anneanne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anneanne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mart 2017 Pazartesi

Haftasonundan

Yoğun bir haftasonuydu ama yorulmadık. Hepimiz mutlu bir şekilde haftaya başladık.

Cuma günü iş çıkışı evde belediye usulü temizlik yaptım :) Bir kaç parça yedek kıyafet falan hazırladım. Ece'nin hala haftasonu programından haberi yoktu. Pazar günü Antakya'da Bilsem sınavı olduğu için bir gün önceden teyzemlere gideceğimizi sanıyordu sadece. Kısmen doğruydu.

Sabah erken kalktık, dedesinin bizi almaya geleceğini zanneden Ece otobüsü görünce şaşırdı ve daha sonra günü birlik bir tura katıldığımızı anladı. Gayet keyiflendi. Neticede işin içinde gezmek vardı, anneanne vardı. Ohh keyfine değsindi. Ece turlara alışıktı ama Ela ile ilk defa böyle bir etkinliğe katılıyordum. Annemin yanımda olması bana güven ve güç veriyordu.
Yemyeşil buğday tarlaları. Amik Ovası

Kahvaltı niyetine

Şarkıları, zılgıtları duyan Ela coştu. Otobüsün yaş ortalaması 50 ve üstü olmasına rağmen hepsi benden enerjikti :) Birkaç türbe ziyaretinden sonra öğle yemeği için rezervasyon yapılan Zirve Restauranta soluğu aldık.

Manzara muhteşem. Tüm Defne ayaklarınızın altında. Mezeler nefis. Erken organize edilen klasik bir kadınlar günü kutlaması da varmış programın içinde. Ver müziği :) Hatta Lübnanlı bir sanatçı bile varmış. Allahım kadınlar dünden hazır döktürmeye. Biz kızlarla biraz bahçede takıldık.

Resim yazısı ekle

Nefisss


Erik ağacı

Çakılların arasından çıkan papatyaları topluyorlar.

Restoranın terasından şehir manzarasını çekmeye çalışan ben.

Kokuyor mu diye kontrol edenler :)



Derkeen; ani bir hava değişimi ile gök yarıldı resmen. O nasıl bir yağmur? Mahsur kaldık restaurantta. Yola çıktığımızda bir çok arabanın yolda kaldığını gördük. Yağmur suları kaldırımı aşmıştı. Neyse sağ salim teyzemlere vardık. Yorgun olunca erkenden uyuduk.

Pazar günü güzel bir kahvaltı, kuzenlerle hasret gidermece derken sınav saati yaklaştı. Geçen seneden deneyimimiz vardı. Ama beklentimiz yoktu. Maksat tecrübe kazanmak. Zaten yarım saat sürmüştü. Zor olduğunu söyledi Ece, takılmadık.

Artık eve dönme zamanı gelmişti. Babamızı özlemiştik.  Güzel bir banyo ve uyku zamanı.

Bahar her yerde kendini hissettirmeye başladı.
Güzel bir hafta dileğiyle.
Sevgiler.

20 Haziran 2016 Pazartesi

Yaz sezonu başladı

Eveeet.

Artık okullar kapandı. Her çocuğun beklediği tatil geldi çattı. Biz anneler için çile bitti mi yeni mi başlıyor bilemiyorum. Karnemiz "Çok İyi" .

Bakıcı ablamızla eylüle kadar yollarımızı ayırdık. Öyle gerekti. Eğer işler planladığımız gibi giderse de eylülde Ela'yı kreşe, Ece'yi de etüde yazdırmayı düşünüyorum.











Her sabah babam gelip evden alacak , akşamları da ben gidip onları bahçeden alacağım. Annemlerin yazlığı çok uzak değil, arabayla 15 dk falan . Anneme göre her akşam gidip almama gerek yok. Ama Ela durmaz. Hele de şimdi diş çıkarırken. Annem tuvalet eğitimine de başlayacak. Evdeki bütün şortları yolladım. Alez yolladım. Bakalım yaz sonuna kadar bezden kurtulabilecek miyiz?

Sabah babam ilk pozumuzu yolladı. Nasılız? Benim için yere basmak kadar güzel birşey yoktur. ( Bu yüzden ayaklarım kürek gibidir) Kızlarıma da karışmıyorum. Çilekler hemen Ela'nın sağında, elmalar da kafasının üstünde , mısırlarda evin arkasında :) Keşke çocuk olsam.

