Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Temmuz 2018 Cuma

Bir Kitap, Bir Kaç Film

2018 in ilk kitabını bitirmiş bulunmaktayım. 127 gün süren bir okumanın sonunda rezaletimi itiraf ediyorum. İnce Memed gibi bir kitap 4 ay sürer mi? Maalesef sürdü. Kendime güya 30 kitap hedefi koymuştum bu yıl için. Ama nerde? Ne oldu bilmiyorum ama hiç giremedim o moda.

Okuduğum ilk Yaşar Kemal kitabı olduğunu utanarak söylüyorum. Muhteşemdi. Tasvirleri, hikayesi, dili. Siyah beyaz, Erol Taş'lı eski bir Türk filmi izlemek gibiydi.


Bununla birlikte bir kaç Hint filmi izledim. Hepsini çok beğendim. Filmleri Emine'nin tavsiyelerine göre seçiyorum. Bloğunda paylaşmıştı beğendiği filmleri. Listesindeki ilk beş filmi izledim. Favorim ise Hichki filmi. Alt yazılı olmasa hepsi Ece ile izleyebileceğim , çok güzel mesajlar veren filmler.

Bu hafta Almancılar geliyor. Ayrıca yüzünü hiç görmediğim sosyal medyada tanıştığımız bir arkadaşım memleketime gelmiş. Onunla buluşmaya çalışacağım.

Bu arada birini sevmek için acısını hissetmek için yüzünü görmeye gerek yokmuş. Belki duymuşsunuzdur SerminYaşar. Dedemin Bakkalı kitabının yazarı. Kısa bir süre önce evlenmişti. Çok mutluydu ama kısa sürdü maalesef. Dün eşini geçirdiği kalp krizi sonrası kaybetti. İnanılmaz etkilendim.  İyi ki karşılaşmışlar. Prof. Dr Nedim Arda'ya Allahtan rahmet , eşine ve sevenlerine de sabır diliyorum.


Ara ara yazmaya çalışacağım.


İyi haftasonları diliyorum efenim.
Sağlıcakla kalın.


17 Ocak 2018 Çarşamba

Şükür Kavuşturana

Artık hiç şaşırmadığım bir sorun, bilgisayarımın arıza vermesi, ya da herkeste bağlantının olup bende olmaması.

Geçen ayın 29 undan beridir ofisin santrali arızalı. Neymiş yanımızdaki bina yıkılacakmış, bizim de hatlar onlarla aynı kutudaymış. Onlar hatlarını iptal ettirince biz de nasibimizi aldık. İçerdeki kral dairelerinde herkesin var interneti falan ama biz tebaa kısmısında ne telefon, ne bağlantı. Telefon geldi, kasa arıza verdi. Kasa yapıldı usb ler tırt oldu. Amaaan işte böyle.

Yılsonuydu, yılbaşıydı derken ilk ayı yarıladık bile. Cuma günü karneler. İlk haftası izin almalar, İzmir'e gitmeler falan. Kreş bir hafta gitmesen bile ücreti tam alıyormuş, gıcıklar. Ece'nin karnesi çok iyi maşallah. 11 dersin 8 tanesi 100. Diğerlerinin en düşük ortalaması 95 ve hepsi sözel dersler.  Geçtiğimiz cumartesi bir kolejin bursluluk sınavına girdi. Gönderebileceğimden değil ama deneyim oldu en azından.

Bu aralar fazla sorunlu. Annemlerde bile duramıyor. Ki en sevdiği yerdir anneannesinin evi. Anne haydi gidelim diye tutturuyor. Çok sevdiğim çocuk modeli. Çarpacan ağzının ortasına o olacak. Zaten haftada bir görüyorum. Babasının laflarını bana satıyor: Niye bizim evimiz yok muymuş? Kendi evimizde vakit geçiremez miymişiz? Birdiler, iki oldular. Ya sabır. Geçen konser var gidecez, Ece ile Ela'yı anneanneye bırakacaz, Ela da sorun yok ama Ece yi ikna edene kadar kılı kırk yardım. Bu arada söylemesi ayıp Rubato'nun konserine gittik de. İnanılmaz keyifliydi.

