Geçen Çarşamba anneannemiz sarma yapmış tabi bizsiz de boğazından geçmemiş. Canım annem benim. 4 seneyi geride bıraktım ama hala yaprak sarması yapmayan biri olarak ( yuhalamayın napiim çok tembelim) saldırdık resmen anneanne sarmalarına :) Hava yağmurlu , anneme "yollama babamı " desem de dinlemedi, "sanki yürüyerek mi gelecek" cevabını verdi üstelik. Babacığım da o nefis pidelerinden getirmiş yanında. Eşim güya yemek yemeyecekti ama pidelerin hatırına o bile sofraya oturdu.
Ben çok küçükkene evimiz babamın fırının yanındaymış. Annem de işlerini yapabilmek için şöyle bir çözüm bulmuş. Bir sandığın içine minder koyup , içine de beni oturturmuş. Vee doğru fırına yollarmış babamın yanına. Babam o zamanlar somun fırınında çalışıyormuş. Elime verirmiş bir somun ben içini didikleye didikleye yer, uyuyakalırmışım. Ekmek dağıtmaya giden işçiler de asla boş gelmezlermiş. İlla benim için bişeyler getirirlermiş. Demem o ki bu kilolarımı taaa o yıllara borçluyum.
Kızım da benim gibi ekmekçi. İşte ispatı:)
Afiyet olsun Ece'ye. Cok yemesin buyuyunce manken gibi olmasini istiyoruz cunku kendisinin!
YanıtlaSilKucukken sizin firina ekmek almaya indigimde iscileriniz bana " Sibel, biber" der,dalga gecerlerdi:) hala aklimdadir o anlar.
Ayy evet Sibel ya. Manken gibi olsun kızım. Bu anne babadan da manken çıkar mı bilmem ama:) Babam hala "biber" der senden bahsettikçe. Ne güzel günlerdi ...
YanıtlaSil