30 Mayıs 2017 Salı

Okudum

En son Livaneli'nin Huzursuzluk kitabını okumuşum.

Aldatmak - Paulo Coelho

Kitabı arkadaşımın tavsiyesi üzerine okudum ama bana göre zaman kaybıydı. Kadının tamamen bir hırs uğruna, merak uğruna, duygudan, sevgiden yoksun bir aldatma hikayesi. Erkeklerin doğasında varken, kadınların bastırdığı bir aldatma duygusuymuş. Oysa her insanın yaşaması gereken bir deneyimmiş. 
Okumadığınız takdirde hiçbir şey kaybetmeyeceğiniz bir kitap.


"Gördüklerini kalbine işle. Yaşadıklarını başkalarına göstermekten daha önemlidir bu."

Ölüm ve Şeytan - Frank Schatzing

Bir suikastçının birisine suikast düzenlerken kızıl kafalı bir hırsız tarafından görülmesi sonucu o kızıl kafalıyı yakalama romanıdır. Suikast onu yakalama ve susturma uğruna önüne geleni öldürmekte, bunu yaparken de hiçbir duygu hissetmemektedir. Ne zafere biraz olsun yaklaştığı için sevinmekte ne de bir canlının yaşamını sonlandırdığı için üzülüp pişman olmaktadır. 

"İnanç olmadan mantık da en az bir o kadar şeytanidir ve bir insan ister mantığının ister inancın kölesi olsun sonunda bir körden farkı kalmaz."

"Her zanaat onu yapan ustaya bir şekilde zarar verirdi."

"Güçlüler savaş suçlarını küçük görerek, bilgeler ise omuz silkerek görmezden gelirler çünkü bunlar ne yenidir ne de özgün. Ve savaşmaya devam ettiğimiz müddetçe bunlar değişmeden kalırlar. Bizler Tanrı'nın hayal etmediği biçimde yaratılış üzerinde bir şekilde hakimiyet sahibiyiz. Bizler devin omuzlarındaki cüceler değil, birbiriyle gelişme adına yarış eden, devler ırkıyız - ama bir noktaya geldiğinde hala birimiz diğerinin kafasını sanki karanlık çağların en karanlık dönemindeymişiz gibi rahatlıkla parçalayabiliyoruz."

"Adaletsizliğe başvurarak adaletsizlikle savaşamazsın."

"Hayallerde sorumluluk olmaz."

"Her şeyi Tanrı yaratır ama belki de Tanrı her şeyin olmasını istemez. Belki de Tanrı'nın isteği bizim kendi irademizi kullanmamızdır, bu sayede onun fikirlerini geliştirebiliriz çünkü biz onun fikirlerinden ibaretiz zaten. Eğer Tanrı her şeyse ve bu bağlamda bizler de Tanrı'ysak o zaman bizim acizliğimiz Tanrı'nın da acizliği olacaktır ve ben bunu kabul edemiyorum. Ama eğer Tanrı yaratıcı bir ilkeyse o zaman onun isteğini yerine getirebilmek için biz de yaratıcı olmalıyız, yaptıklarımızın sorumluluğunu üstlenmek zorundayız. Tanrı mantıkla, inancın güzelliğinin ittifakıdır, bu nedenle alimler mantığa, inançla aydınlanmak derler. O dengedir, O birleştirendir, ayırandır, O kainattır, O zaman içinde cereyan eden yaratılıştır, sürekli olarak kendisini yeni baştan var eder; o her bireyin özgür iradesidir."

Kitaplardan Korkan Çocuk - Susanna Tamaro

Ece için aldığım kitabı önce ben okudum. Konusu bana çok tanıdık geldi de. 

Annesi ve babası kitap okumayı sevmelerine rağmen çocuklarının bir türlü kitap okumamasını ele alan bir kitap.Çocuğun kitaplardan korktuğunu düşünüyorlar ancak çocuğun kitap okumamasının nedeni korkusu değil. Bu olayı ailesi bir türlü çözemiyor.

Şimdi elimde Frank Schatzing'in Sürü adlı kitabı var. Kalın bir kitap ama akıp gidiyor. Bakalım ne zaman biter?

İyi okumalar.

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Selam

Nasıl yazsam da yazıma başlasam inanın bilmiyorum.  Ara verince tekrar dönmek zor oluyor hep benim için. Kafamda deli sorular. Bir bıkkınlık, bir boşvermişlik. Aynı zamanda gergin ve sinirliyim. Hep bir şeyleri ertelemek zorundayım.

Eşimin işyerinde hala bir gelişme yok. Neredeyse 2 yıl olacak. Elimizi kolumuzu bağladılar resmen. Evdeki bazı durumlar da bizi geriyor ama hep susmak zorunda kalıyoruz. Şafak sayıyoruz. Ne de olsa okulların kapanmasına az kaldı.

Bununla birlikte güzel şeyler de olmuyor değil. Mesela ayın 18'inde Said amcamızın ikinci oğlu, Ozan'ın kardeşi Uras bebek katıldı ailemize. O kadar güzeldi ki, hani üçüncüyü doğurası geliyor insanın ama gelip geçici bir histi o kadar. Rabbim isteyen herkese nasip etsin.

Daha sonra ayın 20'sinde Anıt Alanı'nda çok güzel bir organizasyon yapıldı. 1919 gönüllü bir araya geldi ve Atatürk'ün imzasını oluşturdu. İçlerinde biz de varız tabi. O kadar iyi geldi ki bize bu etkinlik. İhtiyacımız varmış. Hava kötüydü, bir yağdı, bir durdu, bir esti ama yine de zamanlama iyiydi. Çünkü organizasyon dağıldıktan en fazla bir saat sonra gök yarıldı resmen.


Bununla birlikte üç günlük tatilde şu postumda yazdığım listeden bir kaç maddenin üzerini çizebildim. Tatil deyince yapılacak işlerin aklıma gelmesinden nefret ediyorum. Elbise dolapları, banyo dolabı tamam, kabanlar, montlar yıkandı kaldırıldı, bir de battaniye yorganların bir kısmı tamam. Gözümü en çok mutfak dolabı korkutuyor.

Bir de uyduruk bir kutu yaptım kendime. İçine evdeki fazla ürünleri dizip dolaba yerleştirdim. Basit bir dıy procesi :) Sırada Ece'den kalma ahşap bir abaküs ile konserve kutu proceleri beni bekliyor. Ha bir de halamızın verdiği bir büstiyeri Eloşa elbise yapacam. Zigonlarımı rengarenk boyayasım da var. Ev o kadar kahve ki, renkli bişeyler eklemek istiyorum.


Bir de bu süre zarfında üç kitap okudum. Haftasonu da yeni bir kitaba başladım. Kitaplar da bir sonra ki postumun konusu olsun bari.

Ha bu arada işyerinden birileri ig hesabımı keşfetti. Bloğumu da keşfeder diye başlığı falan değiştirdim ama umarım işe yarar. Zira burda çok fazla iç döküşlerim var. Sonum olur mazallah :)

Kendinize iyi bakınız.
İyi haftalar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...