Ela deseniz öksürüyor bu aralar, bu da altına kaçırmasına sebep oluyor geceleri. Dr a gittik mecburen, sonuç: faranjit. Bıkmıştım her gün alez , çarşaf, nevresim yıkamaktan. Yıkamak neyse kurumuyorlar da. Benim içiremediğim ilaçlarını kreşe yolladım, öğretmeni mis gibi içiriyor.  Ağlayarak her istediğini yaptırıyor sıpa. Çok güzel yalan söylüyor. Ece ile pek anlaşamıyorlar. Ece çok doğrucu Davut, Ela'nın hayal dümyasını hiç anlamıyor, anlamaya da çalışmıyor. Sürekli kedi köpek gibiler. Benle Ece de öyle. Tartışmasız bir günümüz geçmiyor.

Bu aralar Deniz Erten'in İşaret kitabını pek elime alamadım. Araya Kafka'nın Dönüşüm kitabını soktum. 2 saatlik kitabı bitirmem dört gün sürdü. Uyandığında kendini böcek olarak bulan Gregor Samsa'nın hikayesi. Hayatını ailesine adayan Gregor'un, böcek olduktan ve öldükten sonra ailesinin hayatındaki yeri ve önemi çok güzel anlatılmış. Kafka'ya babası maalesef gerçek hayatında da hep öyle davranırmış. 

Ela'dan bir kaç sözü de şuraya not alayım ve  bitireyim yazımı. Ofiste yabancı misafirler var. Ortam kalabalık.
Porkatal (portakal) - Fison (sifon) - Kaldırma (kaldırım) - sitengap (stand up)

İzmir sonrası görüşmek üzere.

Sevgiyle kalın.

22 Aralık 2017 Cuma

Pal Sokağı Çocukları - Ferenc Molnar

Yine kızıma aldığım kitabı önce ben okudum. Ve yine içinden harika duyguları aldım cebime koydum. Kalbimi ısıtan bir kitap oldu Pal Sokağı Çocukları.

Çocukken bizim mahallede de bir arsa vardı. Orada uçurtma uçururduk. Halamın çocuklarıyla piknik yapardık. Hiç bir planımız olmasa bile arsaya gider orda vakit geçirirdik.

Bir sürü çekirge olurdu o arsada. Bazen lezzetli otlar bile toplardık. Ben evlenip başka mahalleye taşınırken de vardı arsa, ta ki bir kaç yıl öncesinde o arsaya avm yapılıncaya kadar. Şimdi mahallenin çehresi değişti. Sanki güneş bile uğramaz oldu mahalleye. Yol üzerindeki bahçeli müstakil evler yıkıldı, yerine kocaman binalar yapıldı avm ye uygun olacak şekilde. Ne de olsa artık değerlenen bölgeydi mahalle. Artık hangi sokaktan annemlerin evine dönüldüğünü şaşırır oldum, eğer saymamışsam. Çünkü döndüğüm köşelerdeki evler yoklar artık.

O yüzden apartmanda yaşayan çocuklar bilmezler mahalledeki arsanın ne anlama geldiğini.


" Dargınlıkla, küskünlükle savaşa gidilir mi? Bu savaşı ancak birbirimizle çok iyi dost olursak kazanabiliriz! "

"- Rüzgar esiyor oğlum.
Yüzbaşı ise yüzünde kederli bir tebessümle fısıldadı.
- Arsa'dan bu tarafa doğru esiyor. Canım Arsa'mdan bu tarafa doğru."

"Hiçbir zaman yüksek binaların arasına sıkışıp yaşamayan sizler, Budapeşte çocukları için boş bir arsanın ne anlama geldiğini anlayamazsınız."


"Şimdi artık Pal Sokaği Çocuklari'nin
Arsa'sinda kocaman çok katlı evler var.
Ama ne gam:
Dünyanin bütün çocukları Pal Sokaği'ndandır!"