Ece için deniz mevsimi başladı. İp atlama, yürüyüş, gezme de bonus. Ders olayına gireceğini hiç düşünmüyorum. Geçen yaz bütün tatil boyunca yapmamıştı da, tüm kurban bayramını evde ders yaparak geçirmiştik. H.sonu iki kitap aldım ona. Bakalım, okudukça yenilerini almayı düşünüyorum.

Evde yaz gelince yapılacak iş kalmadı sayılır. Kitaplığı düzeltemedim hala. Askı ve raf almam lazım, erteliyorum. Bir de yastıkları sökersem oh ne ala. Bizim evde büyükten küçüğe herkes pamuk yastık kullanıyor. Kızların hiç biri puffy yastık sevmiyor. Bu iş için de annemin yardımına ve yerine ihtiyacım var.

Ramazanı yarıladık. Bu sene rahat tutuyorum orucu. Uzun zaman aradan sonra bu sene oruç tutmak çok iyi geldi her manada.

Haftasonu doktor, avm, dede ziyaretleriyle geçti. Bir de cumartesi deniz mevsimini açtı bizim prensesler.

Sıcaklar fena. Dün ilk defa klimayı açıp yattık. Kızların keyfine diyecek yok. Hepimiz yatak odasına doluşuyoruz. Kızlar bizim yatağa benimle, babamız yer yatağına. Ela gece yine uyandı, zaten küçük olan yer yatağına babasının yanına yatınca sustu. Nedir bu aşk anlamıyorum. Bir de babasının başını okşuyor, onu uyutuyor serseri kızım.

İşte bizde böyle durumlar. Sıcaklara dikkat.

Herkese iyi haftalar, sevgiler.


24 Aralık 2012 Pazartesi

Pazar kahvaltısı

Cumartesi zorla da olsa çıktım 13:00 te. Yine laf edildi, yarım saat daha oyalanın diye ama; söyleyen kişi 09:30 da işe gelmiş, 10:30 da patron çıktıktan sonra kuaförüne gitmiş ve 12:30 da işe geri gelmiştir. Tuzu kurudur. İşte böyle insanlarla çalışıyorum ben. ( acaba bloğumdan haberleri var mı?)

Yıllar sonra pazara da gittim. Hava soğuktu ve tezgahlar toplanıyordu. Buna rağmen 50 tl harcamayı başardım. Ya aksi olsaydı?

Pazar sonrası koca ile düdüklü tencere almaya gittik. Aldım ama çok cahilim bu konuda. Hafiften tırsıyorum da, çaktırmmamaya çalışıyorum.

Pilim bitmiş bir şekilde eve dönerken, "boyası sizden, boyaması bizden" diye bir afiş görüp kuaföre daldım. Çünkü koca kişisine sormuştum saçlarımı boyayabilir misin diye, "hayır" diye net cevap almıştım.

Güya kızım anneannesinde kalacaktı. Saat 20:30 de evdeydi. Ne bize gelmek istiyor, ne anneannesinde kalmak istiyor. Böyle saçmasalak bir durum. Ağladı da ağladı.

Pazar sabah 10:00 da ( yanlış okumadınız, ben bile inanamadım) telefon sesine uyandık kızımla. Baba sabahın köründe balığa gidecekti. "Haydi kahvaltıya gelin " diyordu annem. Evi bomba atılmış gibi bırakıp , atladık arabamıza ve böyle bir sofra ile karşılandık.  Annem aramasaydı eminim aklıma bile gelmeyecekti kahvaltı yapmak. Ece'nin iştahsızlığı da cabası.

Döktürmüş sultanım

Mekdus

Humus

Zeytin Salatası

Patates Salatası

Çocukluğumun özlediğim lezzeti hamur kızartması
Ben yemek bloğu değilim. Elimdeki dandik cep telefonuyla ancak bu kadar çekebildim. Kızım bu sofradakilerden hiç bişey yemedi , iki dilim salam dışında. Ama ben, aksırıncaya , tıksırıncaya kadar yumuldum. Akşama başka yere hayırlı olsuna gittik. O zamana kadar kahvaltı beni idare etti. Varın siz düşünün ne kadar yediğimi :D


Bu postu yazarken kreşten aradılar. Ece iki defa istifra etmiş. Hayırdır inşallah. Zaten kışa girdik gireli bir toparlanamadı kuzum.

