İçindeki etli beyaz kısım dilimlenir sarılarak ipe dizilir ve tatlısı yapılır. En içteki sulu kısım ise limonata olma şerefine erişir. Tek atılan çekirdeğidir :) Bu fotoğraf da lüks ışığında çekilmiştir :)
Görümcem söz verdiği üzere geceye yaşpasta ile katılır bana sadece fellah köftesini yapmak kalır çünkü bir gece öncesinde buzluğa attığım mozaik tatlım vardır. Muhteşem olmuştur yetur yine marifetini konuşturmuştur.
Gece geç saatte yatağın yolunu buldum ve ertesi gün yeni saate geçişin de azizliğiyle kendimi yataktan kazımak zorunda kaldım.Zira bugün piknik planımız vardı.Ama ne piknik, ne piknik. Keşkelerle dolu. Ne umduk, ne bulduk?Kalabalıktık yine. Neyse en güzel tarafı kızımın yeşillikle toprakla kuzenleriyle haşır neşir olması idi. Gerisi; hikaye , baş ağrısı ve mide bulantısı olan bir piknik organizasyonuydu. Çocukça kaprisler, dünyanın malına verilen değerler, kırılan kalpler, düşünülmeden edilen sözler.... Vel hasıl dedim ya keşkelerle doluydu. Hacom seni seviyorum.

Sabah maalesef geceden kalmaydım. Baş ağrısı beni leylaya çevirmişti. Alarmı kapatıp geri uyumuşum, gözümü açtığım saatte benim işime, kızımın kreşe yetişmesinin imkansız olduğu bir saatti ve kızım hala uyuyordu. Hemen hikmet dede aranır ve Ece nin alınması istenir. Ece hanım da anneannesine gidecek olmanın verdiği mutlulukla yataktan fırlar. ama haydi kızım geç kaldık kreşe gideceğiz desem tövbe billah bu fırlayışı göstermezdi. Neyse işe saatinde yetiştim. Öğleye doğru kreşten Elif öğretmen aradı, aslında benim aramam lazımdı. Ece'yi merak etmiş, neden okula gitmemiş diye. Ya şimdi son olaydan sonra bu da neyin nesi demeyin , çünkü Elif öğretmen bunu hep yapıyor, inkar edemem.

Haaa unutmadan söyleyeyim. Nilü teyzemiz doğurdu. Feriha Janset ve Sarper Korhan dünyaya merhaba dediler. 34+5 günlük doğdular , şimdilik yoğun bakımdalar ama bence kısa zamanda toparlanıp annelerinin kucağındaki yerlerini alacaklardır. Ömrünüz uzun bahtınız güzel olsun kuzucuklar.Türker Kağan'ımı ağabeylik makamına eriştirdiniz. Dilerim en kısa zamanda sizi koklayıp , kucaklarım.Türker eşimle, ikizler kardeşimle doğumgündaş oldular :)

Doğum günün kutlu olsun Emo Dayı. Seni çok seviyoruz. 

Bu arada dondurma sezonunu açmış bulunmaktayız. Herkese iyi haftalar.




16 Ocak 2012 Pazartesi

Mutluluklar...

Sen bizim en küçüğümüzdün dolayısıyla en şımarığımız :) Çok iyi hatırlıyorum doğduğun günü, annemin doğuma gidişini, bizi Hürü teyzelerde bırakışını. Aylarca isimsiz kaldın. Babamdan gelecek mektubu bekledik. Ve ne yazık ki gele gele Emrah ismi geldi. Üzgünüm ama 86 larda Küçük Emrah meşhurdu. Bilirim hiç sevmezsin ismini.
Babamın en sevdiği çocuğu, laf konduramadığı.
Okuldu , askerlikti derken hepsi geldi geçti.
Ve Nida çaldı gönlünü. Oysa hani otuzlara kadar düşünmüyordun evliliği??? Aşk kapıyı çalınca dinlemiyor değil mi kriteri, kaideyi :)
Senin de başını bağladık sonunda. En çok annem sevinmiştir kesin :)


Nida'yla hep sevin , sayın birbirinizi.
Mutluluklar dilerim Emrah'ım.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Hayırlı tezkereler Emo dayı

Bir hafta aradan sonra herkese merhabalar. Kuzum kabakulak olunca kalan 1 haftalık yıllık iznimi kullanmak zorunda kaldım. Neye niyet neye kısmet. Oysa ben bu haftayı Ömer paşayı görmek için İzmir de kullanacaktım. Olsun yine giderim inşallah. Evdeyken nete giremedim. Kendimi biliyorum çünkü. Bu meretin başına bir geçersem bir daha kalkamam. O yüzden konularım birikti.

Geçen cumartesi küçük kardeşim Emrah'ı askere yolcu ettik. Ortanca kardeşim İzmir'de olduğu için onu yolcu edememiştik. Emo dayımızın askerliği Denizli'ye çıktı. O gün hava çok soğuktu. Ece nin kabakulağının da 2. günüydü. Nereye gideceği birgün öncesinden belirlendiği için uçakta yer de bulamayınca mecbur otobüsle uğurlamak zorunda kaldık.

Gittiğin gibi gel canım kardeşim. Sen benim küçük kardeşimsin. Ne zaman büyüdün de asker oldun? Seni çok özleyeceğiz.

Ertesi günü de annemi İzmir'e yolcu ettik. Şimdi 2. torununu kokluyordur. Emrah'ın yemin töreni bu hafta olduğundan yemin törenine katıldıktan sonra gelecek.


Yerime de kokla annecim minik kuzuyu. Özledik seni.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...