Hahoo ho! Hahoo ho! Bu nida onların kendileri arasında bir parola. Macaristan'ın yoksul bir semtinde geçen hikayede, bir tarafta Pal Sokağı çocukları var, diğer tarafta onların ezeli rakipleri Kızıl Gömlekliler. Ve arsa. İki grubun kıyasıya mücadelesiyle kazanılacak bir arsa! Oyun oynamak için başka bir yer yok çünkü.

Janos Boka, Pal sokağı çocuklarının lideri olarak hayran olunası bir çocuk.Küçük sarışın oğlan Nemecsek. Kendi küçük ama kocaman mangal gibi bir yüreği var. Canı arsası uğruna neler yapıyor kahraman Nemecsek. Aslında hepsi mangal yürekli, hepsi kahraman. Öyle ki, Kızıl Gömleklileri oluşturan çocuklara bile yeri geldi saygı duydum. Çocukluklarına bakmadan, kendilerinden büyük davranış sergilediler. 

İyiliği, dürüstlüğü,  bağlılığı, dostluğu, sadakati ne güzel anlatıyor kitap. Pal Sokağı Çocukları'nı çocuklarla birlikte herkes okumalı bence.

Sonrasında Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabına başlamak istedim ama olmadı, yani okuyamadım. Dili çok ağır. Tarzı garip. Tercümesinden mi kaynaklı acaba diye düşündüm, internette inceledim diğer tercümeler de öyle. Ama mutlaka okunması gereken kitaplar arasındaymış. Okur muyum bilmiyorum.

Şimdi elimde Deniz Erten'in İşaret kitabı var. Yaklaşık 700 sayfa. Ben bu yıl için 30 kitap hedef koymuştum kendime ama 26 tane okuyabildim. 100 lerce kitap okuyanlar var, önlerinde saygıyla eğiliyorum.  Elimdeki kitap neredeyse üç kitaba tekabül ediyor ama zor ilerleyen bir kitap. Okudukça kafamda çelişkiler oluşuyor. 


Herkese iyi haftasonları. 

17 Kasım 2017 Cuma

Tanrı'nın Formülü - Jose Rodrigues Dos Santos

Az önce ittire ittire, atlaya atlaya okuduğum kitabı bitirmiş bulunmaktayım. Benim gibi Fizik sevmeyen biri için okumak çoğu yerde zorladı. Bir bu bir de Sofie'nin Dünyası'nı heralde böyle atlaya atlaya okumuşumdur.


Yani kitapta o kadar çok bilimsel bilgi var ki, kurgu arka planda kalmış. Aksiyon, merak falan kalmıyor verilen bilgileri sindirmeye uğraşırken.

Kitap benim olmadığı için altını çiziktiremedim çoğu şeylerin. Not alamaya da üşendim ne yalan söyleyeyim.

Aldığım bir kaç alıntı şöyle;

"Sence Tanrı kadınların peçe takmasıyla, dokuz, on üç ya da on sekiz yaşında evlenmesiyle veya evlilik dışı ilişki yaşamasıyla ilgileniyor mu? Sence Tanrı böyle şeylerle uğraşır mı?"


İncil'in Tanrı'sı kimdir? İnancını ispatlaması için İbrahim'i oğlunu öldürmeye gönderen kişi mi? Adem bir elma yedi diye tüm insanlığı suçlayan kişi mi? Zerre kadar aklı olan birisi böylesine zalim ve kibirli bir tanrıya inanır mı? Tabii ki böyle bir tanrı yok.


"Çoğu kişi ne aradığını bilmez."
"Çoğu insan ömrünü yarı uykuda geçirir. Sahip olmak, para kazanmak, tüketmek isterler. Sahip oldukları gözlerini öyle kamaştırır ki, neyin önemli olduğunu unuturlar. Yeni bir araba, daha büyük bir ev, yeni elbiseler isterler. "
"Bunu neden yaparlar biliyor musun?"
"Neden?"
"Çünkü sevgi isterler ama onu asla bulamazlar. Bu yüzden eşyalara yönelirler. Arabalar, evler, elbiseler, mücevherler... Hepsi sadece sevginin yerini tutmak içindir. Ama işe yaramaz. Para, güç, eşyalar...Hiçbir şey sevginin yerini tutamaz. "



Sessizliğin sonunda cevap,
Günlerimizin sonunda ölüm vardır.
Hayatımızın sonunda ise yeni bir başlangıç.