Hepinize böyle bereketli, huzurlu, sevdiklerinizle birlikte nice sofraların olduğu güzel haftalar dilerim.



9 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir daha tura gitmek mi? Tövbeler tövbesi.

Başlıktan da anlaşılacağı üzere, kıskançlık tavan yaptı ve bir tura katılmaya karar verildi. Hangi bloğa girsem, tatilden , gezmekten bahsediyor blog sahipleri. Ee bizim başımız kel mi? Onlar geziyorsa, biz de gezeriz dedik, hay demez olaydık. Ayaklarım zaten şalopa gibi (Babamdan öğrendim, gemicilikte kullanılan bir terim sanırım. Sandal gibi bişey olmalı)şimdi bileklerim de balon gibi oldu.

Hava sıcak, otobüs kalabalık, şoför artist, organizatör ise zavallı olunca sizce nasıl bir gezme çıkmıştır ortaya? Efenim cumartesi gece yarısı çıkılmıştır yola.Annem, kayınvalidem, görümcem, gelin, ben ve olmazsa olmaz Ece. Otobüs buz gibi, hemen geri dönüp Ece'ye ceket aldım. Üzerini şalla örttüm. O uyurken ben hareket edemediğim için, uyuştum, dondum. Müzik yüksek sesli, kahkahalar yüksek sesli, şoför yüksek sesli, otobüs tam bir curcuna.

Sabahın köründe vardık Cennet Cehennem'e. Daha önce inmiştim ama bu sefer görümcem ve gelinle tekrar ineyim dedim. Hatta kaçak indik, çünkü erken vardığımızdan gişe henüz açılmamıştı :D İniş güzeldi de, çıkarken gördük ebemizi. Yine unuttum basamakları saymayı. Denilene göre 400 basamak.

Sonra yakın mesafede olan Astım Mağarasına çevirdik rotayı.Terbiyesiz esnaflara rağmen, kahvaltımızı orada yaptık. Bu sefer annem indi görümcem ve gelinle. Ece önce inmek isteyip, sonra tırsınca 10. basamaktan geri tırmandık yukarıya. Babaannemizle oturup, bekledik inenlerin çıkmasını. Otobüse yolcuları toplamak işkence. Hele de yaşlar ileri olunca, bekle ki gelsinler.O yüzden dedim organizatör zavallı diye. Herkesi idare etmeye çalıştı garip.

Bana göre gezinin en güzel yeri Kız Kalesi'ne tekneyle gitmekti. Deniz berrak ve davet ediciydi. İşin ilginci kızım da gezide en çok burayı sevdi. Belki de ona yarım yamalak anlattığım kale hikayesini çok sevdiği içindir. Defalarca anlattırdı, temsili prenses oldu ve elmayı ısırıp bayıldı. Çünkü yıl sonu gösterisinde öyle yapılmıştı. Prensesi düşünüp kalede hangi oyunlar oynadığını falan bile konuştuk kızımla. Tekneyle geri karaya vardığımızda, tüm bu güzellik burnumuzdan geldi. İnatçı ve uyuz şoför yüzünden güneşin altında dakikalarca yürüdük otobüse ulaşmak için. Neymiş ceza yemiş yanlış yere parkettiği için dangalak herif.




Sıra geldi türbelere. Eshab Elkehf'e gidildi. Ben mağaraya çıkmadım yine. Diyeceksiniz ki niye gittin o zaman? Hem Ece den dolayı, hem yıllar önce gitmişliğimden dolayı, hem de kayınvalidem de çıkmayacağı için onu bahane edip, tembellik ettiğimden dolayı :D

Ordan, yıllar önce gördüğüm ve hiç böyle hatırlamadığım Tarsus Şelalelerine gittik. Su resmen çağlıyor. Serindi. Organizasyon bozukluğundan burada yemek yenmedi. Ama ben kızımın karnını doyurdum. İyi ki...


  
Nusret Mayın Gemisi
Daha sonra bir restauranta götürdü şapşal şoför, kimse beğenip inmedi. Efendi! gibi sürdü Çoban Dede'ye. Bu ne izdiham? Ece yine yatıyor kucağımda ve ben yine kalıyorum otobüste. Gelin kaynıyor ortalık.Adak mıdır? İnanış mıdır bilemem ama toz, toprak, trafik, izdiham, sıcak ... ve açlıkla birlikte sinirler gergin yolcularda.