Eğer fizik, matematik, felsefe, Tanrı ilginizi çekiyorsa okuyun derim. Arkadaşın tavsiyesi üzerine okudum. Şöyle güzel, böyle sürükleyici ama hiç bana hitap eden bir kitap değilmiş.

Bu kitapla birlikte bu sene okuduğum 23. kitap. Hedefime ulaşmak için 1,5 ay ve 7 kitap kaldı.

İyi okumalar.

13 Temmuz 2017 Perşembe

Aeden - AKİLAH AZRA KOHEN

Bu kadınla tanışmak oturup bir fincan çay içmek isterdim. Yazardan öğrenilecek çok şey var. Okuyunca algılarını açan, iğrençlikleri gözüne gözüne sokan bir kitap AEDEN.  İçinde tıp var, kimya var, fizik var, din var, hayvan sevgisi, doğa sevgisi ve her şeyi nasıl da tüketmek için programlandığımız var.



Aşılar kısmını okuyunca böğrüme oturan öküz hala kalkmadı yerinden. Ne kadar acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Kitapta her sayfada altını çizecek bir şeyler buluyorsun. Yani kitap hakkında ne yazacağımı bilmiyorum ama gerçekten okumanız harika bir deneyim olur.


"Bir ulusun köleliği; kendi vergileriyle hayat verdikleri kurumların, diğerlerinin eline geçmesiyle başlar, kurulan nükleer santrallerin yaydığı zehirde yetişen nesillerin, hayatta kalmaktan başka hiçbir şeyi önemsemeyecek sağlıksızlıkta olmasıyla devam eder ve samanı bile yurtdışından ithal eder hale gelmesiyle doruk noktasına ulaşırdı."

"Bu insansıların tarihinden öğrendiği bir şey varsa o da bu insansıların kadınlarının katılmadığı hiçbir hareketin devrime dönüşemiyor olduğuydu. İnsansılar belki fark etmemişlerdi ama devrimleri daima kadınlar yapıyorlardı. Çünkü annelerdi uygarlıkların ruhunu koruyanlar."

"Bir toplumun gelişmesi için anneye yani kadına, o toplumu doğuracaklara saygı saygı mecburiyettir."

"Din artık bugün, maalesef, salakların beynini kalıplarla yıkamak için, gelişmemiş ülkelerdeki uyanıklarca kullanılan bir silah haline gelmiş durumda."

"İnandıkları güç onlara merhametli olmayı buyururken onlar acımasızlıklarıyla inançlarını mı koruyorlar!"


"Harita, yolculuklar içinken, bu insansılar için ele geçirilecek yerlerin mimlenmesiydi."

Bunlar alıntılardan sadece bir kaçı. Kesinlikle tavsiye ediyorum. 
İyi okumalar.

21 Haziran 2017 Çarşamba

Sürü - Frank Schatzing

İlk defa bu kadar kalın bir kitap okudum.37 günde bitirebildim. Hem 840 sayfa hem puntoları küçük. Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Ama Ölüm ve Şeytan la kıyaslarsak Sürü on numara beş yıldız. Yazarın üçüncü kitabı Limit 1248 sayfaymış. Okur muyum bilmiyorum.

Sürü bir bilim kurgu kitabı ama aynı zamanda size okyanuslar, bilim, biyoloji, derin deniz, kimya, coğrafya, orkalar, balinalar ve daha bir sürü şey hakkında bilgi yüklüyor. Kitabın kapağında "Yeri göğü inleten dev bütçeli bir film gibi! yorumunu sonuna kadar hakediyor.

Okurken kendimi yüzeye çıkmak için çırpınıyormuş, nefes alamıyormuş gibi hissettim. Gerçekten biz insanlık kendinden başkasını düşünmeyen bencil yaratıklarız. Sırf ekonomi için bile bu doğadaki kaç canlıya bilerek ya da bilmeyerek nasıl zarar verdiğimizi hiç düşünmüyoruz.

Bu yaz denize korkmadan girebilir miyim bilmiyorum.

"Ahlak bir insan icadıdır."

"Ne zaman ne yaptığımızı bilmeden çevreyi kurcalasak ölümle kumar oynuyoruz."

"Eğer daireler çizmeye başladıysan yapacak en iyi şey ne, diye sordu kendi kendine. Döngüyü kır. Tekrar yola girmek için ne gerekiyorsa yap. Başkalarına bakmanın bir faydası yok. Kendine bak. Sıra dışı bir şey yap."


"Her şey birdir.
Eğer bir şey değişirse her şey değişir."

"Bilim mucizevi bir şey ve insanlar onunla harikalar yaratıyor."

"Aborjinler doğanın onlara sunduğu kaynaklardan sadece ihtiyaçları olanı alırlar ama beyazlar ellerine geçeni sömürürler."

"En iyi çalışan, en fazla gözden çıkarılabilir olandı."

"Eninde sonunda, insanların yerine makineleri çalıştırıp maliyeti azaltmak mantıklıydı. Makineler güzel, sıcak yemekler istemezdi. Uyumaz, zor şartlarda çalışır ve para almayı beklemezlerdi. Asla şikayet etmezlerdi ve bir sorun çıktığında bir şey vermen gerekmeden onları kaldırıp atabilirdin. Ama robotlar da içgüdüleriyle hareket edemez ve insan gözüyle kulağının yerini tutamazlardı. İnsan denklemden çıkarıldığında insan hatalarından kurtulunabilirdi ama onları tamir edecek insanlar olmadan da makineler çalışamazdı."

"Özgür irade harika bir şeydir ama sadece bir kaç düğmeyi çevirene kadar. Örneğin acı."


"Bir bakteri çağında yaşıyoruz. Üç milyar yıldan fazla zamandır şu anki formlarını değişmeden korudular. İnsanlık geçici bir moda akımı gibidir; ama Güneş patladıktan sonra bile bir yerde, bir şekilde bu mikroplardan bazıları var olmayı sürdürecek. Bu gezegenin gerçek başarı hikayesi onlardır, insanlık değil."

Kesinlikle tavsiye ederim. İyi okumalar.

30 Mayıs 2017 Salı

Okudum

En son Livaneli'nin Huzursuzluk kitabını okumuşum.

Aldatmak - Paulo Coelho

Kitabı arkadaşımın tavsiyesi üzerine okudum ama bana göre zaman kaybıydı. Kadının tamamen bir hırs uğruna, merak uğruna, duygudan, sevgiden yoksun bir aldatma hikayesi. Erkeklerin doğasında varken, kadınların bastırdığı bir aldatma duygusuymuş. Oysa her insanın yaşaması gereken bir deneyimmiş. 
Okumadığınız takdirde hiçbir şey kaybetmeyeceğiniz bir kitap.


"Gördüklerini kalbine işle. Yaşadıklarını başkalarına göstermekten daha önemlidir bu."

Ölüm ve Şeytan - Frank Schatzing

Bir suikastçının birisine suikast düzenlerken kızıl kafalı bir hırsız tarafından görülmesi sonucu o kızıl kafalıyı yakalama romanıdır. Suikast onu yakalama ve susturma uğruna önüne geleni öldürmekte, bunu yaparken de hiçbir duygu hissetmemektedir. Ne zafere biraz olsun yaklaştığı için sevinmekte ne de bir canlının yaşamını sonlandırdığı için üzülüp pişman olmaktadır. 

"İnanç olmadan mantık da en az bir o kadar şeytanidir ve bir insan ister mantığının ister inancın kölesi olsun sonunda bir körden farkı kalmaz."