Akşamın sekizinde varıyoruz yemek yiyeceğimiz yere. Şoföre çemkiriyorum, "bu saatte akşam yemeği mi olurmuş?" diye.İyi ki Ece ye yemeğini yedirmişim . Çünkü zaten doğru dürüst birşey yemedi tüm gün boyunca. Biz büyükler bile acıkmıştık.

Neyse şükür dönüş yolundayız. İğrenç şoför sesi eşliğinde. Öndeki yaşlı teyzeler de halinden gayet memnun. Gece yarısını buldu varmamız. Ece yaptı yapacağını, ortalığı birbirine kattı. Ne benden ne anneannesinden vazgeçebildi, en sonunda anneannesinde yatmaya karar verdi. Haklı dedim yavrucak, feleği şaştı, uykusu şaştı.

İmreniyorum yavrularıyla gezip, duran ailelere. Ece beni yordu mu? Hayır. Ama hakikaten çocukla gezmek zor. Neyse, herşeye rağmen güzeldi. Bir sonra ki ne zaman bilemem ama, bu gezi beni baya bir idare eder.

Herkese iyi haftalar.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Sen;

Dedemle anneannemin en değerlisi,
Babamın biricik eşi,
Kardeşlerimin annesi,
Eşimin ve gelinlerinin eşsiz kayınvalidesi,
Kızımın anneannesi, "iyi ki"si, canı, şansı, ikinci annesi,
Benim, herşeyimsin be ANNE. Kıymetlim, meleğim, sırtımı yasladığım dağım, kelimelere sığdıramadığımsın.

İYİ Kİ VARSIN.
DOĞUM GÜNÜN KUTLU VE ÇOK MUTLU OLSUN BİTANEM.

27 Mart 2012 Salı

Ece'den İnciler

Hani dün biz uyuyakalmıştık da, kreşe yetişememiştik ya.
Sonra da Hikmet dedeyi çağırıp anneanneye gitmeye karar vermiştik ya.
Kreşi zaten sevmeyen kızım yataktan fırlamıştı ya.
Öğlen anneannesine "canım bişey istiyor, rengi yeşil " bilmecesini sorup, bütün yeşilleri sıralatıp (fasulye, ıspanak, bezelye) ama yine de sorduğu yeşilin bamya olduğunu söyleyip, buzluktaki bamyayı pişiren anneannesine "mmm nefis olmuş bayıldım anneanne" dedik ya. (Babası kulaklarına inanamadı , zira bamyadan hiç hazzetmez de kendileri.)

Akşam eve dönerken:
Anneanne: Dur bir tabak bamya verim, yarın evde yer, Ece için pişirdim zaten.
Ben: Yok anne gerek yok.
Ece : Yarın burada yerim :) (Sinsi planlar peşinde belli )

Bu sabah;

Ben: Eceeee haydi kalk annem.
Ece: Anne ben uyuyakaldım, dedemi çağır.

Buna ne demeli peki? Ben bu kıza nasıl sevdireceğim okulu?
-------------------------------------
Cuma akşamından bir diyalog aktarayım Ayla teyzemizin sayesinde hatırladım. Geçen Görkem'e de söyledim hep unutuyorum bu güzel anları not almayı.

Cuma akşamı Zeki amcamız geldi, biz de hava atacağız ya kızımız Almanca biliyor diye.
-Ece haydi annecim söyle şarkıyı Zeki amca da duysun.
-Ben değişik Almancalar biliyorum ama şimdi söyleyemem. Ayağım ağrıyor :)

26 Şubat 2011 Cumartesi

Komik şey seni :)

İlk defa dün akşam duydum ben İsa amcayı (kimdir, necidir bilmiyorum. Adının da tam olarak İsa olduğundan emin değilim.)
-Anne bak saçlarımı kestirdim dedi.(yok öyle bişey)
-Aa kim kesti kızım?
-İsa (buna benzer bişeyler diyor) amca

Allah allah yok ki öyle bir tanıdığımız.

Neyse az önce annemi aradım napıyorlar diye? Ece daha yeni uyudu dedi annem. Bak sana bişey anlatayım da gül??

-Anneanne Mahmut dede var ya! Onun bir arkadaşı var. Adı İsa (hoppala) . Kedileri var, çok cici. Bir de köpeği var anneanne çok tattı. Aynı sana benziyor :)

Annem anlatırken bayılacak gülmekten :)

Ağlasam mı? Gülsem mi ?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...