"Her zanaat onu yapan ustaya bir şekilde zarar verirdi."

"Güçlüler savaş suçlarını küçük görerek, bilgeler ise omuz silkerek görmezden gelirler çünkü bunlar ne yenidir ne de özgün. Ve savaşmaya devam ettiğimiz müddetçe bunlar değişmeden kalırlar. Bizler Tanrı'nın hayal etmediği biçimde yaratılış üzerinde bir şekilde hakimiyet sahibiyiz. Bizler devin omuzlarındaki cüceler değil, birbiriyle gelişme adına yarış eden, devler ırkıyız - ama bir noktaya geldiğinde hala birimiz diğerinin kafasını sanki karanlık çağların en karanlık dönemindeymişiz gibi rahatlıkla parçalayabiliyoruz."

"Adaletsizliğe başvurarak adaletsizlikle savaşamazsın."

"Hayallerde sorumluluk olmaz."

"Her şeyi Tanrı yaratır ama belki de Tanrı her şeyin olmasını istemez. Belki de Tanrı'nın isteği bizim kendi irademizi kullanmamızdır, bu sayede onun fikirlerini geliştirebiliriz çünkü biz onun fikirlerinden ibaretiz zaten. Eğer Tanrı her şeyse ve bu bağlamda bizler de Tanrı'ysak o zaman bizim acizliğimiz Tanrı'nın da acizliği olacaktır ve ben bunu kabul edemiyorum. Ama eğer Tanrı yaratıcı bir ilkeyse o zaman onun isteğini yerine getirebilmek için biz de yaratıcı olmalıyız, yaptıklarımızın sorumluluğunu üstlenmek zorundayız. Tanrı mantıkla, inancın güzelliğinin ittifakıdır, bu nedenle alimler mantığa, inançla aydınlanmak derler. O dengedir, O birleştirendir, ayırandır, O kainattır, O zaman içinde cereyan eden yaratılıştır, sürekli olarak kendisini yeni baştan var eder; o her bireyin özgür iradesidir."

Kitaplardan Korkan Çocuk - Susanna Tamaro

Ece için aldığım kitabı önce ben okudum. Konusu bana çok tanıdık geldi de. 

Annesi ve babası kitap okumayı sevmelerine rağmen çocuklarının bir türlü kitap okumamasını ele alan bir kitap.Çocuğun kitaplardan korktuğunu düşünüyorlar ancak çocuğun kitap okumamasının nedeni korkusu değil. Bu olayı ailesi bir türlü çözemiyor.

Şimdi elimde Frank Schatzing'in Sürü adlı kitabı var. Kalın bir kitap ama akıp gidiyor. Bakalım ne zaman biter?

İyi okumalar.

29 Mart 2017 Çarşamba

Okudum

Kitap okuma modundayken, iki kitap okudum üst üste. Ondandır buralara sık uğramayışım. İkisi de kanlı kitaplar. İlk kitabı biraz ittire kaktıra okusam da, ikincisi beni derinden yaraladı. Bir günde bitti ama ben de bittim. " Ben bir insandım."

İsmail - Reha Çamuroğlu

Kitap beni tatmin etmedi. Okuduğum tek şey kıyımlar. Müslümanın müslümanla savaşı. Şimdilerde olduğu gibi. Bu konuda Şah Sultan kitabı daha akıcı, daha dolu bir kitap.




Aynaya niye bakarsınız?Üstünüzü başınızı düzeltmek için. Hor görmeden, dikkatle ve eksik bulmak, güzeli görmek için bakarsınız. Mümin , müminin aynasıdır. Öyleyse birbirinize öyle bakın. Teferruata değil, öze bakın. Öze giden yol gözden geçer, göze bakın. (Sayfa 28 )


"Fark edilmeyeceksin, ama var olacaksın..."(Sayfa 44 )


Yenilik için her zaman aşk gerekir. Yeniyi aramak, bulmak, kurmak heyecan gerektirir. Öyle bir heyecan ki, yavukluya verilen ilk öpücüğün heyecanı bile yanında sönük kalmalı. Bu heyecan ancak aşkta vardır, tasavvufta vardır. (Sayfa 48)


Vermek istemeyen birinden aldığında, sen zulmetmiş olmayacak mısın? Belki vermek istemediğini bile anlamayacaksın. Gönülden isteyerek veriyor gibi gelecek sana, çünkü kılıçlarından korkacak, hem verecek hem teşekkür edecek, ama arkandan ettiği bedduayı duymayacaksın. (Sayfa 92)


Zulüm yok olmaz. Kimse bu dünyadaki zulmü yok edemez. O zaman cennete gerek kalmazdı, buranın adı da cennet olurdu. (Sayfa 92)


Herkes yüzülen derisini sırtlayıp celladına acıyabilir miydi? (Sayfa 93)


Bir düzene bağlı olanlar en çok belirsizlikten korkarlar. Öngörülemezlik onlar için bildikleri felaketlerden bile daha korkutucudur. (Sayfa 105)


" Doğrudur , iblis Allah'ın emrine karşı geldi, ama bunu Allah'a duyduğu aşk nedeniyle yaptı. Bu aşk, onun başka bir varlığa secde etmesini engelledi. Lanetlendi, ama aşkı için lanetlendi. ...... Allah insanı her ne kadar kendi suretinde yarattıysa da, ışığın kaynağındaki parlaklığıyla uzaktaki parlaklık aynı değildi ve iblis bunu fark ediyordu. Böylece Allah'a, Adem'e secde etmemesinin haklılığını göstermek için uğraşa girişti. Artık onun için tek amaç, insanın eksikliğini, hiçbir zaman ışığın kaynağı kadar parlak olmayacağını sevgilisine göstermek oldu. Bunun için insanların eksiklerini açığa çıkardı, o eksiklerin açığa çıkması için tahrikçilik yaptı, ama bunlarda amacı hep aşkının haklılığını kanıtlamaktı." (Sayfa 242)


Şüphe , şeytanın öncüsüdür. (Sayfa 243)
Huzursuzluk - Livaneli

Okudukça insanın böğrüne bir öküz oturuyor. Önümde internet, her okuduğum bilgiyi hayal ürünü olmasını umut ederek arattım ama maalesef hayatın iğrenç, acımasız, lanet gerçekleriyle karşılaştım. 
Ağladım Zilan'a, Nergis'e, Meleknaz'a, gözleri bulut bebeğe, işkencelere maruz kalan insanlığa. 
Bu hiç değişmedi değişmeyecek. Tarihte savaşların sebebi hep dindi ve bu böyle devam edecek. Bazıları din konusunda ahkam kesecek, bazıları din kisvesi altında herşeyi kendinde hak görecek. Olan insanlığa olacak.

"Melek Tavus'un diğer meleklerden farkını sorma cesareti gösteriyorum. Çünkü diyor, hem iyiliği hem kötülüğü barındırır, aynen insan gibi. Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur. Hangisini beslersen o galip gelir. Diğer dinlerin tanrıları da öyle değil mi? Hem ödüllendirici hem cezalandırıcı bir tanrı o da. Büyük dinlerin tanrısı gibi. "Bana inanmayanın boğazından aşağı erimiş kurşun dökerim" diyen bir tanrı, sadece iyi olabilir mi sence evladım?"
"Nesini söyleyeyim, nesini anlatayım, nereden başlayayım, nerede bitireyim bilmem; böyle dile söze gelmez şeyleri insan kulağıyla değil, yüreğiyle duyabilir ancak. Bizim acımızın üstüne acı yoktur, Bizim figanımızın üstüne figan yoktur. Şengal Dağı kadar büyüktür derdimiz, göğsümüzün üstüne oturmuştur. Öyle çok kanımız döküldü ki, iki nehrin suyu bu kanı yıkamaya yetmez."
"Bu dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti

Felsefe bundan başka nedir ki diyorum; raf çökerten onca kitap, onca üniversite, anlı şanlı felsefe profesörleri, sözüm ona varlığı sorgulayanlar bundan başka bir şey söyleyebilirler mi? Ya o din alimi geçinenler? Din alanlar, din satanlar, laf kalabalığından başka ne söylüyorlar? Onların bütün laflarını da Bir Karadeniz türküsünün iki dizesi açıklıyor:

Bu dünya yalan dünya
Öteki de şüpheli."
"Hizmetçilik yapmak gururunu kırmıyordu ama merhamet yaralıyordu onu."
"Kimi kadınlardaki bu güce her zaman şaşırmışımdır zaten, bu özgüveni, bu inadı, bu kararlılığı nereden alıyorlar, güçlerinin kaynağı ne, niye erkekler duygusal bakımdan daha zayıf ve perişan diye sorup durmuşumdur yıllardır. Erkeklerin beden gücüne karşı, bir ruh üstünlüğü dengesi mi bu acaba?"

İyi okumalar.

1 Mart 2017 Çarşamba

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Nasıl güzel, nasıl çerez, nasıl keyifli bir kitapsın sen öyle.


Hiç elinizden bırakmadan bir solukta okuyabileceğiniz bir kitap. Çok güzel kafa sesleri ile birlikte insanı üzen tarafı da var kitabın. 58 sayfacık. Ne yazılır ki hakkında? Okuması en fazla 2 saatinizi alır. 58 sayfa ama içinde bir sürü lezzetli cümleler var. Aşağıdakiler 1000kitap.com da paylaştığım alıntılar.

... çıkardım tütünümü, tek harekette ince bir sigara sardım. Bir rüzgar esti, semt göz ucu ile hareketimi kaydetti.
 (Sayfa 9 - İletişim)

Uzaklaşan şeylerin gözden yitişini görmemek için, gözlerimizi başka yöne çevirsek bile, yine de ne bok yemeye bir taraflarımızla geyik gibi bakardık?
(Sayfa 29 - İletişim)

Bazı gece yarıları uyanır, beni, kendisini seyrederken bulurdu. Yüzümü okşar, burnumu oynatır ya da göğsüme sokulur, yine uyurdu. İçim büyür , içimde dolunay olur, önünden ince bir bulut geçer, bedenim manzaraya dar gelir, burun direğim sızlardı.
(Sayfa 32 - İletişim)

" Otistik, ot gibi oturmaktan mı gelir?" diye düşündüm.
(Sayfa 33 - İletişim)

"Ayna," dedim, " seni bölük bölük bölerim."
"Denememeni tavsiye derim.," dedi, " bölünerek çoğalırım ve çoğaldıkça fazla suret veririm, hoşuna gitmez."
(Sayfa 36 - İletişim)

" Müzeyyen, " dedim, " sende hicran yarasından derin yara mı var?"
Verdiği cevabı alıp, suda eritip, yemeklerden sonra bir kaşık: " Ben böyleyim."
(Sayfa 37)

"Mesela ..." dedi, " başka bir kadına aşık olsun, ona kapılsın gitsin."
" Ne bu?" dedim, " Boğaz motoru mu, bir o kıyıya bir öbür kıyıya, kır dümeni dolaş dur. Geç bunları."
"Peki ..." dedi, " bu hikaye adama yetmesin, başka şehre ya da memlekete gitsin."
Fikir fena değildi. Boka sarmış bir hikayeyi, daha derin bir boka sarmak, belki bir çıkış yolu olabilirdi.
(Sayfa 45)

"... asıl olan birdir ve bir esastır. Fakat nedense bir'i yarım sayar ve iki yaparak tamamlamaya çalışırlar. İki lanet bir sayıdır, kendine yetmez, hep üçe koşar ve sonra sil baştan."
(Sayfa 55)

"Nereye gidiyorsun çocuk," dedim içimden, " büyümeye mi?"
(Sayfa 58)

- Bitse ne olur,bitmese ne?-
İyi okumalar.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...